O ŞİMDİ BİR DADI

DİZİ 14.03.2021, 00:04 15.03.2021, 09:49
O ŞİMDİ BİR DADI

Dadı bornozu gelmiştir.”  

O günlerde kaç dükkân kapısına bu yazıyı astı, memlekette kaç bin “dadı bornozu” satıldı bilinmez ama “Dadı” dizisinde Gülben Ergen’in giydiği üzeri renkli yapma çiçeklerle süslü o bornozların bir döneme damgasını vurduğu bir gerçek. Özellikle de çocuklar için üretilmiş küçük beden modellerinin.

Sadece bornozu mu? “Dadı” her şeyiyle bir döneme damgasını vuran bir dizi oldu. Bugün bile Türkiye’de yapılmış en iyi “sit-com” uyarlamalarından biri olduğu söylenir. Aslına bakarsanız, üç çocuklu zengin ve dul bir adamın evinde tesadüf eseri dadılık yapmaya başlayan genç kadının hikâyesi Türk izleyicisinin pek de kendinden bir şeyler bulabileceği bir hikâye değildir. Öyle ya, memlekette kaç kişinin evinde bir dadı vardır? Ya da bir uşak? Zaten dizinin orijinali de Amerikan CBS kanalı için, tam da Amerikan televizyon izleyicisinin kültürüne ve komedi anlayışına uygun olarak yapılmıştır. 1993-1999 yılları arasında yayınlanan “The Nanny” tipik bir “sit-com”dur.

Dizinin Türkçe adaptasyonunu İkinci Yeni şairlerinden, aynı zamanda gazeteci ve çevirmen de olan Ülkü Tamer yapar. İşin sırrı buradadır zaten. Tepeden tırnağa Amerikan bir hikâyeden, Türkiye’de yaşadığına inanacağımız karakterler çıkarmayı başarır Ülkü Tamer. Otoriter uşak, kaba saba kız, iş adamının sosyetik sevgilisi gibi klişeler, döner dolaşır, Yeşilçam filmlerini anımsatan tatlar verir izleyiciye.

“Dadı”nın başarısı bununla da kalmaz. Yılların tiyatro oyuncusu Haldun Dormen, mükemmel bir Pertev olur ve bir kuşak onu bu rol sayesinde keşfeder. Hem centilmen hem huysuz, dünyanın en incelikle kaba olabilen insanı Pertev, Haldun Dormen’e adeta ikinci baharını yaşatır. Diğer ayakta Kenan Işık gibi bir başka usta tiyatro oyuncusu vardır ki bu iki oyuncunun artıları, onların yanında son derece deneyimsiz kalan Gülben Ergen ve Seray Sever’in ve tabii ki çocuk oyuncuların eksileri ve eksiklerini nötrler.

Özellikle bu işten karlı çıkan Gülben Ergen olacaktır. Diziyi izlediği yıllarda çocuk olanlar, büyüdüklerinde Gülben Ergen’e sempati duyan, hatta onun fanı olan kitleye dönüşür çünkü. Ergen, 90’ların “Televole” kültüründen kendini sıyırıp bugünlere kadar sağ salim gelebilmesini biraz da “Dadı”ya borçludur.

Dizinin çocuk oyuncularından biri olan Sinem Kobal da “Dadı”yla adını duyurur ve oyunculuğunu pek fazla ileriye götüremese de sonrasında “Selena” gibi yine çocuklara yönelik bir işte bu defa başrol oynayacaktır.

Dadı Melek, patronu Ömer Giritli ve uşak Pertev’in aksine görgüden yoksun, kenar mahalleden gelmiş, aklına ne gelirse söylemekten ve yapmaktan çekinmeyen, bir miktar ayarsız bir karakterdir. Ne tesadüftür ki, Türkiye’de tam da ayarsızlığın geçer akçe olmaya başladığı bir dönemdir. Onun bütün patavatsızlıkları, sonunda işleri bir şekilde yoluna koymasıyla sonuçlanır ve bu da seyirciye şu mesajı verir: “Yol yordam bilmeseniz de olur. Patavatsızlık da kazanır.”

“Dadı”nın ilk bölümü 5 Ocak 2001 tarihinde Show TV’de ekrana gelmişti. İkinci sezonunda Star TV’ye transfer olan dizi, üçüncü sezonunun ilk beş bölümünden sonra yayından kaldırıldı. Toplamda 61 bölüm sürmüş olsa da hafızalardaki izleri hep taze, etkisi bir hayli uzun ömürlü dizilerden biri olarak televizyon tarihine geçti.

Üzerinden geçen bunca zamana rağmen “Dadı” dizisinin sözleri Mehmet Karaca tarafından yazılan, bestesi Ömer Ahunbay ve Hakan Özer tarafından yapılan jenerik şarkısı da unutulmayan jenerik şarkılarından biri oldu. “Hâlâ ezberden söyleyenler var,” deseniz, hiç şaşırmam.

“Melek onun adı, hayalleri vardı

Bir yuva kuracak, mutlu olacaktı

Olmadı, olmadı, şimdi o bir dadı…”

Yorumlar (0)