Bana biraz umut ver...
İstanbul, içinden hiçbir şey gelmiyormuş gibi hissettiriyor bana. Yaşlı, yorgun ve ruhsuz şu dönem. Kısmi kapalı gibi şehir... Sahte bir hareketlilik de pompalanıyor şehre lakin ayağını sıkan bir ayakkabı gibi acıyla ilerliyor kültür sanat. Acelenin ve telaşın içinde yapılan organizasyonlar, bir de ayağını sıkan bir ayakkabı ile ne kadar yol alabilir ki?
"Yapılıyor işte bir şeyler tutumu" var şehrin merkezinde. "Önüne ne koyarsam şükret" de, diyor. Ortanın ortasından gelen belki de hiç bilmediğimiz bir tutum.
Öyle makas aldırmam ben bu şehre ve şehrin yaşayanlarına. Biraz özen ile buluşursa sahne mühendisliği, nelere kısmet açar, hiç düşündünüz mü? Eski dünyayı geride bıraktığımız bu günlerde, sahne sanatlarını sadece geçmişin bilgileri ile değil, yeni dünyanın gereksinimlerini de düşünerek sahne mühendisliği ile buluşturursak, yeniden gülecektir İstanbul kardeş.
Sadece biraz üzerine çalışalım, düşünelim ve ter akıtalım. Cılız bırakmayalım sanatı. Sanatı saklamayın, o sokaklarda da hep aynı insanlarla oynatmayın bizleri. Güzel şehrimiz ve ülkemiz için biraz daha akıl çalıştıralım hep beraber. Bana biraz umut ver...
Bir iki gündür değişen hayatımı ve yalnızlığımı alıp gittiğim anne evinde, 20 yıldır titizlikle korunan gençlik odamda yaşam bağlantımı sağlarken, geçmişte gittiğim ve sakladığım konser biletleriyle tekrar karşılaştım. Kimileri için bir kağıt parçası olan konser biletleri, benim için anın iz takibi. Biletleri teker teker incelerken, konser hatıralarım ve o konserlere kimlerle gittiğim, Türkiye’deki değişen kalite ve unuttuğum onca başa gelen anlar beynimin kapattığı odalardan, kısa boylu bir çocuğun duvarın arkasını görmek için devamlı zıplaması gibi, flu görüntüler halinde gözlerimin önüne servis edildi. Bu gözler neler gördü, neler...
Avrupa Futbol Şampiyonası yeni bitmiş, Türk milli futbol takımı daha önce kimsenin başına gelmemiş bir şampiyona geçirmişti. Son dakikada atılan tokatlar, ömrümüzün bir iki yılını bizden almıştı. Futbol ile ömürümüzden pay verdiğimiz bir yıl geçirmiştik.
Trip- Hop’un yaratıcı müzik grubu Massive Attack’ın 13 Temmuz İstanbul Park Orman Konseri'nden bir anım canlandı. Konsere tüm kadro gelen Massive Attack, dünyanın en iyi visual artistlerinden oluşan United Visual Artist’in katılımıyla canlı olarak gerçekleşti. Gerçekleşti gerçekleşmesine de, visual şov, Massive Attack’ın Trip-Hop soundu ile bizlere sunulurken, birinci çinko; elektrik gitti. Karanlık ile ilk buluşma...
Hepimiz ilk karanlıkta, "Olabilir böyle talihsizlikler" deyip, elektriğin müzik ve görsel ile buluşması için sabırlı bir sessizlik ile bekledik. Elektrik, büyük sahneye tekrardan vardığında, kaldığımız yerden yeniden başladık. Herşeye sıfırdan başlıyabileceğimizin gerçekliği ile...
İkinci çinko; gelen elektrik 10 dakika içinde tekrardan bizleri yalnız bıraktı. Çok derin bir sessizlik ile kısmi sinir enerjisini alınca, karanlıkta yanıma dönüp, "Sanırım bu işletmede grev var" deyip, ortalığı yumuşattığım, konser biletini incelerken aklıma geldi.
İkinci hareket ise,’’Elektrik hareket engellenemez’’ ile elektrik kardeşi beklemeye geçtik, bir iki karşı cins ile... Gel yapma etme deyip, ikna edilen ve toplu sözleşmeyi imzalayan elektrik kardeş uzun bir süre sahnedeki görevinin başına gelip bizlere 45 dakikalık bir avans ile konserin devamını sağlarken, 3. çinko...
"Geldikleri gibi giderler cümlesi" gibi... Grev kaldığı yerden devam şeklinde, hiç kimsenin göremediği ama hissedebildiği ve çağımızın olmazsa olmazı elektriğin tekrardan anlaşmazlıklar ve küskünlüklerle gitmesi üzerine yine karanlıkta beklemeye başladık. Şöyle bir cümle kurduğumu hatırladım, "Sanırım bu şovun bir parçası".
Eminim ki, daha önceden planlanmış aralıklarla devam eden Massive Attack, kendilerini kesmeden, sakin ve anlayış ile devam ediyorlardı konsere. Veteran hentbolcular gibi dinlene dinlene oynadıkları karşılaşma gibi de diyebiliriz.
Aşırı hassas ve kırılgan elektriğimiz huzurlarımıza tekrardan çıkarken, kesilen elektrik yüzünden ne parçaları kaçırdık kim bilir. Zaman bizim alehimize yoluna devam ederken, Massive Attack'ın dünyanın birçok memleketinde verdiği konserlerde bu kadar fazla bis yapmadığına eminim. Ama rekor 2006 yılında Cure Konseri'nde, Robert Smith’in 6 bis'i puanlama cetvelindeki yerini ve liderliğini koruyor. Massive Attack elektriğe verdiği avansı bis'leri ile geri almayı bildi ve Türk seryircisine olan saygısını sahneyi terk etmeyerek gösterdi.
2000’li yılların başındaki konser içeriklerinin ve grupların tekrardan ülkemizde görmek ve önemli müzisyen ve grupların ülkemizi tekrardan ziyaretlerinin artması için sponsorluk alanlarının önünün tekrardan açılması dileğiyle...
Süprizlere hazırlıklı olun!
Bu hafta çekimlerinin ilk kısmını bitirdiğimiz, müzik kültür ve performans projemizin ilk etabını koştuk. Sanata verdiği desteklerden dolayı başta Beşiktaş Belediye Başkanımız Sayın Rıza Akpolat’a, Beşiktaş Belediyesi Kültür Müdürümüz, Sayın Mehmet Mandacı’ya ve ekibine tüm ekip arkadaşlarım adına teşekkür ediyorum. İkinci etabının hazırlıklarına hemen başladığımız bugünlerde, projemizin tasarımıcısı ve demirbaşı, sevgili Cem Doğan’nın müzik birikimi ve sanatçı kimliği ile buluşturduğumuz performansı, Türk Halk Müziği'nin Doğu sound'unu, Batı formlarıyla birleştirmeye ve sizlere sunmaya devam ederken, süprizlere de hazırlıklı olun. 27 Temmuz’da Beşiktaş Belediye’si web TV’sinde sizlerle, buluşmak dileğiyle...
Temmuz ayının yarı tropikal iklim şarkı önerileri: