Önceden gücüme giderdi, şimdi sadece gidiyor ve ben ne uğurluyor ne de ardından bakıyorum gidenlerin. Bazı tohumlar patlayamayabiliyor toprakta, neylersin..
Ya da ben şapşal bir sincap gibi, pet bir plastik şişeyi toprağa ekiyor, karşılığında kocaman bir ıhlamur ağacı bekliyorum. Ah benim canım kendim(!) Ah kendim (!) Affedersin..
Tükenmez kalemin mürekkebinin bitip yazmadığını, onun tükenmeyen bir kalem olmadığını fark ettiğimden beri, anlıyorum ki, kimse taşıdığı isim değil aslında. Kimse taşıdığı isim gibi yaşamıyor hayatı. İpotekli, gölgelenmiş, moratoryum kimlikler.
Önceleri buna dertlenir, içlenirdim, şimdi "hiç"leniyorum. Nasıl mı? İki tas su, biraz sabun varsa biraz da ay ışığıyla yıkıyorum ellerimi ve yüzümü, sözüm geçmese bile özüm tenime geçiyor.
Kendi tenhamda şahlanıyorum. Gürültü patırtı yapmadan, uyuyan bir bebeği uyandırmadan gözlerim de panayırlar, kimsenin bilmediği bir bayramın telaşını yaşıyorum içimde. Ay ışığı bolsa eğer, sessiz sedasız öylece dimdik duruyorum kendime.
Yanlış anlamayın, olanı biteni görmezden gelmek, bir yok saymak hali değil asla!.. Fakat bu özgürlüğü bu teslimiyeti size anlatamam.
Malum bu yüz yıl bir garip. Arifin de tanımı ve tarifi değişik. Ben anlatmaya çalışırım da, anlaşılmamak ne acı bir bilse yeni dönem arifleri.. Ya da herkes tarafından deşifre olduklarını bilse yakın zaman arifleri(!) Neyse, bu konu başka.
Galibinin asla belli olmayacağı, kazananın da mühim olmadığı bir savaşın tam ortasında bırakıldı ömürlerimiz. Ruhlar birbirini katledip, katledenin, katlettiğini kendisine benzemeye zorladığında yağmurun yağması tesadüf değildi. En çok Tanrı ağlıyordu halimize, hâletiruhiyemize...
13. yüzyılda "Kendi menfaati uğruna her şeyi yok sayanların, eninde sonunda varacağı yer hüsrandır" demiş ya hani ikinci üstad... 13. yüzyıl da yaşamış Farabi, 21.yüzyılın koşulların da acaba sizce yanılıyor olabilir mi?
Ya da siz bu hayatı iki üç kez yaşayacaksınız da ben bir kere öldüm haberim mi yok? Ben bunu söylerim size utanarak, sıkılarak, hayıflanarak en çok anlatmaya ve anlaşılmaya çabalayarak!
Siz; Farabi, Fars mıydı, Türk müydü? diye benimle kavga edersiniz. Ve ben size yine yenilirim.