12.10.2024, 14:27

Altın Portakal'ın diğer yarısında neler izledik?

61. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin Ulusal Yarışma filmlerini bitirdik ve günün kalanını ödül törenini bekleyerek geçireceğiz. Genel olarak dolu dolu film izlediğimiz bir haftaydı. Öyle ki, yemek yemeye vakit bulamadığımız anlar oldu. Ben ulusal uzun metraj yarışma filmlerinden Acı Kahve’yi maalesef kaçırdım ama bu hafta 16 uzun metraj film, 10 kısa metraj film izledim. Kısa filmler son yıllarda atağa geçti. Birbirinden iyi sinematografiye ve yaratıcı çözümlere sahip işler izliyoruz. Bu festivalde de Cansu Baydar’ın Nerdeyse Kesinlikle Yanlış’ı, Ece Dizdar’ın Mükemmel’i, Adil Burak Aydın’ın Hayaller, Umutlar ve Dönen Yunuslar, Selin Öksüzoğlu’nun Görüşürüz Kaplumbağa filmleri heyecanımı fazlasıyla artırdı.

SESLİ KİTAP DİNLİYORMUŞ GİBİ

Festivalin ulusal yarışma filmlerinin ilk yarısını yazmıştım. Diğer yarısına gelince; Ümran Safter imzalı Seni Bıraktığım Yerdeyim filminin çıkış noktası insanı gerçekten cezbediyor. Kardeşinin neden intihar ettiğini bilmeyen Nihan’ın cenazesini alıp memlekete götürürken iç seslerini dinliyoruz filmde… Çünkü ardında bir mektup bırakmadan intihar etmiş kardeşi, bu da Nihan’ı iyi insan, iyi kardeş olma konusunda sorgulamaya itiyor. Fikir gerçekten dikkat çekici AMA maalesef uygulamada filmin içine giremiyorsunuz. Bir araba yolculuğunda Nihan’ın iç seslerini dinlerken kendinizi sesli kitap dinliyormuş gibi hissediyorsunuz. Neco Çelik’in Sevgili Katilim Berlin filmi, derin bir boşluğa düşen Jacky’nin intihar etmeyi beceremediği için tetikçi tutmasıyla açılıyor. Film boyunca katiline aşık olup yaşamayı seçen Jacky’i izliyoruz. Jacky ve Çello’nun umutsuzluğun son deminde birbirine tutunmasını anlatan filmin reji dili tüm filmlerden farklı olmasına rağmen, filmin Almanca olması ulusal yarışma kategorisinde yabancılaşma yarattı.

DENİZ IŞIN MUAZZAM DURU BİR PERFORMANS SERGİLİYOR

Selim Evci’nin yazıp, yönettiği ve başrolünü oynadığı Savrulan Zaman son dönem ilişki biçimlerine bir bakış sunuyor. Babasının ölümünden ve uzun ilişkisinden ayrıldıktan sonra savrulan Alper’in duraklarını izlediğimiz filmde; erkek bencilliği, sorumsuzluk, prenses erkeklere değiniliyor. Reji dilinde de kadını olabildiğince az kullanarak Alper'in sorumsuzluğunu ve bencilliğini kamera dilinde de yansıttı. Ümit Ünal’ın yazıp yönettiği Evcilik, Nejat İşler’in tabiriyle Her şeyi olan ama yaşama sevinci olmayan şehirli bir çiftle, hiçbir şeyi olmayan ama yaşama sevincine tutunan köylü bir çiftin  hikayesine odaklanıyor. Şehirli olan gelip yine düzeni bozuyor ve kendi hegemonyasını ilan ediyor. Konu muazzam, oyunculuklar dikkat çekici… Özellikle Deniz Işın muazzam duru bir performans sergiliyor. Onu daha önce dizi ve filmlerde izlemiştim ama bu bambaşka bir performanstı. Bundan sonra bağımsız sinemanın aranılan yüzü olacağına eminim.

BEKİR BEHREM'İN PERFORMANSINI ALKIŞLAYARAK...

Ayçıl Yeltan’ın Fidan filmi bizi üstün zekalı Fidan’ın aile dramasına götürüyor. Annesi kanserle mücadele ederken Fidan LGS’ye giriyor. Sınavı kazandığındaysa annesini kaybetmiş, babası yasta olduğu için kaybolmuş, erkek kardeşinin her şeyi olmaya çalışan bir Fidan’a dönüşüyor. Bir anda yetişkin çocuk rolünü üstleniyor. Ancak izleyiciyle bağ kurulamıyor. Festivalin son filmi ise Belkıs Bayrak imzalı Gülizar’dı. Toronto Film Festivali’nde açılış yapan film iddialıydı. Bir ilk filmin hakkını da vermişti. Bir tacizin kadının dünyasında yarattığı etkiyi anlatırken ataerkil kodların hala hakmiyetini sürdürmesini üzülerek izletti bize. Maalesef biz bu hikayeleri klişe diye izlerken bu klişenin içinde yaşıyoruz. Ne yazık ki, kadının hayatında bunlar eski olarak kalamıyor. Gülizar’dan beklentim daha yüksekti, metaforları muazzamdı ama kadının tarafını tutan bir final beklentisiyle çıktım salondan, Bekir Behrem’in oyunculuk performansını alkışlayarak… Akşam hangi filmler ödül alır tahminlerimizi aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz. Akşam ödül töreni var, hadi ben süslenmeye kaçtım…

Altın Portakal'ı kim alır?

Yorumlar (0)