Başarılı oyuncu Sarp Levendoğlu, rol aldığı 'Şampiyonlar-Satrancın Gizemli Taşları' filminin basın toplantısı için Datça’dan İstanbul’a geldi. Geçtiğimiz yılı dinlenerek ve hobilerine vakit ayırarak Datça’da geçirdiğini belirten Levendoğlu, fit görüntüsüyle göz doldurdu.
“Mesleğimi Seviyorum”
Datça’daki yaşam tarzını anlatan oyuncu, “Mesleğimi bırakmadım, mesleğimi seviyorum. Çalışmadığım zaman Datça’dayım. Hem filmin galası için hem de yeni bir projenin görüşmesi için geldim,” dedi.
“Datça’da Şöhretin Önemi Yok”
Levendoğlu, Datça’da farklı bir yaşam düzeni olduğunu ifade ederek şunları söyledi:
“Magazinle alakam yok. Bazı insanlar kendini göstermek ister, bazıları ise izole bir hayat yaşamayı tercih eder. Datça’da şöhretin pek bir önemi yok. Pahalı arabalarını sergileyebileceğiniz bir bar yok. Restoranlarda herkes rahat. Eleştiri olarak söylemiyorum, ama şan şöhretin orada bir değeri yok. Üstelik Datça ekonomik bir yer. Fırsatçılık yapanlar oluyor, ama onlar da uzun süre tutunamıyor.”
“Esnaf Lokantasında 200 Liraya Dört Çeşit Yemek Yiyorum”
Bodrum’daki yüksek fiyatlara dikkat çeken Levendoğlu, gazetecilere şöyle konuştu:
“Datça’da bir esnaf lokantasına gidiyorum. Spordan sonra dört çeşit yemek yiyorum; en fazla 200 lira ödüyorum. Bodrum’da lahmacun ve ayranın 1.500 lira olduğunu söylüyorlar. Geçenlerde arkadaşlarım geldi, 14 kişi lahmacun ve ayran yedik; toplam 1.400 lira ödedik. Hesap ortada bir kilo undan 40 lahmacun çıkar.”
Datça’da Yaşamak Büyük Bir Lüks
“Yaşlanınca insanlar bu tarz yerlere gider” eleştirilerine yanıt veren Levendoğlu, şunları söyledi:
“45 yaşındayım ve daha sağlıklı bir yaşam için buradayım. Sabah kalkıyorum, spor yapıyorum. Trafik yok, istediğin her şeyi yapabiliyorsun. Bu, gerçekten büyük bir lüks. Datça’da stand-up gösterileri yapılabilir, balık tutulabilir, marangozlukla uğraşılabilir. Tarım ve hayvancılıkla ilgilenmek de mümkün. İnsan hareketsiz kaldıkça yaşlanır; bir şeylerle uğraşmak şart.”
“Sosyal Medya Gerçeği Yansıtmıyor”
Pandemi döneminde köy hayatını deneyimlemeye gelen bazı kişilerin kısa süre sonra sıkılıp geri döndüğünü belirten Levendoğlu, sosyal medyanın gerçek hayatı yansıtmadığını şu sözlerle vurguladı:
“Sosyal medyada köy hayatını izleyip geliyorlar, ama gerçek hayat öyle değil. Film izleyerek oyuncu olunmaz; hayatı yaşamak, bir şeylere dokunmak ve insanlarla ilişki kurmak gerekir. Örneğin, bir askeri canlandırırken film izlemedim; subay arkadaşlarımla vakit geçirerek rolüme hazırlandım. Köy hayatında doğalgaz yok mu diye soruyorlar. Yok diyorum. Odun kıracak, bahçeyle ilgilenecek ve doğayla iç içe olacaksın. Bahçeye yaban domuzları geldiğinde korkmayacaksın. Böceklerden korkanlar ise bu hayatta yıpranıyor. Köy yaşamının doğası bu.”
