“Affetmek!”
Kendini kötü hissettiğin anlarda ne yapıyorsun?
Acı çektiğin, üzüldüğün, kalbinin kırıldığı anlarda…
Ya da hayatın içinde koştururken çok yorulduğunu fark ettiğin anlarda…
Ya da sadece hiçbir yere ait hissedemediğin, içindeki boşluğu bir türlü dolduramadığını fark ettiğin anlarda..
Ben şifanın içten dışa doğru bir yolculuğu olduğuna inanırım…
Bu yüzden kötü hissettiğim anlarda en büyük gücüm; “Affetmek!..”
Önce kendini...
Çünkü bil ki, bu zamana kadar elinden gelenin en iyisini yaptın…
Sonra karşındakileri...
Seni üzerek, kızdırarak, kırarak hayatında olanları…
Çünkü bil ki, aslında onlar olacak olana hizmet ettiler…
Affetmek, kendinden ödün vermek demek değildir.
Affetmek seni değersiz kılmaz.
Affedince haksız duruma düşmezsin...
Ama özgürleşirsin.
Tazelenirsin…
Yeni güzelliklere yer açarsın…
O yüzden yapabiliyorsan eğer bugünden itibaren affetmeye başlayabilirsin,
hatta birkaç tılsımlı cümle ile bunu daha da kolaylaştırabilirsin:
“Seni Seviyorum,
Özür Dilerim
Lütfen beni affet,
Teşekkür ederim”
Sonra hayatınla ilgili seçim şansının sana ait olduğunu hatırlayabilirsin…
Seni üzen ya da sıkan bir durumu artık hayatında tutmamayı seçebilirsin…
İstemediğin şeye ‘hayır’ diyebilme keyfini bir kere tattıktan sonra emin ol kendini daha özgür hissedeceksin.
Sevdiğin arkadaşların, hala güldüğün filmler, ruhunu tazeleyen bir müzik listesi, kitapların, belki bisikletin, belki sabah yürüyüşleri, belki evcil hayvanın, belki omuzunda ağlayacağın bir dost, belki birkaç gün uzaklaşmak…
İyileşmek için sonsuz olasılık varken, neden hala sana acı veren o duyguda kalmak istiyorsun sor kendine…
Acaba hangi duygunu bu acıyla tatmin ediyorsun…
İyileşmeye direnen parçan sana ne anlatmak istiyor…
Bu süreci acaba sen mi uzatıyorsun?
Sahi, sen iyileşmek için ne yapıyorsun?