Ben de menopoza girdim. Utanmalı mıyım? Yoooo! Nasıl çocuk doğurmaktan utanmıyorsam, bunu artık yapamayacak olmaktan da utanmıyorum. Bu tamamen fiziksel bir durum. Ama bunu tek başına başa çıkılacak ya da gizlenecek bir mesele olarak da görmüyorum.
Kadın olmanın bir parçası ve yaşanması gereken bir süreç. Ama neden bu etiketler hep kadına yapıştırılıyor ve ayıp bir şeymiş gibi suçluluk duygusu ile birlikte yaşatılıyor.
2 yıl önce sağ tiroidim alındı. Bu süreç de öyle başladı. Vücuttaki hormon ve enzimleri yöneten çok önemli bir organ tiroid. Bu ameliyat ile birlikte ön menopoza girdim. Önce düzensiz olan regl olma süremin arası açıldı. Şimdi 3 aydır regli olmuyorum. Onun yerini ise birden ısınmalar, ter boşanmaları ve gece uyanıp zor dalmalar aldı. Bazen kalbim boğazım atıyor ve hiçbir şeye yetemeyecekmiş gibi hissediyorum. Bazen de güne başlamak için zor enerji topluyorum.
Bunları yaşadığımız ve artık çocuk doğuramayacak yaşta olduğumuz için utanmak ya da gizlemek gerektiğine inanmıyorum. Bu konuda artık daha fazla ses çıkarmamız gerektiğini düşünüyorum. Hollywood başta olmak üzere alanlarında ün yapmış kadınlardan menopozla ilgili daha fazla paylaşımlar gelmeye başladı.
Kuşaklar boyunca sessiz kalınan, hatta bazı durumlarda "bir utanç kaynağı" ya da "konuşulmaması gereken bir tabu" olarak nitelendirilen bu konunun, hayatın doğal bir parçası olduğunu gözler önüne serme yolunda bir paylaşımda Naomi Watts‘tan geldi.
53 yaşındaki iki çocuk annesi Watts, bir süredir sosyal medya sayfasında bir kadının hayatının önemli dönemeçlerinden biri olan menopoz dönemini çağrıştıran paylaşımlar yapıyordu. Dün ise bu konuda uzun bir metin kaleme alıp takipçileriyle paylaştı. Watts, menopoz dönemine giren kaç kadının toplumsal baskı nedeniyle artık çocuk sahibi olamayacakları bir yaşa geldikleri için utanç duyduğunu hatırlatıp "Yaşlanmanın bir ayrıcalık, bu dönemin de hayatın doğal bir parçası olduğunu" savundu.
Naomi Watts, ünlü ve ünsüz takipçilerinden çok sayıda beğeni ve yorum alan mesajını, makyajsız bir fotoğrafı eşliğinde paylaştı. Oyuncu, satırlarına şöyle başladı: "Menopoz kelimesi sizi korkutuyor mu? Beni korkuturdu. Ama neden! Bu, sadece hayatın doğal bir aşaması. Nüfusun yarısını doğrudan, diğer yarısını da dolaylı olarak etkileyecek bir aşama. "
30'lu yaşlarındayken nihayet bir aile kurma fikrine hazır hale geldiğinde "menopoz" kelimesinin birden hayatına girdiğini belirtti Watts: O süreci de bir kamyonla kafa kafaya çarpışmaya benzetti.
Oyuncu, satırlarını şöyle sürdürdü: Kimse bu konu hakkında konuşmazken ben nasıl başa çıkabilirdim, bunu nasıl anlayabilirdim! Yaşıtlarımdan daha hızlı davrandım. Ne akıl hocalarım ne de annem bunu konuşmaya hazır görünüyordu. Nasıl yardım isteyeceğimi bilmiyordum ve onlar da bana nasıl yardım edeceklerini bilmiyorlardı. Doktorların bile bu konuda söyleyecek çok az şeyi vardı. Tuhaf bir şekilde yazılı olmayan bir kural vardı: Kadınlar bunu içselleştirmek ve başa çıkmak zorundaydı. Çünkü geçmiş nesiller böyle yapmıştı."
Watts, mesajında "Bence hayatın bu evresindeki veya bu yaş grubundaki kadınların artık iyi bir şekilde temsil edildiğini görmenin zamanı geldi" satırlarına yer verdi. Medyanın bu konudaki ilgisizliğinden de yakınan Watts "Özellikle de 2025'e kadar 1 milyon kadının bu sürece geleceğini" hatırlattı. Naomi Watts, hayatın bu dönemi hakkımda kadınların hissettiği "damgalanma" ve "utanç" hissini ele alıp gelecek nesiller için daha sağlam temeller oluşturmak gerektiğini vurguladı.
Ünlü oyuncu, yaşlanmanın bir ayrıcalık olduğunu ve biriktirilen deneyimler için gurur duyulması gerektiğini hatırlattı. Bu yüzden özür dilemenin, utanmanın gereksiz olduğunu vurgulayıp bu dönemdeki kadınlara "Artık bu yolda yalnız yürümek yok" diye seslendi. Naomi Watts, paylaşımında kaç kadının artık çocuk doğuracak yaşı geçtiği için utanç duyduğunu hatırlattı. Bu baskılardan kurtulmak gerektiğinin altını çizdi.
Watts’ın gönlüne ve kalemine sağlık ne güzel de özetlemiş. Kadın dünyaya gözlerini açtığı andan itibaren hayırlı evlat, eş, anne ve ev hanımı olmak zorunda. Yanında kariyer yapıp bir de ev geçindirmek durumunda olmayı da unutmayın. Dertlere, sıkıntılara katlanmak, herkesi idare etmek ve fedakar olmak kadının eş anlamlısı haline gelmiş. Biri olmadan diğeri olamazmış gibi.
Kilo aldığı, selülitleri olduğu ve yaşlandığı için manşet manşet haber olan eleştirilen hep kadınlar. Tüm insanoğlu gibi hepsini yaşamaya kadınların hakkı var. Erkekler yaşlanınca karizmatik kadınlara gelince dramatik… Öyle bir işlenmiş ki sistem estetik doktorları ihya olurken ortalık 50 yaşında 25’lik gibi görünmeye kafa takan kadınlarla dolup taşıyor.
Kim istemez ki genç kalmayı, durdurmayı yaşlanmayı ama bir döngü bu doğanın kırılmaz kaçınılmaz kanunu. Ben güzel olduğu kadar sağlıklı yaşlanmayı daha önemli buluyorum. Botox gibi dokunuşları abartmadan doğallıktan uzaklaşmadan yaptırıyorum. Ama kendim için başkası için değil. Önce ben iyi hissetmeliyim, kendimden memnun olmalıyım. Fakat dışınızı güzel tutmak içten başlıyor.
Yediklerimiz önce içimize sonra da dışımıza yansıyor. Günde 2 öğün yiyorum. Sabah kahvaltısı en önem verdiğim özendiğim öğün, geç öğle yemeği ile özel günler dışında akşam yemek yemiyorum. 2 litre su içiyorum. Hamur ekmek işi ve şeker hayatımda yok.
Hele Urla’ya taşındıktan sonra Enginar ve ege otlarının dibine vurmuş durumdayız. Elimden geldiğince doğal beslenmeye gayret edip ayda bir iki muzır sayılabilecek şeyler de yiyorum.
Özellikle menopozdan sonra kilo almamak için ekstra dikkat ediyorum. Hafta da 3 gün düzenli sporun yanında yüzmeyi de hiç ihmal etmiyorum. İçten sağlıklı olursak dışımıza bunu taşımak çok kolay. Menopozu çok kafaya takmadan özellikle ilaç kullanmadan atlatmaya çalışıyorum. Bunu da spor, sağlıklı beslenme ve kaliteli vakit geçirme ile destekliyorum.
Hiç gizlemiyorum ve herkese de söylüyorum, ben menopoza girdim… Siz de çekinmeyin unutmayın bu bir özür ya da kabahat değil. Kadın olmanın bir parçası. Bu konu ile ilgili çok faydalı bir kitabı da paylaşmak isterim: Hormon. Dr. Mustafa Atasoy'un kaleme aldığı kitabı her kadının mutlaka olması lazım. Buradan bu kitabı tavsiye eden çok sevgili dosttum Nazlı’ya da selamlar olsun. İyi pazarlar.