Concorde yanılgısı
Bazı şarkıları hiç dinlemediğim halde ezberlediğimi fark ettim. Nakaratları, sözleri, müziği belleğimde istemsizce yer bulmuş. Gün içerisinde birkaç cümlesi dudaklarımda hayat kazanırken, kısa mesafelerde dudaklarıma ıslık olmuşlar.
Hayatımdaki bazı insanlar da öyle, bazı insanların hayatlarında ben de öyle…
Uzun yol türkülerim var, onları seviyorum. Her türlü yol şartlarında bana eşlik ediyorlar. Belleğimden ziyade kalbimin ezberindeler.
Yol yağışlıymış, engebeliymiş, geçiş ücretliymiş fark etmiyor. Yanlış bir yola girdiğimde tünelin sonundaki ışıktır onlar.
Ben de onları gömleğimin sol cebinde taşıyorum. Pantolonumun sağ cebinde sigaram vardır. Çakmağım ve kibritim her daim kayıptır! Bu yüzden denizde yüzerken hep aşık...
Veysel koktuğuma inanırım. Ankara/Gölbaşı’da Neşet Ertaş’tan iki ünite insanlık dersi almışlığım var, daha iflah olmam.
Havasından mı suyundan mı bilemiyorum?
Yine Ankara’da Tolga Kaya var. O,sekiz dokuz ünite ders almış olmalı; kalemi tavus kuşunun tüyünden mi, mavzerden mi bilemediğim. Dinledikçe büyüdüğüm, okudukça bir sevinip bir ümitlendiğim.
Heybemde yeterince ezber var, haybeye kabuk bağlamanın yararı yok. Bu da hiçbir zaman yazmayacağım kitabımın önsözü olsun, burada dursun. Bizim çocuklar okusun, bizim çocuklar bilsin, yeter.
Filtresiz, inandırıcılığı olmayan fotoğraflar kumpanyasında, güneşlenen deniz yıldızlarının bizi düşürdüğü durumdur concorde yanılgısı. Ben onu içi boş midye kabuğuyken sevdim diyebilmenin şakaklardaki beyazlığıdır bugüne yansıması.
Yüreğinde kalabalıklara yer vere vere, kendi gönlünde ayakta kalmak gibi bir şey bu. Bazı insanlar hayatımda gereksiz bir kalabalık oldu.
Bazı insanların hayatında gereksiz bir kalabalık oldum.
Söyleyeninin kim olduğunu bile bilmeden kulağıma zorla doldurulup ezberlemek zorunda bırakıldığım şarkılar gibi, kalp kırmayı sevenlere meze oldum. Sonra baktım ki insan en çok kötü olandan öğreniyor.
Kötü filmlerden, kötü dizilerden, kötü şarkılardan, kötü oyunculuklardan, kötü seslerden, kötü müzisyenden, kötü arkadaşlardan, kötü sevgiden, kötü sevgiliden… Zihin o zaman iyi olanı, güzel olanı aramaya başlıyor ve neyi arıyorsa o oluyor.
Güzeli arıyorsa güzel, iyiyi arıyorsa iyi, dostu arıyorsa dost oluyor. Kendini bulmadan tüm bunları aramaksa, maalesef önce gülünç, sonrası pek acı oluyor.
Şimdi baştan sona, bilerek ve isteyerek ezberlediğim şarkıyı yıldızlara bakarak söylüyorum, siz güneşe bakarak da söyleyebilirsiniz. Kimseyi kırmadığını ama kırgın gittiğini biliyorum.
Katina’nın elinde makina, biçemez ah biçemez.
Biçmesini bilmez, yavrum gülüm Katina’m.
Getir biçeyim, getir biçeyim…
Katina’nın elinde makası, dikemez ah dikemez.
Dikmesini bilmez yavrum gülüm Katina’m.
Getir dikeyim,getir dikeyim…
Adalet Ağaoğlu’na ve babama selam söyle olur mu?