Hayatta bir hikayen yoksa hikaye olursun... Nereden mi aklıma geldi? Başarılı insanları yakından incelediğinizde hep bir hikayelerinin olduğunu, başkalarına göre imkansız gibi görünen engelleri aştıklarını görürüz. Böylelikle başkalarına da ilham ve yol olurlar.
Bugün sizlerle ilham verici bir başarı hikayesini paylaşmak istiyorum. Belki sizlere de yol olur. Alaçatı’da sörf yapıp Apo’yu duymayan kalmamıştır sanırım. Şimdi anlatacaklarım bu hikayeyi hiç duymayanlar için gelsin.
Biz televizyonda sanırım ilk İz TV’de belgeselini izledik, hemen bu sporu profesyonel olarak yapan oğlum Eren’e de seyrettirdik, hatta daha sonra tanıştık da. Mardin’den Alaçatı’da hocalığa ve sonrasında kendi sörf okulunu açmaya kadar uzanan muhteşem bir hikaye Abdurrahim Korkmaz’ın hayatı. Yaklaşık 10 yıl önce Alaçatı’ya gelen Apo Mardinli çiftçilik yapan ailenin bir 6. çocuğu olarak dünyaya gelmiş ve 7 kardeşler.
O da babası gibi çiftçilik yaparken TRT‘de sörf yapanlarla ilgili bir belgesel izliyor. Suda uçan kelebeklere benzettiği sörf ateşi, içine böyle düşüyor. Aklından çıkmıyor görüntüler. Mardin’i bile görmeden Ayvalık’a gelin giden ablasının yanına gidiyor. Ailesine de "Ablamı çok özledim" diye yalan söylüyor gidebilmek için, ama esas hedefi sörf öğrenebilmek. Sonra bu sporun Alaçatı’da yapıldığını öğreniyor, ablası ne yapsa da vazgeçiremiyor onu ve Apo Ayvalık’tan sonra İzmir’in yolunu tutuyor cebinde annesinin verdiği 100 TL harçlıkla.
Alaçatı’daki sörf koyuna geldiğinde ilk olarak 1 saat boyunca 200-300 tane suda sörf yapan kelebeklere benzettiği sporcuları izlemiş. Sonra da öğrenmek için nereden başlayacağını araştırmış. Ancak parası olmayan, görünüşünü de çok beğenmedikleri Apo’ya kimse yardımcı olmamış. İlk zamanlar kumsalda şezlonglarda yatmış. En sonunda da Alaçatı Port’un inşaatında taş kırıcı olarak çalışmaya başlamış. Sörfün günlük kirası o zaman onun 5 aylık maaşına denk geldiği halde Apo, board’un üzerine çıkma hayalinden vazgeçmemiş. Onun bu azmini gören bir sörf okulu ona önce temizlik işlerini vermiş karşılığında da ona sörf öğretmeye başlamışlar.
Bir süre sonra Apo inşaatı bırakarak orada runner boy olarak çalışmaya başlıyor. Çok genç yaşta öğrendiği için hayaline sporcu değil, eğitmen olarak devam etme kararı alıyor. Ailesinin eve dön çağrılarına hatta evlatlıktan reddetmeye varan tehditlerine rağmen yoluna devam ediyor. 1 yıl eğitmenlik dersi aldıktan sonra hocalık yapıp sörf tutkusunu işine yansıtıyor. Kısa sürede Alaçatı’nın aranan hocalarında oluyor ama o hayal kurmaya devam ediyor.
Dünyada surf için 3 tane önemli nokta var. Avustrulya, Afrika Cape Town ve Hawai. Ölmeden yapılacaklar listesine sörfçülerin hacı olduğu yer olarak da bilinen Cape Town’u ekleyen Apo’nun ilk engeli, tek kelime İngilizce bilmemek olmuş. Arkadaşı vasıtasıyla Cape Town’da yaşayan bir Hollandalı ile yazışmaya başlamış. Sonra da onun evini kiralayıp board'unu, biletini alıp Afrika’nın yolunu tutmuş. Uzun süre orada kalan Apo, İngilizce kursuna gidip sörfünü geliştirmiş, Afrikalı çocuklara gönüllü eğitmenlik yapmış.
Şimdi ise karavanında köpekleri ve beslediği diğer hayvanlarla sörf okulunun yanındaki plajda yaşamına devam ediyor. 4-5 ay çalışıp sonrasında dünyanın çeşitli parkurlarında sörf yapıyor. Tek derdi de yabancı kız arkadaşını annesi ile nasıl tanıştıracağı:) Mardin’in Dargeçit ilçesine bağlı Temelli Köyü'nden Alaçatı’ya, oradan da Cape Town’a uzanan bir kelebek etkisi Apo’nunki...
“Coğrafya kaderdir” diyor İbni Haldun. Gerçekten de öyle mi? Kimi kaderini kendi yazıyor, her şeye karşın. Kimisi de hikaye olup gidiyor. Kendi hikayenizi yazın, eğer şu ankini beğenmiyorsanız, yenisini yazın. Başlamak için hiçbir zaman geç değildir unutmayın.
Güzel ve keyifli pazarlar.