Şu ana kadar bir sürü türde ve kültürden dizi izledim hala da izlemekteyim. Bir insan neyi sevdiğini en iyi kendisi bilir ya, ben de şu ana kadar izlediğim yapımlardan en çok hangi türü sevdiğimi, hangi türün hayal dünyama daha çok hitap ettiğini kendim belirledim. Genelde başkalarından dizi tavsiyesi almam, izleyeceğim diziyi kendim bulmak daha çok hoşuma gider. Çünkü bana önerilen diziler arasında çok fazla beğenmediğim yapım da oldu. Bunun sebebini yine sevdiğimiz şeyleri en iyi kendimizin bilmesine bağlıyorum. Ben dizileri konusunu içime sindirerek yani anlayarak izlemeyi severim. Bu yüzden yalnız izlemekten daha çok hoşlanırım çünkü diziyi izlerken düşünmek için genelde durdururum. Her detayı düşünür gelecek sahneler hakkında tahminler yaparım.
Bir diziyi zaman geçirmek için izlemem, bu yüzden de dizi izlemek benim hobimdir diyebiliyorum. Derin bir kurgusu olan dizilere her zaman hayranlık duydum. Daha doğrusu o diziyi yaratmada emeği geçenlere... Karmakarışık, anlamak için zihnimizi çalıştırmamız gereken kurguları severim. Aynı zamanda hayal dünyamı ‘eğitiyorsa’ bu sevgim daha da katlanır. Bu yüzden bence dizilerin süresi çok uzun olmamalı çünkü hem izleyiciye düşünecek süre vermeli, hem de karmaşık içeriğini dar bir zamana sığdırarak zoru başarmalı. Ama burada asıl bahsetmek istediğim konu; çok fazla dizi izleyen biri olarak kendimde fark ettiğim bazı olumsuzluklar olacak. Benim gibi dizi izleyicilerine ulaşıp “Acaba aynı hisleri paylaşıyor muyuz?” öğrenmek de artıdan merak ettiğim bir konu olacak.
Gerçek hayatın farklılığıyla hayal kırıklığına mı uğruyoruz?
Kendim de bir yazar olarak izleyip de çok beğendiğim yapımları kendime örnek almaktayım. Bazense çok başarılı bulduğum bir diziyi düşünürken “Bu kadar başarılı içeriğe sahip eserler yaratabilecek miyim?” diye kendime de sorarım. Her ne kadar dizi izlemek bana zevk verse ve hayal dünyamı genişletse de bazen kendi kendime “dizi izleme” kavramına bu kadar değer vermemin doğruluğunu sorgulamaktayım. Dizi izlerken bazen kendimizi hayattan soyutlamış gibi hissederiz ama bazen kendimize bunu kabullendirmek de istemeyiz. Bu benim genelde kendimle yaptığım ruhsal savaşlardan biri.
Dizilerin içindeki değişik dünya hatta dünyalar yapmam gereken şeylerden daha ilgi çekici geldiğinden dolayı kendimi dizi izlemeye çok veriyorum. Zevk alıyorsam ve zararı da dokunmuyorsa bir hata yaptığımı da düşünmüyorum ama sağlıklı olarak düşündüğümde kendi yaptığım hatanın da farkına vardım. Kendimizi tamamen dizi dünyasına kaptırdığımızda yavaş yavaş kendi dünyamızı kaybetmeye başlıyoruz Hayatımızda yaptığımız şeyler anlamsız gelebiliyor veya çabuk sıkılabiliyoruz. İnsan yapımı olan başka bir şey yani diziler için kendi yapacağımız güzel şeyleri elimizle itebiliyoruz. Gerçek hayatın farklılığıyla hayal kırıklığına mı uğruyoruz?
Etkili izleyici olmak
Her şey kararında olmalı lafı ne kadar doğru aslında. Yapmamız gereken tek şey; dengede durabilmek gibi. “Etkili bir izleyici” olmayı kendimize bir şeyler katarak yapmalıyız, kendimizden bir şey kaybederek değil... Zaten dizi izlerken kendinden bir şeyler kaybeden birinin kendini “etkili bir izleyici” olarak tanımlaması ne kadar doğru olabilir ki? Unutmamalıyız ki, hayal dünyamız aynı zamanda “yaşadığımız dünyanın” bir parçası. Bu yüzden yaşamımızı daha da canlı kılmak istiyorsak hayal dünyamızı da beslemeliyiz. Dizi izlemeyi ve iyi bir izleyici olmayı çok sevdiğim bir hobi olarak yapan ben bu hobimi yaşamıma ve kişiliğime değer katan bir kavram olarak değerlendirmek istiyorum. Umarım benim gibi izleyiciler de kendi farklarına varıp düzgün bir denge kurmak için uğraşıyorlardır.
Genç izleyicilere önerilerim
* Belli yapımları hepimiz bildiğimiz için belki duymamış ya da duyup da şans vermemiş olabileceğiniz çeşitli tür ve ülkelerin yapımlarını yazdım.
Orphan Black
The Stranded
The 100
Mr. Sunshine
The Hollow
Yazar hakkında: Irmak Ülcan, 10.11.2004 tarihinde İstanbul/Kadıköy'de doğdu. İlkokul eğitimini E.C.A. Elginkan İlkögretim Okulu’nda tamamladı. Ardından İstek Özel Uluğbey Ortaokulu'nda ortaöğretimini tamamladıktan sonra 9. Sınıfı da İstek Özel Uluğbey Anadolu Lisesi'nde tamamladı. Şu an Göztepe İhsan Kurşunoğlu Anadolu Lisesi’nde 10. Sınıf öğrencisidir. Voleybol oynamak, şarkı söylemek, kitap okumak, yazı yazmak, dans etmek, gezmek hobileridir. Özel ilgi alanı olan Uzakdoğu kültürü doğrultusunda, Korece dil dersleri almaktadır. 5 yıl Kartal Sanat Tiyatrosu’nda yaratıcı drama eğitimi aldıktan sonra Erbulak Evi Oyunculuk Okulu’nda aldığı 1 yıllık drama eğitiminin ardından 4 sezon boyunca Erbulak Evi Yazarlık Okulu’nda yazarlık derslerine devam etmiştir. Dağhan Külegeç Yayınları’nın “Aşk”, “Umut”, “İhanet” adlı kolektif öykü kitaplarında birer hikâyesi yer almıştır. Şu anda Erbulak Evi’nde yazarlık eğitmeni Özden İnal editörlüğünde, bireysel kitabı “Peperit’ten Sonra: Firari” üzerine çalışmalar yapmakta olan Irmak, 2020 sonbaharında okur ile buluşmaya hazırlanıyor.
Ayşe Karakaş 5 Yıl Önce
Güzel kızım şimdiye kadar katıldığın tüm branşlarda çok başarılı olduğun gibi yazarlıktada zirve yaptığını görüyorum. Seni yürekten kutlar yolunun açık olmasını dilerim.. Sana her konuda başarılar diliyorum.