Dizilerden sıkıldım
Yepyeni iki alternatif yayını takibe aldım, artık dizi izlememe gerek olmadığını hissediyorum. Sezon anlaşması yapılmış gibi bir aksiyon. İsmine ve aktörüne baktığımda mafya dizisi sandım ama değil. Politik gerilim çıktı. Şimdiye kadar 6 bölüm izledik. Diziden farkı başında görmeye alışık olduğumuz kişi, kurum ve kuruluşlar tamamen hayal ürünüdür ibaresinin olmaması. Öyle sürükleyici ki. Performansa dayalı. Tek plan, tek kişilik. Her bölüm yaklaşık bir saat sürüyor. Sedat Peker için ansiklopedik bilgi vermeme gerek yok. Kendisini hiç görmedim. Türkiye yakın tarihinde zaman zaman hakkında doğru, yanlış bilemeyeceğimiz, haberler çıkar. Kendisi için internette Türk organize suç örgütü ve mafya lideri tanımı mevcut. Turan ve Pan-Türkist idealleri savunan, iktidar partisi adına çeşitli mitingler düzenleyen, farklı cumhuriyetlerden bir takım ödüller alan, ailesiyle, siyaset ve sanat dünyasının da pek çok organizasyonunda kendisine bir iş insanı olarak rastlıyorduk.
Medyada bu haberlerle denk geldiğimiz Sedat Peker, meğer kendisi artık ülkemizde değilmiş. Anladığımız kadarıyla bir intikam serisi hazırlayarak bir tripod, bir kameranın karşısına geçmiş. Öyle yayınlar yapıyor ki yer yerinden oynadı. Sosyal medya, Twitter, Ekşisözlük, YouTube yıkılıyor. Şaka değil toplam 26 milyon izlenmek ne demek. Sadece kendi kanalının aldığı sayı bu üstelik. Göndermeler o biçim, ifşalar, hezeyanlar, sitem ve hesaplaşmalar. Ucunun kime değeceği belli olmayan bomba misalı. Heyecandan gözümü kırpamadım. Bir de çözümlemeleri var. Bir takım yorumcuların deşifre videoları benzer oranda takip ediliyor. Survivor gibi. Hem panaroması hem özeli. Sedat Peker fanlığı ve takibi. Masasındaki kitaplardan, fonundaki görsele kadar didik, didik.
Erk mekanizmaların konu ile ilgili ne yapacağı, işin siyasi boyutu ve içeriğini çözümlemek, yargılamak tabii ki bir yana ama izleyici gözünden böylesine çarpıcı bir canlı dizinin fenomene dönüşmesi oldukça ilginç. Bir hikaye anlatıcılığı var ortada, gerçeklere ne kadar dayanıyor, kim, kiminle hakikatte ne kadar ilişkili biz siyaset dışı insanlar için yorumlaması hayli güç ama bu çekilen videolar bu yılın en önemli olayı. Ana akım medyanın konu itibariyle olayı derinlemesine televizyon ekranına taşımamasını normal karşılasam da bambaşka iki dünya var. İnternette konuşulanlar ve televizyondaki dünya. İzleyiciler aynı, kaynaklar farklı. Suç unsuru varsa yayınına herhangi bir müdahale gelmemesi de düşündürücü. Ne kadar hassas bir konu olursa olsun, şeffaflıktan ve anlaşılıktan çok uzak. Sedat Peker ütopik bir dizi evreni oluşturdu, bakalım bu macera daha ne kadar devam edecek.
Geleyim dizi alternatifi ikinci yayına. Kuşum Aydın’ın Bodrum’da ki evinden annesi Şelale Hanım'la çektiği kısa hikayeler. Bu kadar doğal ve eğlenceli bir içeriği yazsan, çeksen, tutmaz. Doğru zamanda bir minik fikirle başlayan samimi anların fenomene dönüşme hikayesi. Instagram'da kendi profilinde gün içinde minik minik çekimler yapıyor, Aydın Bey. Mütevazı bir yazlık. O kıyafetler, o çoraplar. Güneşlendikten sonra acısını hissettiğim yanıkları. Terlikleri, güzeller güzeli köpekleri. Duvar süsleri, renkli objeler, biblolar ve saatler. Şıngır, şıngır, şıngır. Herbirine günaydın demeler ve iyi geceler dilemeler. Ne pişti, pazardan ne alındı, bakım günü, deniz saati, telefon konuşmaları ve dizi izlemeleri. Aydın Bey'in efsane Banu Alkan filmi izlemesi ve yorumları. Çok çok eğlenceli. Bizim evimiz gibi. Şelale Hanım'a Allah uzun ömürler versin. Çok samimi, tonton bir hanımefendi. Aydın Bey'in renkli kişiliği ve tavrı o minik aile evini sitcom mekanına çeviriyor. İzlemediyseniz Kuşumaydın hesabını takibe alın, canlı durum komedisi, aile dizisi. Bu renkli içeriğe bir göz atın.
Hepinize iyi hafta sonları dilerim.