Ercan Kesal: "Yalnız olmadığımı anlamak için yazıyorum"

KÜLTÜR SANAT

Kültür, sanat ve edebiyat dünyası D&R, doktor, oyuncu, yazar, senarist ve yönetmen Ercan Kesal’ı, İzmir’de kültür-sanat kampüsü olarak hayata geçirdiği Urladam’da okurlarıyla bir araya getirdi. Türkiye’nin en büyük kitap platformu D&R ev sahipliğinde, seçkin katılımcıların buluştuğu davette Ercan Kesal, gündemden düşmeyen kitabı “Cebimdeki Ekmek Kırıntıları”nı ve gelecek projelerini anlattı.

Edebiyat üzerine keyifli bir sohbetin yaşandığı gecede konuşmasına ‘neden yazıyorsunuz’ sorusuna cevap vererek başlayan Kesal; ‘’Yazdıklarım hiç tanımadığım ruh arkadaşlarıma gönderdiğim mektuplar. İnsan mektubunun cevabını merak ediyor. Bu buluşmalar, imza günleri aslında ruh kardeşlerimle buluşmama vesile olmuş anlar. Bu anlarda yazdıklarımın cevaplarını aldığımı ve yalnız olmadığımı görüyorum.’’ dedi.

Tüm birikimimin kaynağı hayatında hiç okula gitmemiş olan annem

Bütün yaşadıklarım, bilgilerimin arkasındaki temel güç, birikim bir esnaf çocuğu olmaktan kaynaklanıyor diye düşünüyorum diyen Kesal, tüm hikayelerinin kaynağının annesi olduğunu aktardı; ‘’Çok okudum, hatta bu konuda kafası karışık da bir çocuğum. Tıp fakültesi mezunuyum, klinik psikoloji masterı yaptım, ardından antropoloji doktorası, sonra sinemayla uğraştım… Okumaya dair bitmeyen bir arzum, iştahım var. Tenekeme doldurduğum tüm bu birikimin asıl kaynağı hayatında hiç okula gitmemiş annem. Annemi kaybettikten sonra eskisi gibi kitap yazamadım, kaynağım gitti çünkü…’’

Anlatacak bir hikayesi olmayan hayat yaşanmaya değmiyor

Tek bir hayatımız var geçip gidiyorum ve burada bir anlam yaratmak önemli diyen Kesal, kendi kariyerindeki çeşitliliğin kaynağını da buna bağlayarak aktardı ’’Sinemayla ilgili ustaların yazdığı pek fazla eser yok. Akademik kitaplardan söz etmiyorum. Sinema pratiğinin içerisinde pişmiş ve bize değerli eserler bırakmış kişilerin kitabı yok. Metin Erksan, Atıf Yılmaz, Memduh Ün, Yılmaz Güney’in dünyaya nasıl baktıklarına nasıl yaptıklarına dair kitapları yok. 80’li yıllarda hekimlik yaparken mecburi hizmetim sırasında yabancı sinema külliyatı içine düştüm ve fark ettim ki bu okuduklarım sadece yönetmen değil, birer felsefeci. Dünyayla derdi olan insanlar.. Sanki felsefe yapamamışlar da bunun yerine film çekip dünyayı anlamlandırmaya çalışmışlar...

Böyle bir şeyi yakaladığınızda yolculuğunuz da başlamış oluyor. Birbirinden ayrı çok fazla işi yapma becerisine sahip birisiymişim gibi anlamayın. Mümkün olmayanı başaran biri değilim. Birbiriyle çok içi içe bir mesele yakaladım. Ben bir hikaye anlatıyorum, ben bir anlatıcıyım. Bazen edebiyatla bazen sinemayla yapıyorum. Bazen oynayarak gösteriyorum, bazen çekiyorum. Hikaye anlatabilmek için de bir hikayem olsun diye çabalıyorum. Anlatacak bir hikayesi olmayan hayat yaşanmaya değmiyor.’’

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.