Edep!
Filiz Kocaman
Ruh, çimenlerin arasına uzandığında, dünyanın doğru-yanlış fikirlerinize ihtiyacı olmadığını göreceksiniz. – Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî
Ne güzel söylemiş Mevlana, dünyanın bizim doğrularımıza ve yanlışlarımıza ihtiyacı yok diye.
Leylek açar kanatlarını özgürce uçar, hiç yanlışlamaz kargayı sen neden kargasın diye?
Papatyalar ne güzel bembeyaz açar baharda, hiçbiri de demez bu güller neden böyle kırmızı diye.
Biz insanoğlu neden çok sevdik yargılamayı? Kırıp döküp yanlışlamayı?
Son günlerde hepimiz vaktimizin çoğunu evlerimizde geçirmek zorunda kaldık. Bu süreçte sosyal medyaya ve sanal dünyaya her zamankinden daha çok zaman ayırdık. Kimi zaman çok verimli geçirmeye çalıştık bu süreci ama bazen de içimizden hiçbir şey yapmak gelmedi.
Bir sürü şey izledik, okuduk, güldük, ağladık ve yorumladık.
İnsan için fikirlerini paylaşmak yadsınamayacak bir ihtiyaçtır ve buna ket vurmaya çalışmak zaten sağlıklı olmaz. Ama hakkımız yok paylaşmak kelimesini bu derece itibarsızlaştırmaya.
Sanal dünyanın uçsuz bucaksız bir derya olduğunu hepimiz kabul ediyoruz ama bedenen orada olmamak bu kadar mı gevşetiyor karakterlerimizi? Canımızın istediği her şeyi yazabilme hakkını kim verdi ki bizlere?
İstanbul Üniversitesi öğrencisi Sibel Ünli’yi hatırlatmak isterim sizlere. Yönetimin, günde üç öğün olan indirimli yemek hakkını bir öğüne düşürmesine ve yapılan yemekhane zammına karşı mücadele eden gençlerden biriydi o ve maalesef aramızdan ayrıldı. Sosyal medya hesaplarında yokluk mücadelesi veren birçok genç kardeşimiz onun gibi bir hareket başlatmaya çalıştı. Tabii ki kimse kimseye destek vermek zorunda değil ama buraya taşıyamayacağım saygısızca yorumlar yapmak hiçbirimizin haddine düşmez.
Bununla ilgili birçok yayın bulabilirsiniz kaynaklarda. Birçok uzman birçok fikir beyan etmiştir mutlaka. Ama hepimizde mevcut çok basit bir kavram var aslında. Edep!
Mevlana’ya sormuşlar bir gün; “O kadar okursun, o kadar yazarsın neyi bilirsin?” diye.
Mevlana şu cevabı vermiş: “Haddimi Bilirim!”