Her yılın 31 Aralık gece yarısı tam saat 24’te bir yıl sona erer; yeni bir yıl başlar. Dünyanın her yerinde insanlar, kendi inanışları ve kültürlerine göre yeni yılı sevinçle, neşeyle, coşkuyla karşılarlar. Birbirlerinin yeni yılını kutlarlar; yakınlarına, sevdiklerine armağanlar verirler, sağlık, başarı, mutluluk dilerler. Bu yıl belki de her yıldan daha fazla her şeye rağmen umudumuzu, yaşam enerjimizi yükseltmek için özellikle kutlamalı, güzel şeylerin olacağına inanarak girmeliyiz.
Karmakarışık, belirsiz, ne zaman ve nasıl biteceğini bilmediğimiz bir sürecin içine tıkılıp kaldık. Herkes için zor, ama bazıları için diğerlerinden daha zor. Sağlık çalışanları başta olmak üzere işlerini kaybedenler, evine ekmek götüremeyenler, sevdiklerini kaybeden binlerce insan…
Fakat insanlık tarihine bakınca humma, kolera, veba gibi salgınlar, depremler, atom bombası, tüm dünyayı etkileyen büyük savaşlar, katliamlar, doğal felaketler hiç eksik olmamış. Her dönem iyi, kötü, şans ve şansızlıklarıyla birlikte gelmiş. Ve bir şekilde hepsini de atlatmayı başarmışız, hiç biri sonsuza kadar sürmemiş. Bizim neslimizin kaderindeki en kötülerin en büyüğü ise şüphesiz içinde bulunduğumuz covid belası.
Sevdiklerimize, yarına ve şu anki karanlık tabloya rağmen güneşin hemen yakınlarda olduğuna inanmaya fazlasıyla ihtiyacımız var. Yeni yılda umut demek, iyi dileklerle pozitif olayları kendimize çekmek demek. Tüm dünyadaki karanlık tabloya inat evi bu sene daha da bir süsledim. Deli kızın çeyizi gibi oldu her yerde yıldızlı ışıklar renk renk boy boy. Barış ve Eren bırak Noel Baba’yı uzaylılar gelecek olsa sayende ilk bize gelir diye dalga geçseler bile akşam yatana kadar yaktığım o ışıklar ruhumu da aydınlatıyor. Her ne kadar sınırlandırılmış olsak da ihtiyacımız olanın ne kadar basit şeyler olduğunu (eve koyulan ışıklar gibi) hatırlatan çok sevdiğimiz bir hikayeyi paylaşmak istiyorum.
Yeni Yıl Kutusu
Adam 3 yaşındaki kızını, gayet pahalı bir hediyelik kaplama kağıdını ziyan ettiği için azarlamıştı.
Küçük kız, koskoca bir paket altın yaldızlı kağıdı bir kutuyu eğri büğrü sarmak için kullanmıştı...
Yılbaşı sabahı küçük kızı, paketi getirip:
- "Bu senin babacığım" dediğinde çok üzüldü.
Acaba gereğinden fazla mı tepki göstermişti kızına. Bir gece evvel yaptığından utanarak, kutuyu açtı. Fakat kutunun içi boştu.
Kızına gene çıkıştı:
- "Birisine bir hediye verdiğinde, kutunun içinde bir şey olması lazım. Bunu da mı bilmiyorsun küçük hanım?.."
Küçük kız gözlerinde yaşlarla babasına baktı.
- "O kutu boş değil ki baba! İçini öpücüklerle doldurmuştum!.."
Babası o kadar çok üzüldü ki, koştu, kızına sarıldı. Beraberce ağladılar.
Adam o kutuyu ömrünün sonuna kadar sakladı.
Ne zaman keyfi kaçsa, ne zaman morali bozulsa, ne zaman kendini kötü hissetse, kutuya koşar, içinden minik kızının sevgi ile doldurduğu hayali öpücüklerden birini çıkarırdı.
Aslında bütün insanlara böyle bir kutu mutlaka verilmiştir. Zor zamanlarda bu kutuyu çıkarıp içine bakabilmeyi başarmak, mutluluğun anahtarlarından biri olsa gerek. Bu yıl sevdiklerimizin iyi olduğunu bilmek, sağlığımızı korumak ve tüm bu sürecin biteceğini inanmak en büyük güç kaynağımız olmalı. Siz de bir yeni yıl kutusu yapın içine de sizi mutlu eden şeyleri ve edeceğini umduklarınızı koyun. Biraz erken yeni yıl yazısı oldu farkındayım. Şimdiden hepinize sağlık ve huzur dolu bir yıl dilerim.