Sahne 1 Sera Oda İç-Gece
Sera’yı yüzünde tebessümle yazı yazarken görürüz. Ne yazdığını görmek için notlarına yaklaşırız.
“Merhaba! Yok yok selam! Bu mu olmalı ilk satır? Ay ben ne yazıcam diye düşünürken şu anda yazıyorum bile. A-aa baya bana bir köşe ayrılmış ve ben yazıyorum. Vallahi ağzım kulaklarımda... Bu söze de çok gülerim ama şu anki halim bu cidden! Gülümsemek en güzel şey, gülümsemeye neden olmak en güzel şeyden de güzel bi şey. Neden olan herkese teşekkür ederim. Ne yazacağımdan ziyade ne yazmalıyım sorusu da bi gidip gelmiyo değil aklımın kıyılarında... Bi gidiyo bi geliyo, bi gidiyo bi geliyo... Konuşma diliyle mi yazsam? Ben gibi yaziym işte. Yaziym dedim ama bu kelimenin yazı dilinde “yazayım” olduğunu gayet iyi biliyorum fakat ben konuşur gibi yazmayı tercih ediyorum, sizin için de uygunsa... Burası bizim sohbet köşemiz olsun... Farkındayım, sohbet en az iki kişi arasında olandır ama içinden geçtiğimiz şu süreçte belki de en çok kendi kendimizle sohbet ettiğimiz için içimizden de konuşmaya alıştık bence. Aklımda bir sürü fikir, cümleler, kelimeler birbiriyle itişiyor, sanki beni yaz, beni yaz diye... Tamam yaziym de, bunun bir de o fikri toparlaması var. Kendi kendime dedim ki (Bakınız burada da kendimle konuşmuşum), köşe yazarlarını okurken eleştirmek nasılmış dedim. Hep merak etmişimdir, nereden başlayıp nasıl da yazabiliyorlar diye. Gerçi belki onlar da şarkı sözü yazanları merak ediyordur. Zekasına hayran olduğum yazarlar da var, sırf sayfayı doldurmak için yazmış olduğuna inandıklarım da olmuştur bazen... Onların bile neticede kelimeleri ustaca toparlayıp yazabiliyor olmaları hayranlık uyandırmıştır hep bende... Yazmayı hep çok sevdim. Kendimi konuşmaktan daha rahat ve net ifade ettiğimi hissettiğim bir anlatım şekli benim için yazı... Ben seviyorum da, benim yazdığımı bir başkasının sevmesi farklı bir konu. Elimde sadece kelimelerim var... Küçüklüğümden beri resim yapmayı başaramadım hiç. Şu anda da çizebildiğim en güzel şey; çöp adam, çöp kadın ve bir de 4 yapraklı çiçek... Çizebildiğim en güzel şey dedim, çok güzel çizebiliyorum bile demedim farkındaysanız... Ressam değilim ama bana ayrılmış olan bu köşeyi kelimelerimle boyadığımda, umarım bana eşlik edersiniz de ben de kendi kendime konuşmak yerine sizinle konuşa konuşa güzel bir resim yapmış olurum. Ve yıllar sonra ben de en güzelinden resim yapmış olmanın mutluluğunu yaşarım bu defa...
Yazmaya okul yıllarında başlamıştım... Rahmetli edebiyat öğretmenim okulumuzun bir şiir yarışmasına katılacağını söyleyip, benden şiir yazmamı istemişti. Yazabilir miydim emin değildim. Öğretmenimin benim kendime olan inancımdan da fazla olan bana inancı sayesinde il birinciliği ödülümü alırken fark etmiştim çoktan yazıp bitirdiğimi... Alkış sesleri arasında gururla bağıra bağıra okurken kürsüden şiirimi... Bağırdım tabii ki çok kalabalıktı kültür merkezi ve okuldan oldukça kalabalık gitmiştik ödül almaya. Çok havalı ve gururlu bir durumdu. Ben bağırmasaydım da kim bağırsaydı...
Her hafta köşe yazmak için yazının dışında hikaye toplaman gerekiyor canım diyenler olabilir. Belki de hazır birçok hikayem vardır içimde sakladığım, kim bilir... Oyunculuğun da büyük bir kısmının gözlem olduğunu düşünürsek (düşündük mü?) bende hikaye çok...
Oyunculukla ilgili çok soru geliyor bana. Her hafta buradaki sohbetimizde, kendi deneyimlerimi de paylaşmaya çalışırım sizinle seve seve. Müzik yolculuğunun başında olmama rağmen, bununla ilgili de soru sorup yardım isteyenler oluyor. Ne kadar yardımı olur bilmiyorum ama ben yine kendi hikayelerimden örnekler vererek kendi doğrularımı paylaşarak belki yardımcı olmuş olurum size.
Yıllardır kitap yazmayı da hayal etmişimdir. Bundan da başka bir yazımda bahsediym ki konuları tüketmiym bence. Bi gün “kitap” adında bir kitapla karşılaşırsanız, bilin ki o benim kitabımdır. Düşünsenize kitapçıya girdiniz; “Kitap var mı ya da kitap geldi mi?” diye sordunuz... Köşemin ismini de “Köşe Yazısı” şeklinde koymaya karar verdim. Zaten ben köşe yazısı yazmıyorum, köşeye yazı yazıyorum.Canım köşem benim, sen bir köşesin ama ben mutluluktan 4 köşeyim.
Size de sağlıktan, mutluluktan dört köşe olacağımız an’lar diliyorum. Sohbete bekliyorum her hafta... Öptüm. Bye bye. Hoş çakalın. Kendinize iyi bakın. Görüşürüz. Birbirine doyamayıp bi türlü telefonu kapatamayanların birbirine veda edemedikleri gibi bu kısım...”
Sahne 2 Sera Oda İç-Gece
Sera yüzünde tebessümle yazmaya devam etmektedir.
Kasım 5 Yıl Önce
Duyguların bu kadar güzel olması insanın nasıl iyi biri olmasından geliyordur sen nasıl iyi birisininki bu kadar güzel duygularını bize yansıta biliyon bunun için çok teşekkür
i 5 Yıl Önce
1.Bölüm'ü çok beğendim çok güzel olmuş abla öz güven ile ilgilide bir hikayeniz varsa dinlemek isterim