Kırmızı Oda’nın içine bakmak
Dizinin tanıtımına Masterchef izlerken takıldım. Nasıl bir dizi acaba diye izlemeye koyuldum. Dizi süresi uzunluğunu sanırım söylemeye gerek yok. Biz bu ülkede dijital platform dışında, saati geçmeyen standarda ulaşamayacağız anlaşılan.
Dizinin başrolü, kuşkusuz oyunculuğu tartışma götürmez. Binnur Kaya sektörün en önemli komedi figürlerine hayat veren bir oyuncu. Bu yapışma yüzünden bu role uygun olmadığına getirilen eleştirilere vermek istediğim örnek ise 2009 yapımı Vavien. Oyuncunun janrı olmaz. Olduğunu söyleyen oyuncu utanır. Tülin Özen keza, hem sanat filmleri, hem popüler dizilerde tek tür olmayan bir oyuncu olmadığını kanıtlar nitelikte. Dizideki karakteri ilk bölümden derinlemesine değil ama mutlaka açılacaktır. Tesadüfen orada olmadığını hissediyorum.
Dizi ilerlerken klinik asistanının adının Tuna olduğunu duyar duymaz aklımda oluşan düşünce ise projenin Gülseren Budayıcıoğlu’na ait olup, olmadığıydı. Kral Kaybederse kitabından ismi hemen anımsadım. Dizi esnasında yaptığım aramada proje danışmanı olduğunu okuduğum anda iş ciddiye bindi. Zaten mıhlanmıştım, Evrim Akasya beni acılar denizinde yüzdürüyordu ki gerçek bir terapi hikayesi fikriyle sarsıldım. Bu tip bir proje ile farkındalık sağlanması istenilen her konu, ruh bilimi ile harmanlanır ve anlatılır. Bu çok iyi bir araç. Ekibi, yapımcı ve senaristi öncelikle bu fikir için kutlarım.
Günümüzün önemli toplumsal yaralarına baktığı yer bir terapi odası. Kişinin psikolojik yardım almasına verebileceği destek bile yeter. Onca çaresizin yalnız değilsiniz mesajı bile yeter. Karşımızdakini değiştirmeye çalışmak yerine, işe kendini değiştirmekle başlamalı söylemi bile yeter. Çocuğuna tam öfkeyle bağıracakken, aklına bir sahnesinin gelmesi yeter. Çekim tekniği, kurgusu ya da rejisi için eleştiri yapmaya gerek duymuyorum çünkü ben burada insanoğlunun kötüye, şiddete, vahşete eğilimine tutulan aynayı önemsiyorum.
Empatiye verilen vurguyu önemsiyorum. Bir ekip oturmuş ve "Ne yapabiliriz" demiş. Kamu spotu gibi dizi çekmiş. Ticari kaygısı var elbette ama sosyal sorumluluğu üstlenmiş. Terapist öyle olmaz, böyle sormazları bırakalım. Aklımız, vicdanımız, beynimiz devrede, algımız açık bakabilirsek ne ala, ama izlerken kendimizi izole edip, vahlanırsak amacına hizmet etmeyecektir. Bir can bile yanmasa sayesinde yeter. Bir karanlık odaya mum olsa takdire değer. Umarım başarısı daim, benzerlerine öncü olur.