Sadakatsiz dizisini yorumlamadan önce 2. bölümünü de izlemek istedim zira nedense ilk bölümünde bir boşluk, belki de adaptasyon süreci yaşandığını hissettim. Konuşmak için 2. bölümü görme ihtiyacı duydum. Dizi yine renkli, zengin, başarısız yok, yoksul keza öyle. Mevkiler ve evler yine her birimizin yaşadığı gibi. (!) Doktor Foster uyarlaması. Kore’de de bir versiyonu çekilmiş. Bizim mahalledeki ise oldukça duygu istiyor. Bilip de bilmemezlikten gelmek, içinde fırtınalar kopsa da sakin kalmaya çalışmak, kabus yaşarken hala çaresizce sevdiğinden medet ummak, oynaması çok kolay duygular değil. Sevmek, kıskanmak, daha basit, yalancıyı oynamak daha kolay. Cansu Dere çok güzel bir aktris. Yaşı yok ama biraz donuk. Şimdiye kadar oynadığı karakterde sıcacık, bol mimikli ve hareketli bir dışavurum gördünüz mü hiç? Mutluluk sahnelerinde, evlenme teklifinde bile kocaman bir gülümseme görüyoruz sadece. Tarzı bu Cansu Dere’nin. Ayrıca ne yapsın istiyoruz? Duygusal krizleri bile derli toplu. Çığlık kıyamet, avaz avaz olmak için fazla oturaklı. Zarif parmaklarıyla çok fazla saçıyla oynuyor evet. Baya fön çekiyor elleriyle. Tek tiki bu. Doktor Asya’yı kardiyolog sanırken, dahiliye uzmanı ve baş hekim yardımcısı olduğunu öğreniyoruz. Kocasının atkısında bulduğu sarı saç teli ile iz sürmeye başlıyor. Ben gizemli metresin kim olduğunun bulunmasının 3 bölüm köpürtülmemesine hayret ettim. Ne çabuk anladık kim, kiminle, nerede?
Bölüm tanıtımı olan, akşam yemeği ön izlemesinin bir gelecek zaman sahnesi olduğunu anladıktan sonra olay örgüsünde bir çıkmaza girdim. Sadakatsiz koca (Caner Cindoruk) ve genç metresin (Melis Sezen) aile yemeğindeki şok itirafta, ilişkilerinin 2 senedir devam ettiğini ve genç aşığımızın hamile olduğunu öğrendik. Asya’nın kocasının onu aldattığına emin olduğu doğum günü partisi akşamı sözde hekim arkadaşı Derya’yı (Özge Özder) sıkıştırması sonucu ilişkinin 3 aydır devam ettiğini öğrenmesi kafamı karıştırdı. Ya bu intikam oyunu 2 yıla yakın sürecek ve metresimiz yine hamile kalacak, ya da Volkan beyin arkadaşları olayı sadece 3 aycık sanıyor. Senaryo hatası olamayacak kadar kritik ama kafam bir karıştı. Bu sorularla ters köşeler gelecek, belli ki.
Peki dizideki herkes mi kötü olur? Hele erkekler. Aldatan bir numarayı geçtim. Deliriyorsunuz izledikçe ya en yakın arkadaş? Karısını işiyle ezmesi. Umarsızlığı, kıskançlığı, yancılığı. Nil’in sevgilisi. Aman allahım. Döven ama seven(!) sevgilisinin onu kurtarmayı ve değiştirmeyi deneme gayreti. Kimin zavallı olduğunu sorgulatan cinsten.
Mağdur olmayacağım diyen intikam isteyen, güçlü bir kadının yapacaklarını izleyeceğiz. Volkan’ın çevresindeki herkesin, her şeyi bilmesinin verdiği yalnızlık duygusundan arınacak. Kocasına itiraf etmesi için oldukça sakin bir konuşma yapacak, gerçekten bir açıklama şansı tanıyacak ama işte o yanlış cevapla omuzlarının düşmesiyle maç başlayacak. Aptal yerine konulmaması gereken bir kadının acısını çıkarmasını izleyeceğiz. İzlenir mi? İzlenir. Neden mi?
Empati kuramamamız imkansız. Aldattım, aldatıldım, sessiz kaldım, çocuğum için kaldım, evli birine aşık oldum, evliyken genç bir kıza arzu duydum, dayak yedim, kurtarmaya çalıştım, mesleğimi özelime karıştırdım, iz sürdüm, salak gibi hissettim. Bir kenarından geçmiştir her insan. Biz ne yapmıştık, bakalım bunlar ne yapacak? diye izleyeceğiz. Bir de nasılmış aldatılmak Eyşan Hanım diye izleyenler var. Siz de az intikamcı değilmişsiniz yahu.