Ege'nin iki yakası
Nişanlısı Kadir’le evlenmek istemeyen Nazlı, Antep’teki evini ve ailesini terk ederek evden kaçar ve Bodrum’a gider. Bodrum’da Yunan genci Niko’yla tanışması hem Nazlı’nın hem Niko’nun hem de ailelerinin hayatlarını kökünden değiştirecek bir dizi olayın da başlangıcı olacaktır. Acaba aşk tek başına bin yıllık ön yargılara, düşmanlıklara ve feodal aile yapısına karşı durabilecek midir?
17 Ağustos depreminden sonra Türk-Yunan halkları arasında yaşanan yakınlaşma her iki taraf için de önyargıların sorgulandığı bir dönemi beraberinde getirmişti. Aynı denizin iki yakasında yaşayan, aynı tatlardan, kokulardan hoşlanan, aynı müziklerle gülüp ağlayan, eğlenen, duyarlılıkları, jest ve mimikleri birbirine çok benzeyen iki millet hiç olmadığı kadar yakınlaşmıştı o dönem. “Yabancı Damat” biraz da bundan alınan cesaretle yapılmış bir diziydi. Bugün olsa yapılabilir mi, doğrusu şüpheliyim.
Başrol çiftimiz gencecik bir Nehir Erdoğan ve Akademi Türkiye adlı yetenek yarışması ile tanınmış Özgür Çevik’ti. Henüz başrol oynamaya başlamamış Engin Akyürek ve Yunan şarkıcı ve oyuncu Natalia Dussopulos da kadronun güzel kız-yakışıklı oğlan kontenjanını tamamlıyor ama dizi sadece onların üzerinde dönmüyordu. Erdal Özyağcılar, Sumru Yavrucuk, Arif Erkin, Zeki Alasya ve Seray Gözler gibi muhteşem bir beşli, yine henüz başrollere çıkmaya başlamamış İlker Aksum ve Binnur Kaya, diziye daha sonra dâhil olacak Tülin Oral, Nilgün Belgün gibi as isimlerle “Yabancı Damat”ın kadrosu adeta bir şampiyonlar ligiydi.
Bu riskli konu, öylesine politikadan uzak ve insancıl işlenmiş, öyle sıcak bir aile komedisi ortaya çıkmıştı ki, Erler Film’in yapımcılığını üstlendiği dizi, yer yer Yeşilçam aile komedilerinin tadını veriyordu. Özellikle de Antep’teki ev ahalisi ve baklavacılar arası rekabet sahnelerinde. O baklava pişirme sahneleri her defasında ekran başında bizi nasıl yutkundurdu bilen bilir. Muhtemel memleketteki baklava satışlarını da bir hayli artırmıştır.
Tabii dizinin asıl başarısı, Yunanistan’da da gösterilmesiydi. Bu bir ilkti. Hikâyede Nazlı ve Niko’nun aşkı önyargıları kırarken dizinin kendisi gerçek hayatta tarihe geçecek bir iz bırakıyordu.
“Yabancı Damat”, 12 Kasım 2004’te Kanal D’de yayınlanmaya başladı ve 2007 yılı haziran ayına dek toplam üç sezon, 106 bölüm olarak ekrana geldi. Her çok tutan ve bu yüzden uzatılan dizi gibi “Yabancı Damat” da bir süre senaryo tıkanıklığı yaşamaya başlamış ve son dönemde aile komedisinin içine mecburen hastalıklar, dramlar, polisiye olaylar filan karıştırılmıştı ama neyse ki dizi mutlu sona bağlanarak ekranlara veda etti.
“Yabancı Damat”, Ege’nin her iki yakasından esintiler getiren müzikleriyle de çok sevildi. Dizinin müzikleri Gökhan Kırdar tarafından yapılıyordu. “Gece, Melek ve Bizim Çocuklar” filmiyle film-dizi müziği kariyerine başlayan Kırdar, aynı dönemde ilk albümü “Serseri Mayın”ı da piyasaya çıkarmış ve dikkatleri üzerine çekmişti. “Kurtlar Vadisi” dizisine yaptığı müziklerle dizi müziği sektöründe aranılan isimlerden biri haline gelen Gökhan Kırdar, “Yabancı Damat”ı zaman zaman kendi şarkılarıyla da süsledi. Özellikle “Üstüme Basıp Geçme” ve “Yerine Sevemem” bu dizi sayesinde hafızalara yer etti.
Kırdar, dizide kullandığı şarkıları ve jenerik müziği de dâhil olmak üzere bazı müzikleri 2005 yılında “Üstüme Basıp Geçme” adını verdiği bir albümle yayımladı. Şimdilerde o albümü dijital platformlarda bulmak mümkün değil ama dizide kullanılan şarkıları, Gökhan Kırdar’ın diğer albümlerinden dinlemek mümkün.
Dedim ya, dünyada politika kazanlarının giderek daha fazla kaynamaya başladığı, insan ilişkileri gibi uluslararası ilişkilerin de kirlendiği bu dönemde bir cesaret benzeri bir dizi yapılabilir mi bilmiyorum ancak “Yabancı Damat”ın yayınlandığı dönemde hepimize iyi geldiği bir gerçek. Kimliklerimizden, isimlerimizden, yaşadığımız coğrafyadan, ülkeden, ait olduğumuz milletten, cemiyetten bağımsız birer dünya vatandaşı, birer insan olduğumuzu zaman zaman hatırlamakta fayda var. Bize bunları hatırlatabildiği için “Yabancı Damat”a bir teşekkür borçluyuz.