Tam 10 yıl önce Cihangir’de bir röportajdaydım. Telefonum çalmaya başladı. Bilmediğim bir numaraydı ama içimdeki ses “Aç o telefonu” dedi. İzin isteyip açtım. Karşımdaki ses Bloomberg HT’nin Genel Müdürü Suavi Doğan olduğunu ve benimle görüşmek istediğini söyledi. Ertesi gün kanalda karşısında oturuyordum. Zaten onu yapımcılık döneminden biliyordum. Hatta yapımcısı olduğu Türkiye’nin Yıldızları programı gerçekten çok ses getirmiş, bu ülkeye iki star isim kazandırmıştı: Beren Saat ve Engin Akyürek… Bana bir dizi programı yapmak istediğini söyledi. İlk programım olacaktı, bir ekonomi kanalında yayınlanacaktı, ciddi olacaktım ve sektörü konuşacaktık. Ben şaşkındım ama Suavi Doğan ciddiydi. Kendimi birkaç hafta içinde ekran karşısında buldum. Stüdyoya yanıma gelip “Her şey çok güzel olacak, rahat ol! Bol şans” dedi ve biz “Kayıt” dedik. O günden beri de Suavi Doğan’la arkadaşlığımız devam etti. O başka yolculuklara çıktı 10 yılda, ben başka hayallerimin peşinden koştum. Her zaman birbirimize “İyi şanslar” demeyi sürdürdük. Birkaç senedir Show TV Genel Müdürü olarak yılda bir kez kapısını çalıp yeni sezon projelerini soruyordum. Ama 2019’un son ayında Show TV’den istifa etti. Telefon ettiğimde “Hayatımda yeni bir şey denemek istiyorum” dedi. Birkaç ay sonra da Ay Yapım’ın sahibi Kerem Çatay’la ortak olduğu haberini ilk ben, dizidoktoru.com’da paylaştım. Uzun süredir ne yapacaklarını merak ediyordum. Şirket kuruldu, dizi yazıldı, oyuncusu kadrosu tamamlandı, adı Kırmızı Kamyon oldu, sete çıkıldı, tanıtım yayınlandı ve yayın zamanı belli oldu. Artık zamanı gelmişti. Ben de bu kez kanal yöneticisi değil, dizi yapımcısı Suavi Doğan’ın kapısını çaldım ve röportajın sonunda 10 yıl önce bana stüdyoda söylediğini ona söyledim: “Her şey çok güzel olacak, rahat ol. Bol şans Suavi.”
Suavi, Show TV’nin genel müdürüyken ve karar veren konumundayken, ne oldu da sen konfor alanından çıkıp hiç yapmadığın bir işe cesaret ettin?
Ben formata yıllarımı harcadım. Ama arkadaşlarım yıllarca bana “Dramaya gir” dediler. Ben hep şunu söyledim: “Dramaya girmek için drama bilmek lazım. Bilmeden nasıl gireyim?” Show TV’nin bana en büyük faydası bu oldu. Ben dramanın ne olduğunu öğrendim. Show TV’de artık belli bir noktaya gelince de şunu hissettim: 50 yaşıma geldim ve kanım kaynıyor. Yeni bir şey yapmayı çok istedim. Bizim piyasamızda hem format, hem drama, hem de yayıncılık bilen çok fazla insan yok. Türker İnanoğlu, Faruk Bayhan, Ekrem Çatay… Bunlar hem program yaptılar, hem drama, hem yayıncılık yaptılar. Ben 360 derece bir televizyoncu olmayı, her bacağından haberdar olan birisi olmayı istedim. İnşallah dramayı da başaracağım.
Kanaldan istifa ettikten sonra Ay Yapım’ın sahibi Kerem Çatay’la ortak olmaya nasıl karar verdiniz?
Çalıştığımız dönemde Kerem Bey’in ve benim vizyonumun çok örtüştüğünü gördük. Ben Show TV’den ayrıldıktan sonra teklif aldım Kerem Bey’den. Onun vizyonundan ve tecrübesinden yararlanmak istedim. Ve hakikaten geldiğim noktada şunu gördüm, eğer o olmasaydı ne olurdu? “Yandım Allah” diyorum Kerem Çatay’ı arıyorum. Oradan personel geliyor, hop durumu topluyor. Ben tek başıma olsaymışım, cebimde milyonlarca dolar olsaymış ben yine de batarmışım. O tecrübeyi gerçekten her an yanımda hissediyorum. Bazen sıkışıyorum, bunu ne yapacağım derken bir bakıyorum çözülmüş. Kendimi gerçekten böyle düzgün insanlarla bir arada olduğum çok şanslı hissediyorum.
TANIDIĞIM SEYİRCİYE HİZMET EDİYORUM
1.5 yıl önce Show TV Genel Müdürü’ydün. Kanala gelen projeleri değerlendirip, hangi işin tutacağını öngören kişiydin. Şimdi masanın diğer tarafına geçip yapımcı olmak ve kendi işini beğeniye sunmak nasıl bir duygu?
Uzun yıllar Show TV’de çalışıp kanalın seyircisini tanıyınca ve ilk işimi Show TV’ye yapınca kendimi şanslı hissettim. Çünkü tanıdığım bir seyirciye hizmet ediyorum. Ama ilk işimi Show TV’ye yapmasaydım bence işim daha zor olurdu. Show TV izleyicisi sivri işler, fırlamalıklar bekler kanaldan… Kadın dramalarına çok önem vermezler ama erkek işlerini isterler. Vurdulu kırdılı şeylere daha çok önem verirler. Bunları bilince ona göre bir iş tasarladım. O nedenle benim için pratik oldu ve kendimi daha güvende hissediyorum.
Öyleyse önce çalışacağın kanalı seçtin, sonra projeyi…
Aslında pandemi sırasında iki tane proje vardı aklımda. Bir tanesi hiç ekrana gelmemiş bir yaz işiydi. Pandemi süreci uzayınca yaz işinden vazgeçmek zorunda kaldık. Aslında içimden de kışa hazırladığımız işi yapmak geçiyordu. Ve öyle oldu.
Peki, aklına bir itfaiye dizisi yapmak nereden geldi?
Bir işi ilk yapan hep 1-0 önde başlar. Ben de bu duyguyla hep şu soruyu sordum kendime. Neyi ilk yaparsan olur? Bugüne kadar ne hiç yapılmadı? Bu soruları sordukça aklıma iki fikir geldi. Biri yazlık işti. Romantik komedi türünde hiç yapılmamış bir işti… İnşallah onu da yapacağım. Benim çıkış noktam, yapılmamış ve erkek işi olmasıydı. O anda aklıma itfaiyeciler geldi.
Aslında hiç yapılmamış bir şey değil. Yıllar önce yine Show TV’de yayınlanan Kahramanlar adında bir dizi vardı…
Evet ama o dizi itfaiyecileri anlatan bir dizi değildi. İtfaiye, polis ve paramedik üzerine kuruluydu. Üç ayağı olan bir işti. Hatta 12 yıl önce o dizinin yönetmeni Osman Kaya şimdi Kırmızı Kamyon’un yönetmeni oldu. Bizim anlatacağımız hikaye itfaiyecilerin hayatı olacak.
KIRMIZI KAMYON İSMİ DİKKAT ÇEKİYOR
Benim anladığım sen bu işin sadece yapımcısı değil, yaratıcı yapımcısısın…
Evet tam öyleyim. Sema Ergenekon senaryo süpervizörü. Sevgi Yılmaz, Devrim Yıldız Özdemir ve Bahar Kaya senaryosunu yazıyor. Osman Kaya yönetmenimiz, ekibiyle beraber bize çok katkısı oldu. Ben bir tane fidan diktim, onlar yeşerttiler. Gerçekten o fidan koca bir ağaca dönüştü. Sonunda herkes senaryoyu çok sevdi. Şu anda tüm ekip şevkle çalışıyor, çünkü bir sezon boyunca neler olacağını bilerek çekimlere başladılar.
Kırmızı Kamyon denilince akla hemen itfaiye geliyor ama bir yandan da çocukluğumuzu anımsatıyor. Adını da sen mi buldum?
Evet. Bu dizinin bir matematiği var. Total, AB grubu, 12-19 yaş ve 5 yaş grubu için her şey düşünülerek tasarlandı. Bu projede üç büyük şey var. İlki adı; Kırmızı Kamyon. Farklı bir isim ve dikkat çekiyor. İkincisi ikonik bir tasarım var ve bu bütün dünyada geçerli. Üçüncüsü özellikle küçük erkek çocukların başucunda duran bir oyuncaktır itfaiye kamyonu. Buradaki temel amaç küçük çocukları ismiyle çekerken, ailelerine de bu diziyi seyrettirebilmek. Kırmızı Kamyon denilince tabii ki itfaiyeye bir atıf var. Ancak sonraki bölümlerde göreceksiniz bu isimle çok duygusal, manevi değeri çok yüksek bir bağ kurduk. Bu isim pek çok insana değişik ve komik gelebilir ama dizinin sonraki bölümlerini izlemelerini isterim. Nedenini anlayacaklar.
O zaman biraz detaylandıralım. Biz Kırmızı Kamyon’da ne izleyeceğiz?
Bir itfaiye ekibinin hayatlarını anlatacağız. Bunu yaparken de gerçek hayatlardan esinlenerek oluşturduğumuz hayat kurtarma hikayeleri de her bölüm yer alacak. Bu olayları yaşayan gerçek itfaiyecileri de dizinin sonunda roll caption akarken göstereceğiz. Daha doğrusu o olay gününü onlara anlattıracağız. Böylece o hikayelerle izleyici arasında gerçekten bir bağ kurulacak. Ancak geri kalan drama kısmının gerçek kişi ve kurumlarla hiçbir alakası olmayacak. Kadın izleyiciyi de içine alan birkaç imkansız aşkın polisiyeyle iç içe geçtiği ve sürekli şaşırtmacalarla dolu bir senaryoyla karşılaşacaksınız. Yani Ezel gibi, İçerde gibi bir tat yaratmaya çalıştık. Seyircinin sorduğu, sorguladığı bir akış yaptık. Bu sezon 16 bölüm yayınlamayı düşünüyoruz. Sezon finalinde ne olacağını bile bilerek çekimlere başladık.
SEYİRCİYLE KARŞILIKLI OYNAYACAĞIZ
Yani sesinde itfaiye sireninin olduğu, rengi kırmızı olan ama içinde polisiye, aşk, bulmaca ve gerçek insan hikayelerinin harmanlandığı dolayısıyla dramayı köküne kadar izleyeceğimiz bir iş mi geliyor?
Tam olarak bunu izleyeceğiz. Ama beni en çok heyecanlandıran şey o dramanın içerisinde insanları sürekli şoktan şoka sokan sürprizler olması. Önce derdini anlatacak dizi ama beşinci bölümden sonra iyice coşacak, sezon finalindeyse bambaşka bir perde arkası olacak. İşin özü oyun oynamak aslında. Biz bir oyun kurduk ve seyircimize bu oyunu birlikte oynamayı teklif ediyoruz. Karşılıklı oynayacağız. Bunu biz yazacağız, onlar tahmin edecek. Bazen tersine de döndürebiliriz. Seyirci ile karşılıklı eğlenmek istiyoruz. Ekip olarak yapmak istediğimiz şey bu.
Sanırım dizi aksiyon sahneleriyle de konuşulacak…
İlk tanıtımda mecburen aksiyon sahneleri oldu. Bilgisayarda yapılacak efektlerin iyi sonuç vermesi için zamana ihtiyacımız vardı. O nedenle aksiyon sahnelerini önce çektik. Elimizde sadece aksiyon sahneleri olduğu için ilk tanıtım aksiyon oldu. Ama devamında bambaşka tanıtımlarla diziyi anlattık. Seyircimiz diziyi izleyince görecek eğlenceli, komik karakterlerimiz de var. Ayrıca itfaiyeciler hayatımızda tanıdığımız en güvenilir ve en vicdanlı insanlar. Düşünsene hiç tanımadıkları insanları, hayvanları, mülkleri kurtarmak için kendi canlarını tehlikeye atıyorlar.
İtfaiyecilik zor meslek…
Biliyor musunuz itfaiyecilik meslek grubunda sayılmıyormuş. İnşallah bu dizi tutar. İtfaiyecilerin gerçekten arkasında durup bunu meslek yapabilmek için bizim üzerimize düşen ne varsa yapmaya hazırız. Çünkü gerçekten çok iyi kalpli insanlar. Hep yangın gibi algılanıyor ama itfaiyeciler kuyuya biri düşse de, kaza olsa da, parmağına yüzük sıkışsa da her durumda itfaiye aranıyor. Aklına ne gelirse felaket anında aslında ilk aranan itfaiye oluyor. Bize de bu süreçte inanılmaz yardımcı oldular. Hakikaten İstanbul İtfaiyesi, özellikle Yalova Çiftlikköy İtfaiyesi müthiş arkamızda durdu.
HEPİMİZ YAYDAN FIRLAMAYA HAZIR OKUZ
Oyuncu seçimini nasıl yaptınız? Mesela ben daha senaryo yokken başrol oyuncusu Görkem Sevindik’i seçtiğini biliyorum.
Görkem Sevindik’i ben tanımıyordum açıkçası. Sonra Show TV’ye Ramo diye bir dizi yaptık. Drama ekibimiz deneme çekimini izletti Görkem’in… Kelimenin tek anlamıyla vuruldum. Tam bir ekran yüzü ve global bir yüz Görkem. Hem kötü, hem iyi, hem psikopat olabiliyor. İnanılmaz iyi bir plastik malzemesi var. Aslında oyuncu seçiminde hep şuna dikkat ettim. Yaydan fırlamaya hazır bir ok istedim. Bunu da tüm ekibime söyledim. Benim de durumum aynı… Yıllarca televizyonculuk yaptım. Televizyon programı ve yayıncılık konusunda inanılmaz tecrübeler elde ettim. Çok başarılı yıllar geçirdim ama dramayı ilk defa yapacağım. Aslına bakarsan bende yaydan fırlamaya hazır okum. Yönetmenimiz Osman Kaya, senaristlerimiz Sevgi Yılmaz, Devrim Yıldız Özdemir, Bahar Kaya, idari yapımcımız Tolga Değirmenci, oyuncularımız ve ben… Hepimiz yaydan fırlamaya hazır birer okuz. Şimdi o oku fırlatma vakti geliyor. Görkem Ramo’dan beri aklımdaydı. Üç sayfalık bir hikayeydi bu. Ben ona olan inancımı anlattım, o da bana inandı ve bir yıl bekledi bu projeyi.
Var mı yeni projen?
Türkiye’nin Yıldızları’nı yapacağım. Başvurular mart, nisan ayında, seçmeler mayısta başlayacak. Yazın yayınlanacak. Jüri henüz belli değil. Ama jüride bir yazar, bir yönetmen, bir oyuncunun olmasını istiyorum.
Son söz… Şunu garanti edebilirim. Çok heyecanlı bir iş izleyecekler. İnsanlar bu işi yangın işi gibi, sadece kurtarma işi gibi görmesinler. Çok eğlenceli, çok oyun dolu bir senaryo seyredeceklerinin garantisini verebilirim.
Kırmızı Kamyon…
10. Ev’in yapımını, Suavi Doğan ve Kerem Çatay’ın yapımcılığımı üstlendiği Kırmızı Kamyon’un merakla beklenen hikayesi bu akşam Show TV’de izleyicilerle buluşacak. Görkem Sevindik, Nilay Deniz, Ushan Çakır, Fatih Al, Tuğçe Altuğ, Deniz Hamzaoğlu, Hakan Altıner, Aslı Orcan, Toprak Sağlam, Sümeyye Aydoğan, Ebrar Alya Demirbilek, Burak Berkay Akgül, Timur Ölkebaş, Gürberk Polat, Melisa Akman, Uğur Arda Başkan, Efekan Can, Gamze Demirbilek, Yaşar Aydınoğlu, Mehmet Mehmetof, Kağan Uluca, Tuğçe Karabayır’ın rol aldığı dizinin senaryo süpervizörlüğünü Sema Ergenekon üstleniyor. Sevgi Yılmaz, Devrim Yıldız Özdemir’in senaryosunu yazdığı Kırmızı Kamyon’u Osman Kaya yönetiyor.