Azra Kohen, ‘Fi’ kitabının kendi eserinden çalıntı olduğunu iddia eden Başak Sayan’a açtığı davayı kazandı. Mahkemeden çıkan karar ardından Sayan, sosyal medya hesabından açıklamalarda bulundu.
Mahkeme, Fi’nin Sayan’ın yazdığı ‘Bağlanma Korkusu’ndan intihal olmadığına karar verdi. Ayrıca, Sayan’ın 150 bin liralık manevi tazminatı 3 yıllık faiziyle ünlü yazara ödemesine hükmetti.
Mahkemden çıkan bu kararın ardından Başak Sayan, kişisel sosyal medya hesabından konuyla ilgili bir açıklama paylaştı. Sayan, şu ifadeleri kullandı:
"Her şey bundan 4 sene evvel bir sabah bir internet sitesinde Bağlanma Korkusu adlı romanımın okur yorumlarını okumamla başladı. Bağlanma Korkusu ve Fi arasındaki benzerlikten söz edilen ve beni intihalle suçlayan bu yorumları okuyunca öfkelendim ve...
Bağlanma Korkusu’nun 2011,Fi’nin 2013 yılında yazıldığını belirtip intihali benim değil karşı tarafın yapabileceğini belirttim.Ardından da intihalin olup olmadığının tespitinin belirlenmesi için dava açtım.Aynı anda Azra Hanım da 1,5 milyon değerinde manevi tazminat davası açtı.
Bu süreçte adalete güvenmeyi tercih edip sesiz kaldım. Ne Azra hanımın dilekçesinde yazıp,okuduğu ama sonradan şaibeli olduğu ortaya çıkan okullar ve eğitimi üzerinden kendisini yüceltip beni aşağılayan uslübuna sesimi çıkarttım ne de...
Ne de dava dilekçesine konu ettiği çarpıtılmış tanışıklık hikayemize.Yayınevinde tesadüfen 5 dakika karşılaşmış 2 yazar olarak onu kitabı üzerinden tebrik etmemden daha doğal ne olabilir?Türkiye’de adalet sisteminin ne durumda olduğunu zaten yazmayacağım.
Herkes neyin ne olduğunun farkında. Keşke sizlere bilir kişi raporunu okutabilseydim de anlasaydınız nasıl bir uslupla yazıldığını.Azra Hanımı yücelten,beni aşağılayan bu rapora itiraz ettik elbette.Ancak davanın uzun sürmesi ve başka nedenlerle...
Mahkeme yeni bir bilir kişi atamadı.Mahkeme cuma günü sonulandı ve hakim Balyoz davalarında bile görülmeyen bir manevi tazminata hükmetti.Yargıtay’ın manevi tazminat zenginleşmeye sebep olmamalıdır kararına rağmen üstelik.Gerekçeli karar açıklandığında ne olduğunu anlayacağız.
Hayatım boyunca ne kimseye iftira attım ne de bilerek kötülük yaptım.Çünkü ben ne yaparsam aynısını yaşayacağını bilen,bunu tecrübe etmiş,idrak etmiş biriyim.Yaptığım tek şey hakkımda yapılan suçlamalara cevap verip hakkımı aramaktı.
Ama nedense hak aramak da iftira atmakla eşdeğer tutuluyor günümüzde.Dava bir üst mahkemede devam edecek.İstinaf ve Yargıtay süreçlerinden sonra adaletin yerini bulacağına inanıyorum.Tüm okurlarımı bilgilendirmek istedim. Sevgilerimle."