Derya Beşerler: "Begüm'ün evrildiği yön benim için sürpriz oldu"

RÖPORTAJ

"Canım Ailem" dizisiyle başlayan ekran serüveninin ardından birçok başarılı projeyle izleyicinin gönlünde taht kurmayı başarmış olsa da "Ufak Tefek Cinayetler"in 'Manikürcü Esra'sı denildiğinde şüphesiz akan sular duracaktır. Evet, Derya Beşerler'den bahsediyorum. Yeteneğiyle, güzel ve hep gülümseyen yüzüyle, içten ve samimi tavırlarıyla, bitmeyen enerjisiyle farkını gösteren Beşerler, şu sıralar "EGO" dizisinde hayat verdiği 'Begüm' karakteriyle televizyon ekranında esmeye devam ediyor. Hem de ne esmek!

O esinti beni de etkiledi ve bir araya gelip; sivri diliyle, keskin zekasıyla, hikayesiyle dikkat çeken Begüm'ü, Derya Beşerler'in 90'lar tutkusunu, projelerini ve daha fazlasını konuştuk... 

Yaklaşık 3 yılın ardından yeni bir dizi projesiyle ekrana döndünüz. Setleri özlemiş misiniz?

Evet çok özlemişim. Tekrar aynı tempoya geri döndüğüm için çok mutluyum.

"Ufak roller, oyunculuğa daha çok heyecan duymama sebep oldu"

"Oyunculuk bir meslek değil, tutkudur" derler... Sizi oyunculuğa yönlendiren en büyük etken neydi? Bu sevgi nasıl başladı?

Lise yıllarında benim tutkum öncelikle sinemaya dairdi. Bu nedenle sinema-televizyon bölümünde okudum. Daha sonra zamanla, kamera arkasından önüne doğru yol alan bir serüvenim oldu. Kamera arkasında reji olarak görev alırken, oynadığım ufak roller, oyunculuğa daha çok heyecan duymama sebep oldu. Devamında yapmak istediğim şeyin oyunculuk olduğuna karar vererek, bu yönde adımlarımı atmaya başladım.

Ablanız Zeynep Beşerler'in bunda payı oldu mu?

İşin gerçeği Zeynep benim oyuncu olmamı çok istemiyordu. Oyunculuğun da zor tarafları olduğu için madalyonun diğer tarafını bana gösteriyordu. Madalyonun diğer tarafı ne diye soracak olursanız, yeni başladığınız bir işin 4 bölümde bitmesi ya da iki sene hiçbir projede yer alamamanız gibi.

"Gelen her yeni bölüm senaryosu benim için de ayrı bir macera oluyor"

Canım Ailem dizisinde ilk oyunculuk deneyiminizin yanı sıra, rejide de çalışmışsınız. İşin mutfağını da biliyor olmanın, kamera önünde ekstra bir faydasını gördünüz mü?

Özellikle oyunculuğa ilk adım attığım zamanlarda, nerede duracağımı hangi açıdan bakacağımı, kamerayı nereden kollayacağımı ve buna benzer detayları çok daha kolay kavradığım için, evet fazlasıyla faydasını gördüm diyebilirim.

EGO'ya gelirsek, dizide canlandırdığınız Begüm; oldukça zeki, sözünü esirgemeyen, hazırcevaplığıyla, sivri diliyle dikkat çeken nevi şahsına münhasır bir kadın. Senaryoyu okuduğunuzda sizi nasıl etkiledi Begüm?

Açıkçası, bize verilen genel hikayede Begüm'ün bu yönde everileceğine dair bir bilgi yoktu. O nedenle Begüm'ün evrildiği yön benim için de güzel bir sürpriz oldu. Gelen her yeni bölüm senaryosu benim için de ayrı bir macera oluyor. Yine ne delilikler yapacak acaba? diyerek okuyorum.

"Herkes öfkesini ya da kırgınlığını farklı yaşar"

Eşi tarafından aldatılan, sevilmeyen, istenmeyen, erkek çocuk beklentisini karşılamadığı için aile tarafından da hor görülen bir kadın izliyoruz... Yaşadıkları çok ağır ve kolay baş edilebilir şeyler de değil. Sizce kırgınlıklarını, öfkesini yaşayış şekli doğru mu?

Bunu doğru ya da yanlış olarak yorumlayamam ancak, Begüm yaşadığı olaylar sonucunda kendini bu şekilde savunmayı öğrenmiş. Herkes öfkesini ya da kırgınlığını farklı yaşar. Kimi içine atar, kimi ise içinde tutamaz. Bu da Begüm'ün tepkisini yansıtma şekli diyebilirim.

Begüm'ü canlandırırken en büyük ilham kaynağınız nedir?

Hikayede Begüm'ün yaşadıkları, etrafında gördüğü muamele bana ilham veriyor.

İzleyici Begüm'ü sevdi mi?

Sosyal medyada birçok Begüm'e dair caps yapmışlar. Her birine ayrı gülüyorum. Caps yapıldıysa sevilmiştir diye düşünüyorum. Dışarıda gördüklerinde de aldığım tepkiler hep olumlu yönde oldu.

"Benden uzak Allah'a yakın olsunlar"

Bir önceki diziniz Kuzgun'da da evli, mutsuz bir kadına hayat veriyordunuz, daha önceki diziniz Ufak Tefek Cinayetler zaten başlı başına ilişkilere dair hepimizin gözünü korkutan türdendi... :) Sizin ise uzun yıllardır süren güzel bir evliliğiniz var. -buraya nazar boncuğu koyalım:)- Oyunculuk, biraz da gerçek yaşamın sahneye yansıtılmasıdır ya hani, tüm bu garip ilişki yumakları gerçek hayatta da olan şeyler, ne düşünüyorsunuz günümüz ilişkilerine dair?

Benden uzak Allah'a yakın olsunlar. Benim kurduğum dünyam oldukça küçüktür. O nedenle bu tarz ilişkiler şaşırmıyorum ancak bu ilişkiler yumağını tercih edenlerden uzak durmayı tercih ediyorum. Sadece aşk ilişkisi anlamında konuşmuyorum tabii. Dostluk, arkadaşlık anlamında da yapay ilişkilerden mümkün oldukça uzak duruyorum.

90'lara selam çakan bir romantik komedi senaryonuz olduğunu ve onu hayata geçirmeyi istediğinizi okumuştum. Siz de 90'lara özlem duyan romantiklerden misiniz?

Kesinlikle öyleyim. Beni 90’lara ışınlayabilirler. Teknolojinin minimum seviyede olduğu, ilişkilerin daha organik, insanların daha samimi, daha mutlu olduğu bir dönem olduğunu düşünüyorum.

"Beni 90’lara ışınlayabilirler"

Nedir 90'larda sizi büyüleyen?

Herhalde çocukluğum, gençliğimin o yıllarda geçmesi... Icq çiçeğini hatırlar mısınız? O yeşile dönerken bile bir heyecan yaşardık. Bir şeylere ulaşmak daha zor olduğu için daha kıymetliydi. Bu cümleyi büyüklerimiz söylediğinde burun kıvırırdım. Şimdi ne kastettiklerini daha iyi anlıyorum.

Peki, o proje ne oldu, izleme şansımız olacak mı?

Bunun için çalışan bir ekip var. Proje sunum aşamasında. Umarım bir gün izleme şansınız olur.

Başka senaryolarınız, oyunculuk dışında farklı projeleriniz var mı? Eşinizle çok samimi, tatlı ve bir o kadar da bilgilendirici bir programa imza atıyordunuz; "Kısa Bir Ara"... Tekrar devam etmeyi düşünür müsünüz örneğin?

Evet yazdığım başka senaryolarım da var. Umarım bir gün onlar da hayata geçer. Bunun dışında bir çocuk kitabı yazdım. Onun için çok heyecanlıyım. Yeğenimin okuyabilecek olması beni çok mutlu ediyor. Haziran'da çıkmış olacak. Kısa Bir Ara olmasa da yine eşimle beraber sunacağımız başka bir program formatımız var. Onunla alakalı görüşmeler yapacağız.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.