“Allah’ım kör et beni!"
Müjde Ar, Türk usulü Vito Corleone gazino patronu Uğur Yücel’in odasına girer ve artık şarkıcılığı bırakacağını, Şener’le birlikte köylerine dönüp pancar yetiştireceklerini söyler. Uğur’sa Müjde’ye aşıktır ve onu göndermeye hiç niyeti yoktur. Müjde’yi tutar, dudaklarından öper. Tam o sırada kapıdan içeri Şener girmesin mi?
“Allah’ım kör et beni, Allah’ım kör et beni
Dünyam olsun kara zindan, esirgeme kulundan”
Şener, Müjde’nin ihaneti karşısında duyduğu acıyla kör olmuş, çöllere düşmüş bir halde bu şarkıyı söyler. Çöl dediğim de bildiğimiz Kilyos sahili. Türk filmlerindeki çöl sahnelerinin değişmez mekânı.
Bu sahne “Arabesk” filminden aklımızda kalan ikonik sahnelerden sadece biri. Gani Müjde’nin, Yeşilçam melodramlarında ne kadar klişe varsa, hepsinin dibini sıyırarak yazdığı senaryosuyla “Arabesk” baştan sonra ikonik sahnelerle dolu bir müzikal ve absürt komedi filmi.
Türk sinemasında aile komedilerinin duayen ismi Ertem Eğilmez’in kimi zaman tekerlekli sandalyeyle sete gelerek, kimi zaman da hasta yatağında asistanlarına talimatlar vererek çektiği “Arabesk”, yönetmenin son filmi oldu. Film 17 Şubat 1989 günü sinemalarda gösterime girdi, Ertem Eğilmez 21 Eylül 1989’da hayata gözlerini yumdu.
Gösterime girdiği zamanlarda sinemada, sonrasında video kasetten, VCD’den, DVD’den, yakın geçmişte YouTube’dan kaç defa izledim bilmiyorum. İzlerken hep güldüm, hâlâ gülüyorum. Her sahnesi, her diyalogu çok tanıdık, çok bildik ve en çok da bu yüzden komik senaryosu, Müjde Ar, Şener Şen ve Uğur Yücel’in şahane oyunculukları ve elbette en çok da o unutulmaz şarkıları…
Geçenlerde bir yazımda “Renkli Dünya” filminden bahsetmiştim. “Arabesk”i de onun yanına koyabiliriz rahatlıkla. Tamamen film için bestelenmiş özgün şarkılarıyla “Arabesk” gerçek bir müzikal film. Şarkı sözlerinde Aysel Gürel’in, bestelerde Attila Özdemiroğlu’nun imzalarının olması da cabası.
Attila Özdemiroğlu sadece bir besteci değil; bir aranjör, çok sayıda enstrümanı ustalıkla çalabilen bir enstrümanist, vizyonuyla Türkiye’de müziğe yön vermiş, müzisyenlerin hakları için mücadele etmiş, hayatını müziğe adamış bir müzik adamı.
Şarkı Yarışması’nda tereciye tere satıp, Batı tarzı şarkılarla şansımızı aradığımız günlerde Ajda Pekkan için “Petrol” gibi Türk motifli, beklenmedik bir şarkı besteleyen, ancak 2000’li yıllarda anlaşılabilecek etnik müziği yarışma arenasına 1980 yılında sokan Attila Özdemiroğlu’ydu.
1979 yılında Sadık Şendil’in “Yedi Kocalı Hürmüz” oyunu, onun bestelediği müziklerle görkemli bir müzikale dönüştü ve Türkiye’de müzikaller furyasının başlamasına neden oldu. Özdemiroğlu’nun Türk müziği makam ve motiflerini ustalıkla kullandığı “Yedi Kocalı Hürmüz” müzikalinin “Tanrım” şarkısı bugün dahi dillerde dolaşıyor.
1982 yılında Sezen Aksu için bestelediği “Firuze”yle Türk popunda yeni bir dönemin başlamasına sebep olanlardan biri de Attila Özdemiroğlu oldu.
“Fahriye Abla”, “Züğürt Ağa”, “Göl”, “Anayurt Oteli”, “Muhsin Bey” gibi Türk sinemasının önemli filmlerinin müziklerine imzasını attı. “Arabesk” filminin şarkıları ise tüm bunların arasında ayrı bir yerde durdu. Ne yazık ki o günlerde o şarkılar bir “soundtrack” albüme dönüşmedi. Sonrasında da bir şekilde kaybolmuş olmalı ki hayattayken Attila Ağabey’e sorduğum zaman o kayıtların arşivinde olmadığını söylemişti. Hatta altyapıları yeniden düzenlemek ve şarkıları Müjde Ar ve Şener Şen’e yeniden söyletmek gibi bir fikri de vardı o günlerde.
Filmden sadece bir tek şarkı, sonradan bambaşka bir şarkıya dönüşerek çıktı karşımıza. Bunu çok kimse bilmez. Filmde Şener Şen’in piyanist şantör olduğu sahnede söylediği şarkı, 1995 yılında Sezen Aksu’nun söylediği “Rakkas”ın ham halidir aslında. “Rakkas”ın nakarat kısmı bu şarkıdan türetilmiştir.
“Terk Edildim”, “Makinası Lambalı”, “Kara Değil Pembe Sevda” gibi filmi sevenlerin yıllardır ezberinden düşmeyen şarkılarıysa ne çare ki filmden başka bir yerde dinlemek mümkün değil.
Sonrasında bir müzikal film olmasa bile müzikleri en az film kadar dikkat çekmiş “Ağır Roman” filminde imzasını gördük Attila Özdemiroğlu’nun. Film müzikleriyle yedi kez Altın Portakal Ödülü kazanan Özdemiroğlu’nun yaptığı onca film müziği arasında “Eğreti Gelin”i de unutmamak lazım.
Bir de “Yedi Kocalı Hürmüz”den sonra yaptığı Devekuşu Kabare’nin “Beyoğlu Beyoğlu” oyununun müzikleri ve 2008 yılında Ankara’da sahnelenen ve kıyametler koparan “Fosforlu Cevriye” müzikalinin adlarını anmadan olmaz.
Ve şarkıları… “Sevda”, “Eskidendi, Çok Eskiden”, “Davet”, “Kalbim Ege’de Kaldı” ve daha nicesi… Bugünlerde piyasaya çıkacak olan “Attila Özdemiroğlu Besteleri” adlı saygı albümüyle o şarkıları yeniden hatırlayacağız. 20 Nisan 2016’da kaybetmiştik onu. Üzerinden 4 yıl geçmiş ama 40 yıl da geçse onun gibi bir müzisyen kolay kolay gelmeyecek, orası kesin.
“Arabesk” filmini hâlâ izlemediyseniz, mutlaka izleyin. Bir senaristin, bir yönetmenin, bir söz yazarının ve bir bestecinin keskin zekalarından nasibinizi alırken, şu dar günlerde iki gülün, eğlenin, Ertem Eğilmez’i, Aysel Gürel’i ve Attila Özdemiroğlu’nu bir kez daha yâd edin. Gününüzün kârı olsun.
“Allah’ım kör et beni, Allah’ım kör et beni
Aksın gözümün nuru aksın, bundan böyle kör baksın”