Mesafeli yaşam bu bayram sevincimizde de karşıladı bizi. Aynı evin içindeki annemize, babamıza, kardeşimize sarılamaz olduk. Bayram sabahı kalabalık aile kahvaltıları bir kenarda kaldı. Cicili bicili elbiselerle büyüklerin ellerinden uzaklaştık. “Nerede o eski bayramlar…” cümlesini de klişe olmasına rağmen kullanmak için sağlam bir sebebimiz oldu. 20 yaşındaki bir genç olarak 17 yaşındaki bir oyuncuyla röportaj giriş yazıma böyle başladığım için akranlarıma verdiğim rahatsızlıktan özür dilerim. Ama dizidoktoru.com ekibinde olmak bunu gerektiriyor. Nostaljiyi sevmek ve geleneklere saygı… Bu bayramda geçmişe dönüp 9 sezon ekranda kalan, Meltem’iyle, Haluk’yla, Gönül’üyle, Emine’siyle, Hüseyin’iyle gönlümüze taht kuran Çocuklar Duymasın’ın en genç oyuncusunun kapısını çaldık. Dizinin Beton Orçun’u Alp Eren Khamis’le geçmişten bugüne ama en çok geleceğe dair planlarını konuştuk.
Kamera, ışık bir parçam gibi
Oyunculuk senin için bir kader miydi yoksa seçim mi?
Oyuncu olmaya ilk karar veren ben değilmişim. Doğduktan 10 gün sonra setin havasını solumaya başlamışım. Aslında bir bakımdan da benim seçimim diyebiliriz. Çünkü kendimi keşfetmeye başladıktan sonra oyuncu olmaya karar verdim. Tıpkı bebekliğimde olduğu gibi…Bu mesleği isteyerek yapıyorum ve çok mutlu oluyorum. Bir de gerçekten olduğum ortamda yabancılık hissetmiyorum. Sanki kamera, ışık hepsi benim bir parçam gibi…
Aslında 10 günlük bebekken kamera ışıklarıyla tanıştın. Bu durumun senin okul hayatında, çevrende ve ruh halindeki etkilerini merak ediyorum…
Çocuklar Duymasın’a 10 günlükken başladım ve orada büyüdüm diyebilirim. O yüzden öyle büyük etkileri olmadı benim için... 7 yaşındayken de 17 yaşındayken de dizideydim. Ruh halimde de değişiklik hissetmedim. Çünkü birazcık alışkındım, ailede bu sektördeydi. Okula gelirsek; öğretmenlerimden veya arkadaşlarımdan yana hiç tepki almadım. Onlarda alıştı benim durumuma… Aksine destek aldım, tebriklerini duydum hep.
Çocuklar Duymasın çekilmeyecek
Seni hep Çocuklar Duymasın’da izledik. Oyunculuğa başka projelerde devam etmeyi düşünüyor musun yoksa Çocuklar Duymasın’ın yeniden başlamasını mı bekleyeceksin?
Oyunculuğa tabii ki devam edeceğim. Aynı zamanda yapımcı olmak gibi bir hedefimde var. Ayrıca şu anda bir senaryo yazıyorum ve bunu da çekmeyi düşünüyorum. Hatta bir işimi sizinle paylaşayım. Directed by Woman Turkey Festivali’ne göndermek için film çektik. Galası 17 Eylül’de gerçekleşecek. Oradan güzel haberler bekliyorum. Bunun heyecanını da sizinle paylaşacağım. Çocuklar Duymasın’a gelirsek; tekrar çekilmesi şu anda konuşulan ya da söz konusu olan bir şey değil. Çekilmeyecek.
Oyunculuk dışında sektörün pek çok alanında olmak istiyorsun galiba…
Medya alanındaki her işe değinmek istiyorum. Çünkü ben bu sektörün içerisinde doğdum ve büyüdüm. Dolayısıyla bu alanı kendime çok uygun buluyorum, kendimi burada rahat hissediyorum ve çevremde buna müsait. Bir yerlere geleceğime de inanıyorum.
Şöhret senin hayatını nasıl etkiledi? Bu konuda yardım aldın mı?
Aslında 9-10 yaşındayken dışarda beni tanıyan birileri olduğu zaman, ah bir de “Betoonn Orçun” seslendikleri zaman yalanlardım. “Yok, yok o ben değilim” demeye başlardım. Düşünsene küçük bir çocuksun, herkesin ilgi odağısın. O zamanlar çok garipsemiştim. Ama artık o hallerimden kalmadı. Alıştım çünkü… Beni tanımayıp sadece ekranda görerek ön yargıyla yaklaşanlar da oldu. Ama sonra fikirleri değişti, biraz zaman geçtikten sonra “Ne kadar samimisin” diyen insanlar oldu. Bunları duyunca mutlu oluyorum.
Haksızlığa karşı beton gibi olurum
Dizide karakterine beton deniliyordu. Peki, sen beton gibi misin?
Bu nasıl biliyor musun? Durumdan duruma değişen bir şey benim için. Mesela haksızlık gördüğüm zaman hemen beton gibi olurum. Çünkü haksızlığa asla tahammül edemiyorum. Bunun yanı sıra yalan ve ego… Yalan söylendiğinde yine durum belli, kaskatı kesilirim. Bir de ego var. Onlara karşı da beton gibiyim.
Sana Pınar Altuğ, Tamer Karadağlı, Zeyno Günenç desem…
Hepsi ailem gibi… Her biriyle çok farklı ilişkim var. Pınar Abla ve Tamer Ağabey ile çok samimiyiz. Kardeşleri gibiyim. Ama Zeyno Güneç’le özel bir ilişkimiz var. Onunla her gün muhakkak konuşuruz, buluşuruz. İnanılmaz güzel bir ilişkimiz var.
Youtube, Tik Tok dünyasında var mısın?
Youtube’a içerik üretenlere bayılıyorum ama o dünyada ben yokum. TikTok’u sadece takip ediyorum. İçerik üretenleri büyük keyifle izliyorum ama TikTok’ta yer almayı düşünmüyorum.
Gelecek sosyal medyada
Televizyonu demode buluyor musun?
Hayır, demode bulmuyorum. Televizyonla pek bir aram yok sadece. Hatta en son Poyraz Karayel’i izledim. Çok güzel bir iş çıkarsa takip ederim, şu an benim dikkatimi çekebilecek birşey bulmuyorum televizyonda. Gündemdeki dizilerden haberdar olmak için Youtube’a girip birkaç dizinin kesitlerine bakıyorum. Bir tek Çukur’a bakıyorum.
Sence yeni kuşak ekranda ne görmek istiyor?
Çukur gibi aksiyon, dram dizileri diyebilirim. Biraz daha dramdan yanayım aslında. Aşkı Memnu, Öyle Bir Geçer Zaman ki gibi dramaların genç kuşağın sempatisini kazanacağını düşünüyorum.
Gelecek dijital platformlar ve sosyal medyada mı?
Kesinlikle. Netflix ve Instagram kullanıcılarının sayısını o kadar yüksek buluyorum ki, yerlerinin kalıcı olacağını düşünüyorum. Ayrıca bu sosyal medyayı zirveye taşıyanın, Instagram fenomenlerinin olduğunu söylemek isterim. Her birinin yaptığı işe hayranlık duyuyorum. Bunların içerisinde; Aykut Elmas, Halit Söylemez, Doğa Konakoğlu gibi isimler var.
Survivor’a katılmazdım
Sosyal medya yükselişe geçip TV’yi öldürecekse ekranların yıldızları Kenan İmirzalığlu, Kerem Bürsin, Can Yaman, Kıvanç Tatlıtuğ gibi isimler demode mi kalacaklar?
Asla! Bu isimlerin ışığı sönmez. Oyunculukta ben de onlar kadar yol kat etmek isterim.
İdolün var mı?
Oyunculuk konusunda kesinlikle Aras Bulut İynemli. Çok yetenekli buluyorum.
Survivor’a katılmak ister misin?
Acun Ilıcalı’nın yaptığı her çalışmaya, her programa ve yarışmaya hayranlık duyuyorum ama Survivor hiç benlik değil. Benim kişilik özelliklerime uyan bir yer değil orası, orada uzun bir zaman geçiremezdim. Katılmazdım.
Kendini bir emojiyle anlatsan bu hangisi olurdu?
:) Beni bu anlatabilir.