Bir münasip koca, her birimize!
Fettan mı fettan, uyanık mı uyanık, dalavereci mi dalavereci ama bir o kadar da temiz kalpli. Şeytana pabucunu ters giydirebilir, evet ama aslında bir bebek kadar masum. Hürmüz bu… Kimselere benzemez. Altı kocayla nikahlanır da birinin bile eli eline değmez. Maksadı her birinden her hafta birer altın koparıp, geçimini sağlamaktır sadece. Üç de yetmez beş tane, beş de yetmez altı tane ister de yedinciye tutulacağını, sonra da gözünün ondan başkasını görmeyeceğini kestiremez.
“Yedi Kocalı Hürmüz”, Sadık Şendil tarafından ilk kez 1963 yılında bir film senaryosu olarak kaleme alınır. Oyun yazarı olarak 40’lı yıllarda adını duyuran Sadık Şendil, Yeşilçam’ın da aranılan senaristlerinden biridir.
O dönemde hem tiyatro sahnelerinin hem de Yeşilçam’ın popüler yıldızlarından biri olan Ayfer Feray, 1968 yılında kendi adına kurduğu tiyatrosunda sahnelenmek üzere Sadık Şendil’den bir oyun yazmasını ister. Şendil, film olarak fazla ilgi görmeyen “Yedi Kocalı Hürmüz” senaryosunu müzikli bir oyuna dönüştürür ve başrolünü Ayfer Feray’ın oynadığı oyun, 1969 yılı mart ayında, Alkazar Tiyatrosu’nda yapılan görkemli bir galayla izleyici karşısına çıkar. Hürmüz’ün kocalarını canlandıranlar arasında henüz çok genç bir oyuncu olan Şevket Altuğ da vardır.
Oyun seyirciden büyük ilgi görür. Sadece İstanbul’da değil, Ankara ve İzmir’de, sonrasında çıkılan turne ile ülkenin farklı şehirlerinde perde açan “Yedi Kocalı Hürmüz” beklenmedik bir gişe hasılatı yapar. Bu başarıya kayıtsız kalamayan film yapımcıları, oyunu beyaz perdeye taşımak için vakit geçirmeden kolları sıvarlar. Öyle ki, filmin çekimleri başladığında, oyun hâlâ sahnelenmeye devam etmektedir.
Atıf Yılmaz’ın yönettiği, başrolünde Türkan Şoray’ın oynadığı “Yedi Kocalı Hürmüz”, sinemalarda gösterime girdiği günlerde Ayfer Feray, maddi sıkıntılar nedeniyle tiyatrosunu kapatmak zorunda kalmıştır. Hürmüz, bu kez beyaz perdede Türkan Şoray’ın işvesi ve cilvesiyle hayat bulur.
“Yedi Kocalı Hürmüz”ün tiyatro sahnesine geri dönüşü ise 1979 yılında gerçekleşir. Yapımcı ve menajer Egemen Bostancı, yıllarca Devlet Tiyatrosu’nda önemli müzikallerde başrol oynayan Ayten Gökçer’i sahnelere transfer etmek istemektedir. Bu maksatla Egemen Bostancı, Attila Özdemiroğlu, Ayten ve Cüneyt Gökçer bir gece bir araya gelirler. O toplantıdan bir müzikal yapma fikri çıkar ortaya. Egemen Bostancı, ekibe Haldun Dormen’i de dâhil eder ve çalışmalar başlar.
Sadık Şendil’in oyunu müziklidir ama kullanılan şarkılar bildik İstanbul türküleridir. Oysa bu yeni prodüksiyon Attila Özdemiroğlu’nun yapacağı müziklerle gerçek anlamda bir müzikal olacak, oyundaki birçok karakter de şarkı söyleyecek, ayrıca sahnede bir de dans grubu yer alacaktır.
Kocalı Hürmüz” müzikali 9 Ağustos 1979 gecesi Harbiye Açık Hava Tiyatrosu’nda ilk kez izleyici karşısına çıkar. Çalışmalar sırasında Haldun Dormen ekipten ayrılmış, Egemen Bostancı, Dormen’le başka bir proje için anlaşmıştır. “Hürmüz” büyük bir sükse yapar ve ardından 1980 yılı mart ayında sahnelenmeye başlanacak Haldun Dormen müzikali “Hisseli Harikalar Kumpanyası” ile de Türkiye’de başlayacak müzikaller furyasının öncüsü olur.
Oyunun geçtiği döneme çok uygun müzikler, müzikalin başarısında büyük pay sahibi olur. Attila Özdemiroğlu gerek besteleri gerekse orkestrasyonlarıyla dört dörtlük bir işe imza atmış, Sevgi Sanlı da incelikli şarkı sözleriyle buna katkıda bulunmuştur.
Müzikal, daha sonra televizyon için çekilir ve ilk kez 1980 yılı ağustos ayında, üç günlük bayram özel programı kapsamında üç bölüm olarak ekranda yayınlanır ve böylece sahnede izleyemeyenlere de ulaşır. Müzikalin televizyonda yayınlamasının da etkisiyle “Yalnız Kullar (Tanrım)” şarkısı, o kadar çok sevilir ki, o günlerde şarkıyı hem Nilüfer hem de Sezen Aksu yeni plaklarına alırlar. Şarkı yıllar boyunca dillerde dolaşır, hiç unutulmaz. Öyle ki oyun 1999 yılında yeniden sahnelenirken müzikler Cenk Taşkan tarafından yeniden yapılsa da “Tanrım” şarkısı bu versiyonda da kullanılır. (1999 prodüksiyonunda şarkı sözü yazarı olarak yer almak ve Hürmüz tarihçesinin bir yerine adımı yazdırmış olmak da hayatın bana sunduğu hediyelerden biridir; yeri gelmişken söylemeden edemeyeceğim.)
Ona keza 2017’de Müjdat Gezen tarafından sahnelenen ve müzikleri bir kez daha yeniden yapılan bir başka versiyonda da yine “Tanrım” şarkısı vardır.
Bir dönem Levent Kırca-Oya Başar Tiyatrosu tarafından da sahnelenen “Yedi Kocalı Hürmüz”, 2009 yılında bu defa Ezel Akay’ın yönetmenliğinde üçüncü kez filme alınır ancak bu filmde Sadık Şendil’in özgün teksti bir hayli değiştirilmiş olarak kullanılır. Müzikler bu defa Ender Akay ve Sunay Özgür tarafından yapılmış ve olmazsa olmaz “Tanrım” yine kullanılmıştır çünkü “Tanrım”sız bir “Yedi Kocalı Hürmüz” artık düşünülemez.
Şimdi şöyle bir tekrar sayacak olursak: Suna Pekuysal, Ayfer Feray, Türkan Şoray, Ayten Gökçer, Nükhet Duru, Oya Başar, Nurgül Yeşilçay ve Birce Akalay popüler kültür tarihimize her biri farklı birer Hürmüz olarak yazılmışlar. Hangisi daha çok Hürmüz’dü, daha etkileyici, daha inandırıcıydı; bu konuda kanaat belirtmek imkânsız. Oyunun bugünlere dek gelmesinde ve hatırlarda kalmasında her birinin payı var şüphesiz. Tek kanallı siyah beyaz televizyonda izlediğimiz versiyon, dolayısıyla Ayten Gökçer bir kuşağın hafızasında daha fazla yer etmiş olabilir.
Şöyle ya da böyle, Sadık Şendil’in hınzır ve muzır teksti kadar, Attila Özdemiroğlu’nun müziği de oyunu unutulmaz kıldı; orası bir gerçek. Şu şarkıyı ezbere bilmeyen kaç kişi vardır ki bu topraklarda:
“Tanrım, tek başına koyma kulların
Yalnızlığa ancak sen dayanırsın
Güzel çirkin deme, sen kayır yine
Bir münasip koca, her birimize!”