2021’e girdik, evlerde belki de yılların en sakin karşılamasıyla…Tüm dünya benzer görüntü ve sahneler yaşanırken herkesin tek ve ortak dileği bir an önce eski yaşamlarımıza geri dönebilmek oldu. Meğerse ne kadar şanslı ne kadar güzel günlerimiz, kutlamalarımız varmış da şimdi kıymetini bilir olduk. Hiç beklemediğimiz anda ansızın elimizden alınması gerekiyormuş; şikayet ettiğimiz şeylerin ne kadar önemsiz ve aslında şükretmemiz gerekenler olduğunu kısıtlanıp, sınırlara mahkum kalınca anladık.
Yeni yıldan sağlık başta olmak üzere en çok istediğim şeylerin başında yüz yüze eğitim geliyor. Çocuklar, aylardır doğru düzgün eğitim alamıyor. Giderek uzaklaşıp hızla kopuyorlar. Çok ciddi bir sorunla karşı karşıyayız.
Eğitim etrafımızdaki dünyayı nasıl şekillendireceğimizi ve gelecek nesiller için nasıl sürdürebileceğimizi ve varoluş için ilişkilerin nasıl geliştirileceğini anlamaktır. Sadece okuma yazma beceresi kazanmanın ötesinde eğitim, her şeyin ardında yatan sebepleri bulmak, kazandığı becerilerini yaşamları iyileştirmek için kullanmaktır. Eğitim ülkelerin ekonomik olarak büyümelerine ve refahla beslenmesine yardımcı olur.
Eğitim, özellikle de çocuklarımız için önemlidir çünkü onlar dünyanın geleceğidir. Onlar bir milletin direğidir. Bir ülkeyi ve dünyayı geliştirmek için ve geleceğin güvenli olması için tüm çocukların bilgi ve eğitimi çok önemlidir. Ancak evlere kapandığımız ve yüz yüze eğitimin yapılamadığı bu süreçte uzaktan eğitime mahkum olduk. Fakat uzaktan eğitim asla fiziksel eğitimin yerini alamayacağı gibi eşit olarak da yapılamıyor. İnterneti, bilgisayarı akıllı tabletleri olmayan binlerce çocuk eğitim mağduru. İyi bir özel okula gidecek şansa sahip çocuklar ise bunun farkında değil. İlkokula yeni başlayan, üniversiteyi kazanan tüm çocuklarımız hak ettiklerini bulamıyorlar. Neyin nasıl olacağını kimse bilmiyor, sürekli kararlar, yönergeler değişiyor. Okullar da hocalarda şaşkın. Eğitim hakkı herkes için eşit olmalı, bir an önce yüz yüze eğitime geçebilmek için daha fazla çaba harcanıp akılcı çözümler bulunmalı.
Sabah kalkıp Eren’i online derse başlatıyorum ama yataktan çıkaramıyorum. 17 yaşındaki öğrencinin yanında oturup da denetlenmez ki bebek gibi. Ara ara kontrol ediyorum. Ama hoca anlatıyor o video izliyor, playstation açıyor. Telefonla mesajlaşıyor. Ne öğreniyor, ne anlıyor belli değil. Hocalar için de zor öğrenciler için de.. Uzaktan eğitim kendi kendine öğrenmeye meyilli çocuklar için tamam da, içi kaynayan ilgisi çabuk dağılanlar için tamamen kayıp. Etrafımda pek çok kişi özel okuldan aldı çocuklarını çünkü ödedikleri paranın karşılığı bu değil. Bende katılıyorum ama en azından okulla, dinlemese bile ders ve hocalarla bir bağı var. Zorla da olsa ödev yapıp üç beş sayfa bir şeyler okuyor. Peki özel okula gidemeyenler, çoğu hiçbir eğitim görmeden görmüş sayılıyorlar. Bu konuya sevgili eski genel yayın yönetmenim Uğur Dündar da çok güzel değinmiş. 2 gün önce Sözcü gazetesindeki köşesinde benden çok daha kapsamlı ve verilere dayalı durumun ciddiyetini anlatmaya çalışmış.
“Küresel salgın nedeniyle bir neslin yarım yamalak yetişmesini üzülerek seyrediyoruz. Yapılan yüz yüze eğitimden (aslında öğretimden) üniversite öncesinde öğretim gören 18 milyon öğrencinin üçte biri yani 6 milyonu yararlanamıyor. 3 milyonunun ne interneti ne bilgisayarı var, 3 milyonunun ise bilgisayarı yok. Bu 6 milyon öğrencinin büyük çoğunluğu dar gelirli ailelerin ve çok çocuklu ailelerin evlatları. Bunlar daha önce de öğretmeni ve eğitim altyapısı eksik okullarda veya taşımalı eğitimle yollarda sürünerek okuyan eğitim mağdurlarıydılar. Şimdi de uzaktan eğitimi uzaktan seyreden bugünün mağdurları oldular.”
Ben bu kısmını aldım yazının tamamını okumak isterseniz aşağıdaki linki tıklayabilirsiniz. https://www.sozcu.com.tr/2020/yazarlar/ugur-dundar/egitimde-bir-nesil-ucuruma-dogru-gidiyor-6190490/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger
O nedenle benim yeni yıldan en büyük beklentim, eğitim alamayan, aynı imkanlara sahip olamayan öğrencilere yardım eli uzatılması. Yeni ve uygun çözümlerle eğitimden uzaklaşan kopan çocuklarımızı çok geç olmadan yeniden yakalayabilmek.