Evimizde yıllardır Zülfü Livaneli’nin iki kitabı duruyordu, Son Ada’nın Çocukları ve Arkadaşıma Veda. Hep annem bana bu kitapları okumamı öneriyordu. Bir gün, okulumuzun yaz tatili ödevi için, Türkçe öğretmenimiz bize bir kitap listesi verdi. Bu uzun listedeki zorunlu kitap “Son Ada’nın Çocukları"ydı. Okul tatil olur olmaz, okumaya başladım. İlk başta çok heyecanlı değildim, ama başkanın gelişi, martı saldırıları, evleri yılan basması ve yangın gibi pek çok heyecan verici olay beni bu kitaba bağladı. Bir baktım ki birkaç saat içerisinde tüm kitabı bitirmişim! Bu kitabı o kadar çok sevdim ki, sözlerle anlatamam. Annem önceden "Arkadaşıma Veda" kitabını okumuştu. Bana da önermişti. Zülfü Livaneli’nin ilk kitabını çok beğendiğim için, bunu da beğeneceğimden emindim. Hemen kitaba başladım. Atatürk’ün hayatını çocukluk arkadaşı Salih’in ağzından dinlemek ne kadar da güzeldi!
Her iki kitabın da ana mesajı çok güzel. Bence, Zülfü Livaneli, her bakımdan birbirinden tamamen farklı bu iki kitapta, çocuklara benzer bir mesaj vermek istedi. Benim her iki kitaptan da aldığım mesaj buydu: Doğru olmadığına inandığın bir durumla karşılaştığında, tek başına olduğunu düşünsen bile, cesaretle doğruyu savunup, yanlışla savaşmalısın. İyilik her zaman kötülüğün üstesinden gelir, buna güvendiğinde tek başına bile kötülükle savaşıp, başarılı olabilirsin. Son Ada’nın Çocukları kitabındaki ana kahraman olan çocuklar başkana karşı çıkıp, adalarını bu kötü yönetimden kurtarıyorlar. Arkadaşıma Veda’da ise; Atatürk başta yalnız olmasına rağmen, padişahın yönettiği saltanattan vatanını kurtarıyor ve demokrasiyi getiriyor. Uzun da sürse, hep iyilik ve iyiliği savunanlar kazanıyor.
Zülfü Livaneli hem çok önemli bir müzisyen, hem de Türk edebiyatına çok katkılar sağlayan bir yazar. Uluslararası ödüllere sahip kitapları Türkiye’nin ve edebiyatımızın dünyada iyi tanınması için çok fayda sağlıyor. Kitapları hem çocuklara çevreyle ilgili dersler veriyor, hem doğruluk ve haklarımıza sahip çıkma konusunda bizleri yüreklendiriyor. Bence Zülfü Livaneli diğer pek çok meşhur yazardan daha farklı. Çok değişik türlerde yazmasına rağmen, Arkadaşıma Veda gibi gerçek bir yaşam ya da Son Ada’nın Çocukları gibi kurgu da olsa çocukları keyifle eğitmeyi, öğretmeyi, bilinçlendirmeyi başarıyor. Annem bana hep bir kitabın insanın hayatını değiştirebileceğini söyler, bence Zülfü Livaneli kitapları bu tür kitaplardan.
Zülfü Livaneli'ye mektup...
Sayın Zülfü Livaneli,
Siz Türk edebiyatına, Türk gençliğine çok değerli katkılarda bulundunuz. Benim gibi pek çok çocuğun, pek çok kişinin bakış açısını, hayal gücünü geliştirdiniz. Bu yüzden bence Türk edebiyatının en değerli, en güzel yazarlarından birisiniz. Aslında ben sizinle Muğla Bodrum’da birkaç yıl önce Kısmet lokantasında tanışmıştım. Orada bir yazınız yayınlanmıştı. Onu size imzalatmıştım. Çok kibar, çok sempatik, çok iyi yürekli bir kimseye benziyordunuz. Size pek çok kişinin görüşlerini, hayallerini, amaçlarını değiştirdiğiniz için sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum... Size saygılarımı, sevgilerimi gönderiyorum, sizinle yeniden kitaplarınızda karşılaşmak üzere...
Yazar hakkında: Ben annemin, “O gün yüz felci geçirtecek kadar soğuk bir gündü” diye tarif ettiği çok soğuk bir kış gününde, 30 Aralık 2009’da dünyaya gelmişim. 10 yaşındayım. Bana doğruyu ve yanlışı öğreten Koç Ortaokulu’nda 5. sınıfa gidiyorum. Okumak; en sevdiğim şeylerden biri, çünkü ne zaman, ne olacağını asla bilemezsin. Sürprizlerle doludur benim için okumak. Okumak gibi, yazmayı da çok seviyorum. Elime bir kalem ve bir kağıt verildiğinde başka bir boyuta geçiyorum ben. Yazmak beni ben yapanların başlarında gelir. 1 yıldır Erbulak Evi Yazarlık Okulu’nda eğitmen Özden İnal’dan, kendim gibi genç yazarlarla birlikte yaratıcı yazarlık dersleri alıyorum. Dağhan Külegeç Yayınları’nın “Affet Beni” adlı kolektif kitabında bir hikâyem yayınlandı. Yazarlık eğitimime devam ederek, bir gün bireysel kitabımı yazabilmeyi hedefliyorum. En büyük hayalim ise bir gün bir kitabımın ödül alması...