Diziye bakma çocuk 2
Geçen haftaki yazımda Türk Pedagoji Derneği’nin çocuk yaş gruplarına göre dizi izleme ve ekran süreleri ile ilgili önerilerine yer vermiştim. Kağıt üstündeki bu öneriler ve gerçekler evlerimizde ne yazık ki uyuşmuyor. Televizyon öyle bir aktör ki ona kayıtsız kalamıyoruz.
Bakın bizim evde neler oluyor? İzlediklerimiz, izin verdiklerimiz, kaçındıklarımız ve maruz kalınan başlıkları altında kendi ekran deneyimimi size aktarmak istiyorum.
İzlediklerimiz ya da maruz kaldıklarımız
6 yaşında bir erkek evlatla yaşanan kumanda savaşlarında, gündüz kendi saatinde TRT Çocuk, Minika GO/Çocuk, Cartoon Network, Disney Channel ve Da Vinci arasında yapılan bir zapping sonrası ruh haline göre seçilen seri güzelce izleniyor. Bu bizim maruz kalmamız. Beni rahatsız etmiyor zira gündüz televizyon seyretmiyorum. Anne-baba çalışan ve üst kuşak tarafından büyütülen çocukların gündüz kuşağı programlarına maruz kaldıkları ise rahatsız edici bir gerçek.
Müge Anlı, Esra Erol, magazin, moda ve yemek programları, içerikleri gereği, zaman zaman yetişkinlerin bile kanını donduracak cinsten diyaloglara ve atışmalara sahipler. Çocuğumun, bu yayınlara bakmasıyla, korku filmine bakması arasında bir fark yok benim için. Gelelim haberlere… Özellikle pandemi döneminde yaptığı canlı yayınlarla düzenli olarak haberleri YouTube üzerinden Cüneyt Özdemir’den alıyoruz. Cüneyt Özdemir’i görünce oğlum “Yine mi Covid?” diyerek söyleniyor. Bu da oğlumun maruz kaldığı yayın.
İzin verdiklerimiz
How is Made (Nasıl yapılır?), doğa ve evren belgeselleri izinli yayınlar arasında. Müzik kanalları, konser ve video klipler zira aynı şekilde. Yanında olmak ve sorularına açıkça yanıt vermek koşuluyla izlemesine izin verdiğim diziler ise Mucize Doktor ve Hekimoğlu. Uzun saatlere bulduğum çözüm ise şöyle. Dizinin özetinin başladığı 20:00 ile dizinin yeni bölümünün başladığı zamana kadar… Özet bölüm eşittir dizi zaten. TV karşısında yatmak, uyumasına izin vermek henüz izin verebileceğimiz bir durum değil. Birazda eğlence ve yarışma programları elbette.
Benimle Söyle ve O Ses Türkiye, anne Tercihi. Hafta sonuna denk gelen bu yayınlar için uyku vaktini esnetebiliyoruz. Ailece butonlarımız var. Kimimiz dönüyoruz, kimimiz ayağa kalkıp başlıyoruz dans etmeye. Ben de dilim döndüğümce oğluma, tonda kalmayı, ses ve müzik türlerini anlatıyorum, enstrümanları tanıtıyorum. Henüz okuma yazma çağında olmamasına rağmen Kelime Oyunu da bizim baba tercihimiz. Maruz kalmasında ne dil, ne içerik anlamında bir sıkıntı bulmadığım aksine; eş anlam, ifade etme, tanımlandırma konularında kulak dolgunluğunu desteklediğimiz bir yarışma.
Kaçındıklarımız
Benim ilk günden beri heyecanla takip ettiğim, Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz oğlumdan tek sahnesini bile kaçındığım dizimdir. Salı günleri ben uyku rutinine yarım saat erken başlarım. O da bilir ve izlemeye yeltenmez. Savaşçı ve Çukur, aynı şekilde içerik olarak kaçındığımız dizilerden.
Ben Bilmem Eşim Bilir, Yaparsın Aşkım... Çok eğlenceli bulanlar olabilir tabii ama hiç bizlik değil. Ödül uğruna ne eşime topuklu giydiririm, ne acı biber yerim. İzlemem ve izlettirmem. Entrika aile dramalarını ben tercih etmiyorum. O bakımdan, EDHO dışında yerli dizi eleştirisi yapmam doğru olmaz.
22:30 sonrası Netflix açılır. Oğlansız kriminal zamanı benim için başlar, artık salonda yalnızımdır. Başta Kuzey Avrupa suç dizileri olmak üzere, arka arkaya tüketilir. Şimdi Master Şef yeni sezon geliyor. Onu da araya alacağım gibi gözüküyor.
Kendi salonuma, bildiğim doğrulara yer verdim bu yazımda. Her tercih ve yetiştirme tarzına da saygı duyarım. Çocukların gözleri bizimki kadar net görüyor ama gördüklerini anlamlandırma ve somutlaştırmaları bizimkinden çok farklı. Bu minik hatırlatmayla son veriyorum bu haftalık.
Hava çok sıcak, sokaktaki tüylü dostlarımız için bir kap serin su koyuverin bahçenize olur mu?
Sağlıcakla kalın.