‘An’la geçmişin dansı: Old Fools
Oyundan 15 dakika önce gelip biletimizi gösterdik ve bara geçtik. Biz de şaşkınız çünkü salona geçeceğimizi zannediyorduk. Fakat salona giden yol perdeyle kapalı… Tam oyun saati geliyor ve önümüzden bir adam geçip bir kadına laf atıyor. Dikkatini çekmek için büyük çaba gösteriyor. İşte o an oyunun başladığını anlıyoruz. Adam sahne aldığı barda programını bitirip tam gidecekken, onu görüyor ve gidemiyor. Adını bilmediği o kadının gözünün içine bakarak şarkı söylüyor. Ve perdeler açılıyor. Bizler sandalyelere yerleşirken kadın dünyayı umursamadan dans ediyor. Adam onu hayranlıkla izliyor. Biz de “84 90 62 74 / Old Fools” oyununda Tom’la Viv arasındaki aşkın ilk anına şahit oluyoruz.
“AŞK DİYE BİR ŞEY VARMIŞ!”
Sahnede İdil Sivritepe ve Olgu Baran Kubilay var. O kadar gerçek bir yerden oynuyorlar ki, kendi gençliğinizin benzer anlarına götürüyorlar sizi… Dekor hem oyuncuların seyirciyle iletişimi kolaylaştırıyor, hem de olaylara yakından ve karşıdan bakmanızı sağlıyor. Tom ve Viv tanışıp yeni bir aşka yelken açarken bir anda ışık değişiyor ve biz anne-baba olan Tom’un hayatına ışınlanıyoruz. Herkesin yüzünde bir gülümseme var, doğumuna şahit olduğumuz aşk devam etmiş, hatta ebeveyn olmuşlar. “Aşk diye bir şey varmış!” Sonra tekrar ışık değişiyor ve Barselona’da karşımıza çıkıyor çiftimiz. Işık yine değişiyor. Bu kez beyaz ışık sahnedeki her şeyi çirkin gösteriyor. Tom tekerlekli sandalyede ve İdil Sivritepe bir doktoru canlandırıyor. Tom’a bazı anları hatırlatmaya çalışıyor. Yüzümüz asılıyor, “neden her aşkın sonu acılı olmak zorunda?”
YEDEK OYUNCU GİBİSİNİZ
Işık yeniden değişiyor ve sen de oyuncularla beraber duygudan duyguya ışık hızında geçiş yaparak Barselona’da aşkın tadını çıkaran Tom ve Viv’in heyecanına kapılıyorsun. Sonra çocukları Alice oluyor İdil Sivritepe, sonra o meçhul kadın, sonra Tom’un annesi… Tom ve Viv’in anıları arasında gezip Tom’un hatırlaması beklenirken bir aşkın anatomisini izliyoruz. 100 dakika boyunca ne saatinize bakmak aklınıza geliyor, ne de salondan çıkıp gitmek! Çünkü siz de duygudan duyguya geçip kendi aşk hayatınızın anılarında savruluyorsunuz. Zaten her an ne yapacaklarını bilemediğiniz bir enerjide olan iki oyuncu gelip başını omzunuza koyup sizin onları teselli etmenizi isteyebilir. O nedenle siz de her an oyuna dahil olabilecek yedek oyuncu gibisiniz.
IŞIK SİNEMA İZLİYORMUŞSUNUZ HİSSİ YARATIYOR
Oyun biterken kendimi yorgun hissediyorum. Oyun beni duygusal olarak yordu ama çok mutluyum. Sarsıcı deneyimler yaşatan oyunlara bayılıyorum, o nedenle de bu oyunun hayatımdaki yeri başka olacak. İdil Sivritepe sahnede yaştan yaşa, karakterden karaktere geçiş yaparken bir an bile sizi boşa itmiyor. Olgu Baran Kubilay o kadar Tom olmuş ki onun doğallığı, rahatlığı, kaygısız görünen kaygısı ve yok oluşunda savruluyorsunuz. Işık sinemanın büyücüsüdür. Aslında tiyatro için de öyledir. Bu oyunda ışık bize sinema izliyormuşuz hissi de yaratıyor. Bunu çok sevdim. Dekor perspektifi sağlarken, müzik Tom’un da hayatı olarak başrollerden biri zaten!
BU OYUNU MUTLAKA İZLEYİN
Oyuna gelirken yanlış yerde indim, hava çok soğuktu ve epey yürüdüm. Yol boyunca arkadaşıma “Bu kadar emek harcadım, inşallah iyi bir oyundur” diye söylendim. Oyun çıkışı gülümseyerek “Bayıldım. Oyun tüm yorulmamıza değdi” dedim. Çünkü biz az önce sahnede an’la geçmişin dansını Tom’um beyninin içinde izledik ve hala oradayız. O nedenle dilimizde “Black is the colour of my true love’s hair” şarkısı, kulağımızda da Tom’un sesi, gözümüzün önünde de Viv’e bakışıyla eve dönüyoruz. “84 90 62 74 / Old Fools” oyununu mutlaka izleyin, çünkü ne kadar anlatsam boş. Yaşayarak deneyimlemelisiniz.
Bir Derdim Var yılın en iyi dizilerinden biriydi
Bu yıl başlayan ve gerçekten çok önemli bir meseleye parmak basıyor diye mutlu olduğum, nitelikli bir konusu var diye köşemde yazdığım, gördüğüm herkese anlattığım dizi, Bir Derdim Var, maalesef perşembe akşamı final yaptı. Çünkü reytinglerde bir türlü istenilen başarıyı sağlayamadı. Çünkü bu dizide aşk üçgeni, entrika, kadının kadına düşmanlığı, karısını aldatan kocalar, kuma getirme, adam kaçırma, silahlar yoktu! Bir psikolojik rahatsızlığı olan ama kendini çocukları iyileştirmeye adamış psikiyatrist Nilüfer ve onun şef olduğu çocuk ve ergen kliniğinde yaşanan sorunları anlattı bize dizi. Bunu yaparken de ebeveynlere iğne batırmayı ihmal etmedi. Çocuklarına istemeden yaptıkları kötülükleri yüzlerine vurdu. Belki de bu yüzden izlenmedi. Kimse hatalı bir aile olabileceğini kabullenmek, bununla yüzleşmek istemedi. Yoksa Bir Derdim Var hem senaryo, hem reji, hem tasarım, hem de oyunculuk performanslarıyla bu yılın en iyi dizilerinden biriydi. Niceliğin nitelikten üstün olduğu dünyada yel değirmenlerine karşı savaşan Don Kişot’lar olan tüm ekibin emeğine sağlık!