Kadın güzelliktir, berekettir, sevgidir...
Kuşkusuz dünyadaki en acımasız canlı insanoğlu. İhtiyacı olmadığı halde zevk için can alan, işkence yapan, doğal kaynakları, diğer canlıları hiçe sayarak tüketen ve kirleten. Ne yazık ki kendinden başkasını düşünmeyen bir canlı türüyüz. İyilik, güzellik, şefkat, merhamet kadar doğamızda acımasızlık, zalimlik hatta zorbalık gibi pek çok olumsuz duygular da var.
Herkesin bir aydınlık tarafı olduğu gibi karanlık yüzü de var. Darth Vader gibi gizlemeye çalıştığımız en ilkel yanımız belki de… Esas olan içimizdeki hangi tarafı seçtiğimiz, hangi duyguları beslediğimiz. Bunların seçimi de ailede belirleniyor. Özellikle de bebeklik döneminden 6 yaşına kadar annenin etkisinde gelişiyor.
Peki biz annelerin elinde büyüyen erkekler sonradan nasıl kıyıyor kadınlara el kaldırmaya daha da ötesi hunharca öldürmeye? Nerede nasıl bir yanlış var? Niçin her geçen gün kadın cinayetleri artıyor? Nasıl ve ne zaman bu kadar sevgisiz bir toplum olduk? Gerçekten duygularımı anlatacak kelime bulmakta zorlanıyorum. Yetersiz kalan sözler boğazımda düğümleniyor. Daha kaç canın gitmesi, kaç ailenin ocağının sönmesi lazım?
Adalet, hukuk, olması gereken caydırıcı cezaların tartışmasına girmeyeceğim durum ortada zaten. Ama bir kadın olarak çocuklarımıza sevmeyi, saygıyı, merhameti çok daha iyi öğretmemiz gerektiğini düşünüyorum. Ay doktor mühendis, mimar olsun diye o hoca, bu kurs yırtınırken bu çabanın birazını da insan olmaları için harcamak gerek. İnsan olmadıktan sonra doktor olmuş, mimar, avukat kaç yazar... İçinde merhamet, her türlü canlı ya da cansız varlığa saygısı yoksa dünyanın en iyi cerrahı olsun kaç yazar?
Sevgi annede başlıyor sonra evde aile içinde gelişiyor. Sevgi dolu ortamda büyümüş çocukların oyuncuklarını kırmadıkları gözlemlenmiş. Yine aynı şekilde karısını seven ona çekinmeden sevgisini gösteren bir babayı rol model alan özellikle erkek çocukların ileride kendi mutlu yuvalarını kurmakta çok daha başarılı olduğu yapılan araştırmalarla kanıtlanmış.
Mutluluk da sevgi de bulaşıcıdır. Verdikçe çoğalır, artar. Ben hala 16 yaşında olmasına ve görünüşte hiç hoşlanmamasına rağmen Eren’e bol bol sarılır dokunur, sık sık nedenli nedensiz öperim. Her sabah uyandırırken de bebeklikten beri devam eden ritüelimizi yaparım. Merhametli, sorumluluk sahibi olması içinde evde neler neler besledik. Kaplumbağa, yengeç, papağan, tavşan, civ civ, tropik ıstakoza kadar say say bitmez. Sık sık hayvan edinme maceramıza son noktayı kedimiz Felix'le koyduk. Ayrıca çocukken sokak hayvanları içinde mama çantamız vardı sokağa çıkarken yanımıza alır, Caddebostan sahildeki kedi köpek martı ne varsa beslerdik. Aynı şekilde sokakta dilencilere asla para vermem ama sokakta çalıştırılan çocuklara simit, bisküvi, döner alıp özellikle Eren’e verdirirdim.
Elimden geldiğince yardımsever ve merhametli olmasına gayret ettim. Çocuk gördüğünü yapar, biz fark etmesek de onlar her hareketimizi kayıt eder. İhtiyaç durumunda da hafızasından çıkarır, kullanır. Kız ama özellikle de erkek çocuklarına vazgeçmeyi, sevmenin zorla olmayacağını, her zaman her istediklerinin olmayacağını öğretelim. Zorla güzellik olmaz, zorla hiçbir şey olmaz zaten ama bunu küçükken öğretelim. İçlerindeki iyi tarafa odaklanıp onları büyütüp ortaya çıkartalım. İçimizdeki kömürden kendi elmaslarımızı yaratalım. Sevmek; özgür bırakmaktır, seçim hakkı tanımaktır, bunu anlatalım. Hayvan ve doğa sevgisi olan çevresine duyarlı çocuk bile isteye kimseye zarar vermez.
Hiç unutmuyorum, Eren 4-5 yaşındaydı yaz tatili için bir tatil köyündeyiz, denizden çıkıyor ve yanımda taşıdığım pet şişeye çişini yapıyor. (Tuvalet uzak olunca en pratik yöntem bu oluyor çünkü denize kessen yapmaz asla)
3-4-5 sonunda yakınımızda oturan yaşlı bir adamcağız Eren’e “Oğlum yazık boyuna çıkıyorsun sudan denize yapsana demez mi?” Şaşkınlıkla gözleri açılan Eren’in cevabı ise kısa ve netti: “Delirdin mi dede denize yaparsam balıklar öler.” O çocuk aklı ile denizi kirletmeye kıyamazken başkasının canını almayı, onu terk ettiği için sevgilisine zarar vermeyi düşünebilir mi?
Bu haftaki yazımı şiddet kurbanı tüm kadınlara ithaf ediyorum. Kadın güzelliktir, berekettir, sevgidir, hayata uzanan şefkat elidir. Sen ona bir verdikçe o sana gönlünden 100 veren eşsiz bir çiçek, tüm evrenin rengi, dengesidir.