Melike Güner: “Annemin hayatını oynamayı çok isterdim”

RÖPORTAJ

Bazı oyunculara, özellikle yer aldıkları nitelikli projeler konusunda çok hayranım. Yer aldığı her projede kendini ve oyunculuğunu, geri planda da olsa ön planda da olsa belli edebilen bir oyuncu bence Melike Güner… Siz onu “Doktorlar” dizisinde oynadığı ‘Zenan’ karakteriyle hafızanıza kazımış olabilirsiniz belki, ama benim için “Ekmek Teknesi” dizisindeki ‘Sonay’ karakteriyle daha çok zihnimde. Biz de sevgili Melike Güner ile, şu sıralar ilgiyle izlenen “Ömer” dizisi vesilesiyle bir araya geldik. Dizide canlandırdığı ‘Çiçek’ karakterinin ekranda bugüne kadar olduğundan farklı görünmesini sağladığını da söyleyen Güner ile; oyunculuk kariyerini, unutulmaz performanslarını, Ömer dizisini ve gelecek planlarını konuştuk.

“5. sınıfta oyuncu olmaya karar verdim”

İzleyici aslında sizi pek çok diziden tanıyor ve filmlerle tiyatro oyunları da dahil olmak üzere farkını ortaya koymuş ender oyunculardansınız. 2002 yılında İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro bölümünden mezun olur olmaz aslında televizyonda oyunculuk serüveniniz başlıyor. En başa gidecek olursak, oyunculuk tutkusu sizde ilk olarak nasıl başladı ve bugünlere evrilişi nasıl ilerledi?

Öncelikle güzel taktiminiz için çok teşekkür ederim. Biraz klişe olacak ama, henüz ilkokul yaşlarımda aynı zamanda komşumuz olan kuzenlerimle kendi skeçlerimizi yazar ve ailemizin de desteği ile sergilerdik. Sonrasında okul müsamerelerinde görev almaya başladım, nihai olarak ilkokul 5.sınıfta mesleğime karar vermiştim.

Usta isimlerle bir araya geldiğiniz Ekmek Teknesi dizisi, belki de oyunculuk anlamında bir dönüm noktası olabilir. Bu noktada Osman Sınav faktörü de var galiba. 2000’li yılların başında dizilerin milli maç gibi izlendiği bir dönemde, Ekmek Teknesi de ilgiyle izlenen bir diziydi. ‘Sonay’ karakterine ve o günlere dair neler dersiniz?

Ekmek Teknesi benim ilk uzun soluklu projemdi ve şimdiki şartları ve rekabeti düşünecek olursak, çok daha şanslı bir dönemdi. Ve bugünden o günlere baktığımda kesinlikle daha naif dönemlerdi. Çok geniş kitleler tarafından izlenen böyle bir projede yer almak gerçekten hem keyifli hem de çok geliştiriciydi. Osman Sınav Hoca başta olmak üzere çok değerli isimlerden oluşan bir ekip ile çalışmak büyük bir şanstı. Hem ilk işim hem de bu sektörde ilk okulum oldu diyebilirim. Sonay karakteri benim kişiliğime de çok uygun bir karakterdi, her zaman kendi hayallerinden ve ideallerinde vazgeçmeyen, çalışkan biri olarak ilk işimde böyle bir karakteri keyifle oynadığımı söyleyebilirim.

“Zenan gibi olabilmek için tıp okudum diyen çok insanla karşılaştım”

Art arda devam eden dizilerdeki oyunculuğunuz, belki de ‘Kızlar Yurdu’ ve sonrasında 3 yıl süren ‘Doktorlar’ ile bambaşka bir yere geldi sanırım. Zenan’ı o kadar iyi oynadınız ki, belki de karakterin o ‘soğuk nevale’ hali sizin bile soğuk biri olduğunuz düşüncesini getirmiş olabilir insanlarda. Suat-Zenan aşkı ve Revan bebek hikayeleri de unutulmuyor. Doktorlar dizisini kariyerinize baktığınız zaman nereye koyuyorsunuz?

Doktorlar dizisi kariyerimde önemli bir mihenk taşıdır. İyi adapte edilmiş, özenli çekilmiş ve döneminin farklı işlerinden biri olmayı başarmış bir yapım. Zenan karakterinin bu kadar sevilmesinin nedeni ise, bana kalırsa bu toprakların insanının, özellikle de kadınının tam tersi olmasıdır. Biz empati yeteneği yüksek insanlarız, istemenin, kendi değerini ifade etmenin ve hırslı olmanın ayıp olduğu bir coğrafyadayız. Aslında nezaket kisvesi altında isteklerini bastıran insanların karşısına Zenan gibi kendini ortaya koymaktan çekinmeyen, kendi çıkarlarını her şeyin üzerinde tutan, kimseye müdanası olmayan ve hırslı bir karakter çıkınca herkes kendi içinden, ifade edemediği bir şeyler buldu bence. Ben Zenan gibi olabilmek için tıp okudum diyen o kadar çok insanla karşılaştım ve hala karşılaşmaya devam ediyorum ki anlatamam.

Peki Melike Güner bir projeden teklif geldiğinde ne yapar? Neye göre senaryoları değerlendirip, karaktere bakıp o rolü kabul edersiniz?

Bu sektöre ilk girdiğimde ki iş seçimi kriterlerim yaşadığım her deneyimle değişti ve gelişti. Senaryo ve rolün beni heyecanlandırması, işin samimiyeti, kaliteli bir işinde olmak, olmazsa olmaz önceliğimdi. Zamanla kimlerle çalışacağım çok daha önem kazandı. Sette geçen uzun saatlerde huzurlu ve mutlu olmak, eğlenebilmek ilk önceliğim oldu diyebilirim. Egosu kendinden büyük olan insanlardan uzak duruyorum mesela, her iyi oyuncu iyi insan olmuyor çünkü.

“Ekranda bugüne kadar olduğumdan farklı görünmek beni cezbetti”

Ve gelelim ekranlarda yeni başlayan “Ömer” dizisine… Bir uyarlama aslında ana hikaye, ama bizden kodlarla beraber bambaşka bir öyküyle izleyiciyle sunuluyor. Hikayede ve ‘Çiçek’ karakterinde sizi çeken şey ne oldu?

Sizin de dediğiniz gibi, adaptasyon bir iş olmasına rağmen sanki bizim topraklardan çıkmış bir hikaye gibi Ömer. Çiçek karakteriyle de başka bir gönül bağımda var benim. 2016’da yine muhafazakar ve yine adı da Çiçek olan karaktere hayat vermiştim tiyatroda. Çiçek karakteri bana ödül de getirmişti o dönemde. Bir yandan da ekranda bugüne kadar olduğumdan farklı görünmek beni cezbetti açıkcası.

Çiçek, caminin aşevinde çalışıyor ve Reşat hocaya destek oluyor. Kardeş kaybetmiş ve acıları da olan bir karakter benim çözümlediğim kadarıyla. Siz oynadığınız ‘Çiçek’ karakteri hakkında neler dersiniz?

Karakterin gelişimini biz de senaryo geldikçe sizler gibi merak ediyoruz. İlerleyen bölümlerde Çiçek karakterinin hikayesinin daha da gelişeceğini tahmin ediyorum. Şimdilik sürprizleri bozmamak için bu konuda daha fazla yorum yapmayayım.

“Ömer” dizisiyle ilgili nasıl eleştiriler alıyorsunuz çevrenizden, sokaktan ve sosyal medyadan? Çiçek karakterini nasıl buluyor izleyiciler?

Tahmin ettiğimden daha çok kişinin izlediğini gözlemliyorum, bu da beni mutlu ediyor. Çünkü gerçekten çok özenle yapılan bir iş ve çok iyi bir kadrosu var. Duyduğum eleştiriler oldukça olumlu.

“Ömer”in kamera arkasında neler yaşanıyor, nasıl geçiyor? En çok kiminle anlaşıyorsunuz?

Ömer’in kamera arkası, şahane. Yapım, ekip, yönetmen ve oyuncular müthiş bir uyum var. Şu aralar senaryo gereği çok fazla kişiyle bir araya gelme imkanım olmuyor, ama birlikte oynadığım bütün oyuncularla gayet keyifli bir çalışma ortamı olduğunu söyleyebilirim.

“İncir Reçeli’nin gördüğü ilgi beni çok mutlu ediyor”

2011 yılında vizyona giren “İncir Reçeli” filmindeki performansınız hala unutulmuyor. Duygu karakterinin içimize işleyişi halinin etkisinden çıkmak uzun süre almıştı. Sinema ile ilişkiniz nasıl ve filmlerde rol alma planınız var mı?

İncir Reçeli de benim için oldukça farklı bir projeydi. Gördüğü ilgi beni gerçekten de çok mutlu etti. Doğru bir projeye denk geldiğinde sinemanın tadı çok daha farklı tabi ki.

Tiyatroda bir oyun planınız var mı? Yıllar önce oynadığınız “Medet” oyunu oldukça büyük etki yaratmıştı. Ülkemizdeki kadınların ve erkeklerin konumu üzerine dikkat çekiciydi konusu. Ufukta yeni bir tiyatro oyunu projeniz var mı?

Medet sevgili Deniz Madanoğlu tarafından yazılmış çok güzel bir oyundu. Medet’te Çiçek rolünü oynamak çok büyük bir şanstı benim için diyebilirim. Şu anda üzerinde çalıştığımız bir oyun yok ama tiyatronun benim için her zaman ayrı bir yeri var. Zaten gelen projeleri çok dikkatle değerlendiriyorum. Sonuçta eğitimim tiyatro üzerine, tiyatroda seyircinin anlık reaksiyonunu hissetmek iyi geliyor.

En çok canlandırmak istediğiniz karakter türü, bir biyografi filmi olsa canlandırmak isteyeceğiniz kişi kim olurdu?

Eğer bir biyografi oynayacak olsam, annemin hayatını oynamak isterdim.

Gelecek planlarınız nasıl, nasıl projelerde yer almayı hedefliyorsunuz?

Daha önce oynamadığım karakterleri canlandırabileceğim projelerde yer almak istiyorum. Ve tercihin hep bu yönde olacak.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.