Okur alıştığı yazarların kitaplarını alıyor

Bir kitabevinde girdiğinizi düşünün. Karşınızda yüzlerce farklı yazardan yüzlerce farklı kitap duruyor. Hangisine bakacağınızı şaşırıyorsunuz. Birkaç saniyelik kararsızlığın ardından “Yeni Çıkanlar” bölümüne ilerliyorsunuz. Ahmet Ümit çıkıyor karşınıza. Elif Şafak, Ayşe Kulin ve… Kaşlarınızı çatıyorsunuz. Adını daha önce hiç duymadığınız bir yazarın kitabı çekiyor dikkatinizi. Elinize alıyor, inceliyorsunuz. Arkasını okuyor, okuduğunuz gibi de yerine geri koyuyorsunuz. Belki konusu ilginizi çekmiyor. Belki de yazara güvenemediniz. Bilindik, orta yaşlı bir yazarın yeni çıkan kitabını alıyorsunuz elinize bu sefer. Arkasını bile okumadan kasaya doğru ilerliyorsunuz. Parayı ödüyorsunuz ve kitabevini terk ediyorsunuz. Tanıdık geldi, değil mi?

Her sene bir sürü yeni Türk yazarın kitabı basılıyor. Bu yazarlardan bazıları, belli bir kesim içinde popüler olsalar da asla o kesimin dışına çıkamıyor, çabucak unutuluyorlar. Hele bir de bu yeni yazar bir “genç yazar” ise okurun o kitabı seçip satın alması ve zaman ayırıp okuması iyice güç hale geliyor. Peki, bunun nedeni ne? Bizim hala kıramadığımız ön yargılarımız mı? Öyleyse bu ön yargıları kim oluşturdu?

Yeni yazarlara neden ön yargılıyız?

İlk önce son sorumu cevaplamakla başlayalım. Ön yargılarımızın sebebi ne? Şimdi izin verin sizi ilk baştaki kitabevine bir kere daha götüreyim. Romantik kitapların durduğu rafları gözünüzde canlandırabiliyor musunuz? Ne kadar çok kitap var, öyle değil mi? Ama benim asıl dikkatimi çeken şey bu bölümdeki Türk yazarların çokluğu. Bu yazarlarımız belli bir kitleye sahip olan kişiler. Ancak bu okur kitlesinin yaş ortalaması ise on yediden büyük değil. Anlaşılan bu aşk romanları büyüklerin ilgisini çekmiyor. Bir zamandan sonra benim de ilgimi çekmemeye başladı doğrusu. Acaba ön yargımızın sebebi yeni yazarların bazılarının hep aynı türde yazması, daha önce söylenmiş kelimeleri tekrar tekrar yinelemeleri olabilir mi?

Okurun yerli fantastik kitaplara olan önyargısı

Peki, fantastik romanlar? Şahsen ben daha önce hiç bir Türk yazardan fantastik roman okumadım. Oysa ben de fantastik yazıyorum. Bu oldukça trajik bir durum… Okumamamın nedeni fantastik yazan birileri olmaması değil. Bu türde yazılmış birkaç romanı aklımdan bile sayabilirim. Sanırım bunun nedeni kendi içimde oluşturduğum ön yargı duvarı.

Yazılmış yüzlerce aşk romanından sonra neredeyse hepsi aynı gelmeye başladı. Belki de klişeleşmiş bu kitapları yazan kişilerden fantastik bir dünya çıkması düşüncesi beni yeterince tatmin etmiyordur. Kendimi bu düşünceye inandıramıyorumdur. Bunu düzeltmek için ne yapabiliriz ki? İşte bu noktada biz genç ve çocuk yazarlara çok iş düşüyor.

Türkiye’de genç yazarlar var

Hayal dünyamızı geliştirmek, yapmamız gerekenler listesinin en başında. Elbette siz büyükler de buna yardımcı olmalısınız. Hayal kurmamıza izin verin. Hatta siz de bizimle hayal kurun. Ve sizler, yazarlarımız, kafanızda farklı dünyalar kurmaktan çekinmeyin. Onları yazıya dökün. İnsanlara anlatın. Kendinize anlatın. Yeni şeyler denemekten korkmayın. Önünüze bir kâğıt alın mesela. Kimsenin aklına gelmeyecek şeyler yazın, sınırları zorlayın. Sevgili okuyucular, siz de yeni şeyler denemekten çekinmeyin lütfen. Ön yargılarınızı kırın. Kim bilir; belki de öyle dünyalara açılıyordur ki o kitapların kapakları, size yaşadığınız evreni unutturur. Ve herkes bazen unutmak ister…

Belki de bu şekilde Türk edebiyatından bize miras kalmış eserleri çok daha ileriye taşıyabiliriz. Sadece her alanda olduğu gibi edebiyatta da yeniliklere açık olmalıyız. Önyargılarınızı kırın, sevgili okuyucular. Ve biz genç yazarlara güvenin.

Yazar Hakkında: Doğa Baykız, 7 Mart 2005’te Bursa’da doğdu. Yedi yaşında İstanbul’a taşınarak ilkokul eğitimine burada, Bostancı Doğa Koleji’nde başladı. Liseye kadar eğitimini aynı okulda devam ettirdi. Şu an Özel Erenköy Işık Fen Lisesi’nde 9. sınıfı okumaktadır. Erbulak Evi Yazarlık Okulu’nda yazarlık derslerine devam etmektedir. Dağhan Külegeç Yayınları’nın “Affet Beni” isimli kolektif öykü kitabında bir öyküsü yer almıştır. 15 yaşındaki Doğa, yazarlık eğitiminin ardından bireysel kitap çalışmasına başlayarak Türk edebiyatının genç yazarları arasına girmeyi hedefliyor.