Koronavirüs salgını tüm dünyayı etkisi altına alıp milyonları eve hapsederken, iş ve okul hayatlarının evlere taşınması ise özellikle de kadınları etkiledi. Ev ve işin yükünü aynı anda üstlenmeye çalışan kadınlar 1 yıldır büyük baskı altında. Yapılan araştırmalar uzun süreli karantina sürecinin Türkiye’de ve dünyada kadınları daha derinden etkilediği gösteriyor. Dünyanın farklı ülke ve bölgelerinde faaliyet gösteren araştırma enstitüleri, uluslararası kuruluşlar ve kamu kurumlarından alınan veriler gösteriyor ki,toplumun kırılgan kesimine mensup olan kadınlar, COVID-19 salgınından daha fazla etkilenmektedir. Salgın boyunca çalışma şartları oldukça güçleşen sağlık ve hizmet sektörü çalışanlarının dünya genelinde %70’ini kadınlar oluşturmaktadır. Çoğu şirketin evden çalışma modeline geçmesiyle birlikte yetişkin çalışanların ve okullarda örgün eğitime ara verilmesiyle de çocukların evde kalması, ev içerisinde ücretsiz bakım ve ev işleri yürüten kadın çoğunluğun üzerindeki sorumlulukları daha da artırmıştır. Tüm bunlara ek olarak istatistikler, karantinanın da etkisiyle aile içi şiddetin derinleşmekte olduğunu gösteriyor.
Ayrıca bu süreçte kadınların sağlık hizmetlerine erişimde zorlandıklarını, yoksullaştıklarını, ücretsiz bakım emeği yüklerinin dramatik bir şekilde arttığını ve ev içindeki hali hazırda salgın öncesinde de çok yaygın bir şekilde var olan şiddetin devam ettiğini gösteriyor. Geçtiğimiz 1 yılda kadınların %73'ü ekonomik sorun yaşadı ve %73'ü şiddetin en az birine maruz kaldı.
Pandemi öncesindeki hayatta iş ve ev ayrımının daha net olması nedeniyle kendileri için öngörülen geleneksel rollerden biraz olsun sıyrılabilen beyaz yakalı kadınlar şimdi ev işlerini, çocuklarının uzaktan eğitimini ve yüksek performans beklenen işlerini aynı zaman diliminde yürütmenin zorluklarını yaşıyor.
Eşlerinin ya da hayat arkadaşlarının “yardımının” yeterli ya da istenildiği gibi olmadığı durumlarda ise bu kadınların yaşamı tam bir kaosa dönüşüyor.
Psikolojik olarak da zorlanıyorlar. Sürekli aynı evin içinde aynı işleri yapmanın kısır döngüsü içine hapsolmuş durumdalar. Bende 1 yıldır evden çalışıyorum. Gece gündüz hepsi birbirine girdi. Eskiden var olan mesai saati, bayram, tatil gibi kavramlar kalmadı. Evden ama 7/24 çalışıyoruz. Ne telefon ne mailler ne de WhatsApp grup yazışmaları duruyor. En fazla 20 dakika bakmıyorum telefona 112 tane mesaj gelmiş.
Günün her saatine yayınlan online toplantı aralarında ise evi topla, yemek yap, evdekilerle ilgilen, 3 öğün yemek hazırla gibi üst üste binen ve birbirine karışan bu durumlar hepimizin psikolojisini bozup motivasyonumuzu hayat enerjimizi çalıyor. Evin direği erkek görülse de evin ışığı enerji kaynağı kadınlardır. Kadın parlarsa evin içinde ışık, çocuklar mutlu, evin erkeği huzurlu olur. Çekirdek ailenin solar sistemidir kalır. Önce kendini aydınlatır ısıtır sonra da en yakınındakileri.
Bunu en iyi annemi erken yaşta kaybettiğimizde anladım. Acı gerçek kendini gösterdi. Annemin gidişi öyle bir delik açtı ki 4 kişilik ailemizde. Zaten çok iyi olmayan abimle aramızda kapanmaz bir şekilde açıldı. Babam kendi kabuğuna çekildi. Ne bayramlarda, ne de özel kutlamalarda topluca bir araya geliyoruz. Aileyi birbirine bağlayan görünmez ipler annemin gidişi ile koptu. Bir daha da eskisi gibi olmadı olamadı işte.
Tüm bu sebepler ve çok daha fazlasından dolayı hayatınızdaki tüm kadınlara sahip çıkın, kıymetlerini bilin. Evlerdeki eşler, babalar, çocuklar annelerinize, eşlerinize yardımcı olun; destek çıkın. Bizden bir tane daha yok ve bizler çok kıymetliyiz. Bunu anlamak için illa ki bizi kaybetmenize gerek. Başta canım annem olmak üzere bana ilham olan hayatımdaki tüm kadınların ve sizlerin Kadınları Günü'nü tüm kalbimle kutlarım.
“Dünyada her şey kadının eseridir.” Mustafa Kemal Atatürk.
Senin de ağzına sağlık paşam, nurlar içinde yat.