Ağustos’un 2. haftasından itibaren tüm kanallarda yeni yayın dönemi telaşı ve koşturması başlar. Yazın tatile giren diziler tek tek sete çıkarken, yeni projelerde yayına girmek için gün sayar. Bir de yeni yayın dönemi filmi çekimi vardır ki sormayın. Her sene yeni fikir bulup bir önceki seneden daha başarılı ve yaratıcı olmak uğruna hem kendin sinir krizi geçirip hem de başkalarına geçirtirsin.
Kanal D‘de efsane takım ile çalışırken çekilen tanıtım filmlerimiz iletişim fakültelerinde ders olarak okutulacak düzeyde ve kalitedeydi. Türkiye’nin dört bir yanını gezdiğimiz, Fatmagül’ün Suçu Ne?, Yaprak Dökümü, Aşk-ı Memnu, Öyle Bir Geçer Zaman Ki, Geniş Aile, Beyaz Show ve daha sayamayacağım kadar harika oyuncu ve ekiplerin yer aldığı altın çağdaydı o dönem. Prodüksiyonundan senaryosuna, makyajından kostümüne özel araçlarla evlerden alınıp bırakmaya, özel ikramlara kadar her bir detay bizim tarafımızdan organize edilirdi. Benim için en unutulmazlardan biri de hatırlayanlarınız mutlaka olacaktır, Fame müzikalinden esinlendiğimiz 2011-2012 yılı Kanal D tanıtım filmdir.
TV yöneticilerinin değişmesi, deneyimli kadroların dijitale kayması ve ekonomik kriz tanıtım filmlerini de etkiledi. Styling ve çekimlerin yapım şirketinde yüklendiği (kostüm, makyaj, saç), masa başı kurgu ile yapılan, yaratıcılıktan ve heyecan uzak birbirine benzer olsa da olur olmasa da kıvamında filmlere dönüştü. Bazıları o kadar kötü ki iletişim fakültesi son sınıf öğrencilerinin bitirme projelerinde bile daha yaratıcı kurgular ve fikirler vardır inanın. Keşke büyük ajanslara tonlarca para ödemek yerine üniversitelerle işbirliğine gidilse, genç ve yaratıcı beyinlere fırsat tanınsa bu konuda, ne güzel olur aslında.
Neyse yaz rehavetinden çıkıyoruz, her güne birden fazla dizinin düştüğü günler çok yakın. Covid yüzünden dışarılarda çok fazla gezemeyeceğimiz ortada. Sayılarda hızla artarken, evlerde yine dizilerle vakit geçireceğiz. Dikkat çekici ve merak uyandıran yapımlardan biri de “Arıza”. Yaklaşık 2 hafta önce tanıtım ve PR çekimleri için tüm oyuncularla objektif karşısına geçtik. Tolga Sarıtaş, Ayça Ayşin Turan, Olgun Toker, Ahmet Mümtaz Taylan, Murat Daltaban, Dilara Aksüyek gibi çok iyi bir kadrosu var.
Ozan Aksungur’un kaleme aldığı hikayeyi kısaca özetleyecek olursam; mütevazı bir yaşam süren Ali Rıza’nın hayatı; tesadüfen arabasına binen Halide’yi kurtarmasıyla değişir. Ali Rıza, karşısına aldığı şehrin karanlık patronlarına kafa tutmak, Halide ise gün yüzüne çıkan karanlık geçmişi ile yüzleşmek zorunda kalır. Yolları tesadüfen kesişen Ali Rıza ve Halide, çıktıkları bu yolda beraber yürüyeceklerdir. Ancak her ikisi de henüz farkında değildir.
O3 Medya imzalı dizinin yönetmenliğini ise İstanbullu Gelin’in başarılı ve çok sevilen ikinci yönetmeni, Zeynep Günay Tan hocanın da çırağı olan Recai Karagöz üstleniyor.
Çekimler son sürat devam ediyor ve biz en zorlu kısmı atlattık sayılır. Tanıtım ve PR çekimleri için tam 3400 (kalabalık casta göre 6000 bile çektiğimiz oldu) kare fotoğraf çekmişiz. Özellikle Tolga ve Ayça’nın ikili kareleri ateş ediyor. İnanılmaz yakıştılar ve biz hangisini seçeceğimizi şaşırdık. Bu uyumun ekrana da yansıyacağını, bu samimiyetin izleyiciye de geçeceğini umuyorum. Toplu fotoğraf en zorudur, 14 kişiyi aynı kadraja yerleştirip en doğru bakıp durdukları anı yakalamak hiç kolay değildir. Minik revizelerle biz bu zorlu engeli de rahatça aştık. O kadar güzel kareler yakaladık ki, çekimin kamera arkasını da bizler ve bir ara başarılar dilemek için uğrayan yönetmenimiz bile görüntüledi.
Bir gününüzü mutlaka “Arıza”yı izlemek için şimdiden ayırın benden söylemesi. Bu vesile ile tüm yapım şirketlerine, gece gündüz sette ter döken emekçilere, kanallara ve siz izleyicilere güzel, keyifli, başarılı ve en önemlisi de sağlıklı yeni yayın dönemi dilerim.