Dizi seçiminde doğru tür hayat kurtarır
Cumartesi yazımda bahsettiğim formatların bazılarının yapımcısı benim. Dolayısıyla hem maliyet yapısına, hem de izlenme performansına hakimim. Bazı mesajlar aldım, şunu unuttun, bu format da vardı bahsetmedin şeklinde. Somut olarak bildiğimi yazmayı her zaman tercih ederim; yoksa tabii ki örnekleri çoğaltmak mümkün. Katkı sağlayan tüm okurlara da ayrıca teşekkür ediyorum.
İlla dizi diyen kanal yöneticileri için...
Krizin kapıda olduğu böyle zamanlarda televizyon/yarışma programı formatı yerine illa dizi yayınlayacağım diyen kanallar olabilir. Kanal yöneticileri, tv program formatı izlenirlik performansının dizi ile yarışamayacağını, dizinin; program/yarışma formatlarının aksine sadık bir izleyici kitlesi olduğunu salt doğru kabul edip, yayın prototipini dizi üzerine kurmayı tercih edebilir. Yıllardır ekranda olan “Survivor”, “O Ses Türkiye” gibi formatlar performansları ile bunun aksini ispat etmiş olsa da dizi, birçok kanal yöneticisi için çoğu zaman daha garanti bir yol gibi görünmektedir.
Madem ki kriz kapıda ve televizyonlar birer ticari işletme; karı maksimize etmek için maliyetleri düşürmek ya da geliri artırmak zorundalar. Gelirin şu pandemi ortamında artmasının çok muhtemel olmadığı da aşikar olduğuna göre, dizi maliyetlerini düşürmenin yollarını bulmak gerekiyor.
Dizi seçiminde doğru janr, doğru tür tercih edilmeli...
Dizi seçiminde doğru tür hayat kurtarır. Maliyeti yüksek yurt dışı satış odaklı dramalar yerine durum komedisi (Sitcom) türüne ağırlık verilmesi gerektiği kanaatindeyim. Sitcomlar her ne kadar dramalar ile aynı peformansı istatistiki olarak göstermese de şu dönemde hem gülmeye ihtiyacı olan tv izleyicisini, hem de maliyet yapısıyla tv kanalı patronunun yüzünü güldürecektir. En fazla 7-8 kişilik sabit cast ile stüdyoda, ya da sınırlı (maks. 2-3) mekanda çekilebilecek “Çocuklar Duymasın”, “Türk Malı” ya da “Dadı” tarzı diziler, komik aile ilişkilerini, komşuluk ilişkilerini konu alan hikayeler, gelin/kaynana hikayeleri vs. gibi “bize” ait tasarımlar bu dönemde kurtarıcı olabilir. Prodüksiyonu görece çok daha basit olduğundan ve çok daha az yapım unsuru içerdiğinden salgının yayılmasını önlemek açısından da yerinde bir tercih olacaktır. Sektörde benim bildiğim, okuduğum henüz vücut bulmamış birçok hazır sitcom projesi/senaryosu var ve özellikle diyalog açısından gayet başarılı işler var aralarında. Kanal yönetimi bugün evet dese 15 gün içinde yayına girebilecek işler bunlar... Haftada en az 2 akşam durum komedisi yayınlansa insanlar şu anda rahatlamak için izleyebilirler. Söylemesi bizden olsun...
Doğru proje tasarımı...
Kanal illa ki ben drama yayınlayacağım, sitcomla işim olmaz diyorsa da; yine daha “küçük” tasarımlı ve daha “az” prodüksiyon unsuru ile çekilebilecek hikayeler tercih edilmeli. Örneğin, 2 ekip yerine çekimlerin tek ekip ile tamamlanabileceği, hikayenin çoğunun sınırlı sayıda birbirine yakın ana mekanlarda geçtiği, görece az oyuncu ve prodüksiyon ekibi ile yürütülebilecek nitelikte onlarca sete “çıkamamış” iş var piyasada.
Normalde bu danışmanlık hizmetine giriyor ama bu süreçte hangi hikayelerin tercih edilmesi gerektiği konusunda da bir tüyo verelim.
İnsanlar evlerinde izole, bir nevi hapis haldeler. Açık alanları, mekanları görmek isterler, buna ihtiyaç duyarlar. Birçoğumuz tatile gidemeyeceğiz, sahil kasabasında, köyde geçen sevimli, samimi bir hikayeyi izlemek fena olmaz mı sizce de? Mustafa Şevki Doğan’ın “Güzel Köylü”sü gibi bir Ege işi mesela... (Güzel Köylü’nün de tekrar bölümleri yayında ve oldukça iyi bir reyting aldı.)
Birkaç önerim daha var ama onları da ihtiyaç halinde yazacağım.