Hoşgeldin Cafer!
Tam 1 ay önceki yazımda dünyada bir ilk örnek olarak dijital tiyatro oluşumu #EvindeTiyatro’yu ilk olarak Dizi Doktoru okurlarına müjdelemiştim. O tarihte henüz oyun seçimleri yapan ekip, iki gün önce (yani 21 Mayıs’ta) ilk oyun olarak Sadece Cafer’in prömiyerini yaptı!
Evet, yanlış duymadınız; “Evde tiyatro olur mu, olmaz mı?” tartışmaları sürerken, 1 ay gibi kısa bir sürede, üstelik herkes evindeyken bir oyunun prömiyeri yapıldı: #EvindeTiyatro Youtube kanalında! Öyle bir oyunu alıp da bir yerde çekip dijitalde yayınlamaktan bahsetmiyorum. Özel olarak yazılmış olan ve konusu “pandemi” temelinde olmayan bir tiyatro oyunu reji, teknik alt yapı, yönetmenlik, oyunculuk olarak farklı teknikler kullanılarak dijitale özel tasarlandı ve dün akşamki prömiyeri yaklaşık 400 izleyici eşzamanlı olarak dünyanın çeşitli ülkelerinde, her biri kendi evinde izledi. Oyun sonrasında bir nevi “kulis ziyareti” gibi söyleşi yayını açan #EvindeTiyatro ekibi Newyork, Londra, İran, Almanya, Kıbrıs, İspanya ve daha birçok ülke ve şehirden izleyicisi için de anında etkileşimle oyun feedback’ini de aldıkları bir nevi interaktif oyun sonrası kutlama partisi düzenledi.
O artık hepimizin Cafer’i!
“Hisseli Harikalar Kumpanyası” gibi oyunlarla beslendiğim çocukluğumdan beri iyi bir tiyatro izleyicisi ve uzun yıllardır televizyoncu-sinemacı kimliğimle, yaratılmış güçlü bir karakterin önemine çok inanırım. Bizde genelde “tipleme” üzerine yürür her şey; ama gerçekten yaşıyormuş ve tanıyormuşuz gibi hayatımızda kabul edip yer verdiğimiz ve gönlümüze yerleştirdiğimiz yazılmış, yaratılmış, kültleşmiş “karakter” hele son dönemde çok azdır. Hafize Ana, Kel Mahmut, Yaşar Usta, Güdük Necmi, İnek Şaban, Damat Ferit, Badi Ekrem, günümüze daha yakın Perihan Abla, Mükremin Çıtır, Burhan Altıntop, Recep İvedik dediğimiz anda gözümüzün önünde ete kemiğe bürünüyor, huyunu suyunu kabulle bildiğimiz bir karaktere dönüşüyor ise belleğimizde ve yıllar eskitemiyorsa işte bu başarıdır. Tüm bu örnekler, eksiksiz yaratılmışlık ve yazılmışlığın, hamurunu o karaktere evrilterek olduran oyunculuğun ve bu ikisini buluşturarak ruhu yönlendiren yönetmenin başarısıdır. Cafer de adını bu kült karakterler arasına yazdırabilecek bir karakter olarak dün hayatımıza resmen girdi. İnanın bundan sonra daha çok duyacaksınız.
Fenomenlikle bakkallık arasında sıkışmış kendini arayan “Sadece Cafer”
Herkesin evlerinde oturup, “kriz zamanlarında ilk sanat sekteye uğrar” şikayetlenmeleri eşliğinde genel olarak mutfakta hüner sergilediği böyle bir dönemde bir çıkış arayarak “Hayat Eve Sığar” fakat “Sanat Evden Taşar” sloganıyla yola çıkan Taner Rumeli, Altuğ Görgü, Mesut Yılmaz ve Emrah Aktürk’ün kolektif bir şekilde yarattığı güçlü bir çatı #EvindeTiyatro. İlk oyunları Sadece Cafer, sıradan bir mahalle bakkalıyken bir video ile dijital dünyada bir fenomene dönüşen Cafer’in o sanal dünyadaki fenomenlik ve gerçek hayattaki bakkallığı arasında sıkışıp kalmışlığıyla “Sadece Cafer” olma çabasını anlatıyor. Oyunu metin olarak da okuduğum için karakteri ve hatta izlemediğimiz detaylarıyla bile tüm arka plan hikayelerini, başarılı çengelleriyle çok güçlü bir şekilde yazmış ve yaratmış olan senarist–yazar Emrah Aktürk’ü yürekten kutluyorum. Yıllardır işinin bir parçası olarak senaryo ve karakter analizi okumak zorunda olan biri olarak, okurken her detayın beynime nasıl başarıyla yazılmış olduğunu, oyunu izlerken bir kez daha idrak ettim ki, o dünyayı yaratacak yönetmen ve oyuncu açısından bu güç büyük şanstı…
Oyuncu kimliği ve başarılı işleri ile tanıdığımız Taner Rumeli bu kez yönetmen kimliğiyle, üstelik yeni ve dijital olan bir mecranın her detayını efektif olarak kullanarak, tüm provaları da online sürdürerek çok zor olan bu süreci ekstra bir maharetle yöneterek Cafer’i ve dünyaya açılmış bir fenomenin aslında yapayalnız küçücük dünyasını izlediğimiz alet üzerinden bize duygu olarak geçirirken bir bakkalın deposunda bizi ağırlayarak muhteşem bir yönetmenlik başarısına imza atıyor. Genel sanat yönetmenliği ile Altuğ Görgü son dokunuşlarıyla o dünyanın alameti farikasını detaylarda enfes işliyor ve üstatlığını konuşturarak ekibe nefes aldırıyor… Ve Mesut Yılmaz, sanki o hep Cafer’miş ya da Cafer zaten oymuşçasına yoğurduğu hamuruyla, tüm duygu geçişlerini üstelik izleyicisiz bir ortamda bir tiyatro oyunu sergilerken eş zamanlı olarak teknolojik aletleri de kendi kullanarak yayını yönetirken o telefon, tablet, bilgisayar gibi küçük bir ekrandan izleyicinin yüreğine öyle etkili akıyor ki…
Evlerine kapanıp şikayet eden çoğunluğa karşın bir çıkış yolu bulan, bu uğurda çok ciddi yatırım yapan vizyoner, yenilikçi ve ahenkli tiyatro sanatçılarımız olması ve dünya üzerinde bir ilke imza atmış olmaları çok gurur verici. Öncelikle bu yüzden ve bize nakşettikleri Cafer için ekibe yürekten bir alkış gönderiyorum.
Dijital tiyatro oyunu
Sadece Cafer’i sadece online olarak izleyebileceğinizi bir kez daha hatırlatmak istiyorum; nasıl ki bir tiyatro oyununu sadece oynadığı salonda izleyebiliyorsunuz; Cafer’in de şu an için oynadığı salon “#EvindeTiyatro Youtube Kanalı...” Bir izleyicinin oyun sonrası interaktif söyleşide “Dijital Tiyatro Oyunu” tanımlamasıyla kategorisini de bulmuş olan ve bugün dinlediğimiz ve duyduğumuz benzer projelere de cesaret olduğu gerçeğiyle, kategorinin de “isim babası” olarak peşi sıra gelecek olanlara öncülük ediyor. Sadece Cafer’in yanı sıra #EvindeTiyatro ekibi son hızla çalışmalarına ve mecralardan aktif yayınlarına devam ediyor.
Şu an provaları izleyiciye de açık yayınla devam eden, Altuğ Görgü’nün yönettiği, Taner Rumeli ile birlikte oynayacağı “Tahteravalli|Bir Brecht Esinlenmesi” ekibin 2. oyunu olacak. Haziran ayı içerisinde prömiyer yapılacak oyunu yine dijital teknikle Altuğ Görgü Bursa’da, Taner Rumeli İstanbul’daki evlerinde eş zamanlı oynayacak ve izleyici kendi evinde telefonu, tableti üzerinden iki oyuncuyu “aynı mekanda” seyredecek.
Oyunların yanı sıra tam bir ‘Sanat Çatısı’ olarak yol alan ekip, #EvindeTiyatro Sohbetleri’nde usta sanatçılarla kişisel ve akademik sohbetler de gerçekleştiriyor. Yine profesyonel bir şekilde Youtube kanalı üzerinde rejili yapılan yayınlarda bugüne dek Burak Tamdoğan, Altan Erkekli, Mert Fırat, Demet Akbağ gibi usta isimler ağırlandı. Bugün canlı yayın konuğu ise Reha Özcan olacak.
Tiyatronun ülkemizde maddi anlamda çok şey kazandırmadığı da hepimizin malumu.. Ekibin kullandığı ve bahsettiğim teknik çok ciddi bir teknik malzeme ve alt yapı yatırımı gerektiriyor. Bu noktada, ekibin yanı sıra bu büyük riski alarak sanatçıların yanında olan, “Ben ne kazanacağım?”dan ziyade “Sanat hep var olmalı!” diyerek yapımcı olarak taşın altına elini koyan başta şirket sahibi Alper Kaya olmak üzere Orange Fox Agency böyle bir dönemde herkes ajans yükünü azaltma yoluna giderken en büyük alkışı hak ediyor ve umarım birçok yapımcıya da cesaretiyle örnek olur.
İzleyici olarak bizlere de hala evlerimizdeyken ve mecralardaki her şeyi tüketmiş “yeni içerik” ararken onları takip etmek, izlemek ve alkışlamak düşüyor.
Son söz niyetine; umuyorum Cafer, adı gibi sadece tiyatro ile sınırlı kalmaz, oyun sonrasında da maceralarını moda olan akımla Youtube’la dijitalde sınırlamaz; karakteri ve hikayesini bir tiyatro oyununun da ötesine taşıyarak televizyon ve sinemaya da taşıyarak devleştirir ve o kitleyle de buluşturur. Okuduğum ve izlediğim şey buna çok müsait. Kendi jargonunu da yaratmaya başlayan “Sadece Cafer” oyun sonrası bir izleyicinin de dediği gibi; “Like’ınız bol olsun!”
Herkese iyi bayramlar... Unutmadan, Sadece Cafer bayramda evde olduğumuz bu dönemde bize müthiş bir hediyeyle geliyor. Pazartesi ve salı günü #EvindeTiyatro Youtube hesabından Sadece Cafer’i izleyebilirsiniz.