Kenan İmirzalıoğlu, Kıvanç Tatlıtuğ, Burak Özçivit, Murat Yıldırım isimleri oldukça iddialı öyle değil mi? Rüştünü ispat etmiş aktörlerimizin yerini hem oyunculuk, hem ün, hem de yakışıklılık olarak doldurmak zor.
Onların tahtlarına varis olarak göstereceğimiz isimler arasında 90 jenerasyonundan ya da bu jenerasyonu ucundan yakalayan sayabileceğimiz birkaç isim var. Şimdiden kimler olduğunu parmak hesabı yaparak saydığınızı duyar gibiyiz. Bir isim daha var ki, varislik sırasına biraz daha geriden adını yazdırmış olmasına rağmen son zamanlarda şaha kalkmış gidiyor. Evet, vizeler hazırsa ülke sınırlarını hızlıca aşmaya başlayabiliriz. O isim, Can Yaman.
Çok değil bundan birkaç yıl önce “Gönül İşleri” dizisinde arz-ı endam ederken gördük kendisini. Sessiz, içe kapanık ve bir o kadar da gizemli bir karakter olan Bedir ile tanıdık onu. Gerçi hepsinin bir sebebi olduğunu çok sonradan öğrenmiştik. Aslında o da dizide tek başına hikayesi olan karakterlerden biriydi.
Gönül yolunda ayağını sürümüş olacak ki, sonrasında aşkın bol bol içinde olduğu dizilerde yer almaya devam etti. Can Yaman’ı bir müddet başka projelerde göremesek de bizlerin farkında olmadan ünü yurt içinde ve özellikle yurt dışında öyle bir noktaya ulaştı ki, gördüğümüz manzaraya gözlerimiz inanamadı. Evet ne demiştik, Kenan’lar, Kıvanç’lar gibi jönlerin varisi olarak kendimizce gösterdiğimiz isimlerin içerisinde bir anda “Bende buradayım” diyerek kendini dahil etti.
Yalın, Tarık, Ferit ve hatta en son Can Divit karakteriyle kendi çizgisi belli, katı prensipleri olan ve çizdiği imajın dışına çok da çıkmayan rollerde ve artık az çok aşina olduğumuz şekilde izledik. Bu karakterlerin hareket edebileceği çizgiler o kadar belliydi ki, kendilerini açmak, içlerindeki asıl kişiyi görebilmek için hep esas kızın çabalayıp durması gerekiyordu çünkü bir noktada uzun zamandır izlediğimiz şey bu karakterlerin “bay doğru” bir başka deyişle “beyaz atlı prens” olarak görülmesiydi.
Az önce sıraladığımız diğer karakterlerden farklı olarak bu yaz onu Bay Yanlış’ta ismiyle müsemma bir karaktere hayat veren Özgür olarak izliyoruz. Takım elbiselerinden, daha doğrusu görmeye alışık olduğumuz tarzlardan sıyrılmış, başta sınır koysa da sonrasında kendisini karşısındaki insana kolaylıkla açabilen hatta meditasyonlara varan spiritüel konulara meraklı bir karakterle ekranda boy gösteriyor.
Asfaltı ağlatan, gecenin ritmini belirleyen, kendisinden yine de ödün vermeden, daha önceki karakterler gibi çok sert çizgileri olmayan eğlenceli, tavlama taktiklerine geçiş yapan ilişki koçuna dönüşen Bay Yanlış’ı izlemenin keyifli geldiğini de söyleyebiliriz.
Bu karakterden bir “Bay Doğru” elde edecek miyiz bekleyip göreceğiz ancak şunu şimdiden söyleyebiliriz ki; iflah olmaz bir romantik olarak bizlere bir sürpriz bile yapacak ve hiç ihtimal veremeyeceğimiz bir tarafıyla karşılaşacağız gibi duruyor.
Can Yaman’ı, Özgür karakterine hayat verirken izlemek; alışılagelmiş, matematiği aynı ancak çözüm yolu farklı olan ve her dizide mutlaka dayatılan “beyaz atlı prens” kalıbındaki karakterler arasından sıyrılan birine hayat verirken görmek güzel. Güldüren, arkadaş gibi olan, eh biraz da yaramaz Özgür’ü tanımak, somurtkan ve cümleye başlamadan önce beş dakika boyunca gözlerini kısıp uzağa bakan basmakalıp karakterlerden çok daha eğlenceli.
Eh ne diyelim, bazen yanlış olmak da o kadar kötü bir şey değilmiş demek ki...