“Duyguların kendi gerçekliğinde yaşanmasına özen gösterdik”
Karşımda tiyatro sahnesinde izlediğimde hayran olduğum, ardından beyazperdede görmekten büyük bir mutluluk duyduğum ve rol aldığı dizilerdeki oyuncuğuyla daha da mest olduğum Merve Dizdar var. Yaşam enerjisine, o enerjiyi karşısındaki insana geçirebilmesine ve oyunculuğa duyduğu saygıya aşırı hayranım. Yüz yüze tanıştıktan sonra daha da çok sevdim Merve’yi… Tanışmamıza vesile olan olay ise, 59. Antalya Altın Portakal Film Festivali oldu. Yönetmenliğini Selcen Ergun’un üstlendiği ve başrolünde yer aldığı “Kar ve Ayı” filmindeki performansı, uzun süredir konuşuluyor. Bu başarı, Altın Portakal’da ‘En İyi Kadın Oyuncu’ ödülü getirdi Merve’ye ve hepimizi çok mutlu etti. Festival kapsamında bir araya geldiğimiz Merve Dizdar ile, “Kar ve Ayı” filmi özelinde film sürecinde yaşadıklarına dair sohbet ettik. Karlı bir coğrafyada film çekmek, hemşire Aslı’ya hayat vermek ve filmi izlediğinde hissettiklerini bu sohbette konuştuk. İki sezondur rol aldığı “Alice” oyunundaki ‘Kedi’ rolüyle kendine hayran bırakan, iki sezon süren “Masumlar Apartmanı” dizisinde canlandırdığı ‘Gülben’ karakteriyle kimi zaman bizi güldüren kimi zaman ağlatan ve son olarak Cem Yılmaz’ın “Erşan Kuneri” dizisinde canlandırdığı Feride başta olmak üzere bütün karakterleriyle kendisini daha da çok sevdiğimiz Merve Dizdar, kendine “Altın Portakal En İyi Kadın Oyuncu” ödülü kazandıran "Kar ve Ayı” filmiyle karşımızda…
“Sabah erken kalkıyoruz ama, öğlen karda anca yürüyebiliyorduk”
“Kar ve Ayı” filminde karlı bir coğrafyaya bir anda düşen ve hemşire olan Aslı karakterine hayat veriyorsun. Sen film boyunca karakterin yaşadıklarını nasıl değerlendiriyorsun?
Aslında çok bilindik, ama bir yanıyla da bilinmedik bir hikaye bence. Hepimizin duyduğumuz şeyler de var tabi ki, ama Aslı’nın yaşadıkları zor bence. ‘Ben olsam ne yapardım?’ diye sordum kendime ben de, hem senaryo geldiğinde hem de çekim sürecinde de. Yönetmenimizle de konuştuğumuzda, karakteri geçmiş travmalarıyla değil de, filmde bahsedilen küçük evrene dışarıdan gelen herhangi bir kadının neler yaşayabileceği üzerine konuşmuştuk. Ve bence çıkması gerektiği haliyle izleyiciyle buluştu Aslı.
Karakterin ailesiyle yaşadığı sorunlar da var. Mesela babasıyla çatışma halinde…
Çok net aslında yaşadıkları. Mezun olmuş, görevini yapmak için atanıyor ve işi yapmaya başlıyor. Hikaye de böyle başlıyor Aslı için. Çok insanın yaşayabileceği bir şey, ailesiyle yaşadığı çatışma Aslı’nın. Ama filmdeki olaylar da oradan sonra başlıyor. Ama bir şekilde izleyici, Aslı’yla beraber iç çatışmayı da yaşıyor.
Çekim sürecinde neler yaşadın peki? Kar yağışı altında bembeyaz bir yerde, donmadın mı?
Donduk tabi ki! (Gülüyor) Ama güzelliği de burada bence. Sabah erken kalkıyoruz ama, öğlen karda anca yürüyebiliyorduk tabi. Yolların kapandığını bile gördük karda. Ama galiba filmin de biraz ona ihtiyacı vardı, o fırtınanın ortaya çıkardığı görüntüler bir harika bence.
“Filmdeki tüm oyuncular aynı çizgide performans sergiliyorlar”
Beraber rol aldığın Saygın Sosyal, Erkan Bektaş ve Asiye Dinçsoy gibi oyuncular da çok başarılı bence…
İzleyiciler filmi izlediğinde görecekler ki, tüm oyuncular aynı çizgide oynuyorlar. Bu da yönetmenimiz Selcen Ergun’un başarısı, çünkü denge terazisi hiç kaymıyor ve bu durum da beni çok etkiliyor.
Filmdeki performansın, belki de seni görmeye hiç alışık olmadığımız tarzda. Karakter de aslında durgun, soluk ve abartısız tarzda. Filmdeki oyunculuk konusunda yönetmen Selcen Ergun ile nasıl bir yol ilerlettiniz?
Filmde daha büyük ve benim daha kolay bir şekilde oynayabileceğim şekilde bir yol izleyebilirdik elbet. Ama bu kadar baskılamak, benim için de bir ‘challenge’ gibiydi. Filmde anlatmaya çalıştığımız şey, daha çok göstermek ama gizlikten gelen bazı şeyler de var. O zaman da olayların sertliği ortaya çıkıyor. Yönetmenimizle duyguların daha kendi gerçekliğinde yaşanmasına özen gösterdik.
Peki seni bir karakterde, dizi, film ya da tiyatro fark etmez, oynamaya cezbeden şey ne oluyor?
Öncelikle ‘hikaye’ ye çok dikkat ediyorum bir proje sunulduğunda bana. Ama “Kar ve Ayı” özelinde soracak olursan, hikayesini okuduğumda çok masalsı gelmişti. Masalsı, ama bir gerginliği ve o gerginliğin takip süreci beni etkilemişti. Karakter için girdiği ‘audition’ sürecinde yönetmenimiz Selcen ile birbirimize baktık ‘ne kadar anlaşabileceğiz?’ diye. Beni hemşire Aslı’nın içerisinde direk gördüğünü söylemişti o gün Selcen. İkimiz de çok çalışkan bir şekilde ilerlediğimiz için kafalarımız da çok uydu.
“Farklı karakterler canlandırabildiğim için şanslıyım”
‘Kar ve Ayı’ yı ilk izlediğinde ve kendini o perdede gördüğünde ne hissettin?
Ben ilk izlediğim zaman çok heyecanlıydım. Toronto’da yapılan prömiyerde ilk kez izledim filmi. İlk izlemede sadece kendime odaklandım ve ‘ben ne yaptım’ diyerek izledim. İkinci izleyişimde ise filmin hikayesine baktım, üçüncüde ise genel olarak tüm filmi izledim. Çok mutlu oldum ve her izlediğimde ‘evet oldu’ diyebiliyorum.
Harika bir sürecin içerisindesin bence. ‘Alice’ oyunu harika gidiyor. İki sezon süren ‘Masumlar Apartmanı’ ile hepimizi ağlattınız, ama Gülben karakteriyle hepimizi çok eğlendirdin kimi zaman. Ayrıca ‘Erşan Kuneri’ dizisinde canlandırdığın bin bir karakter hepimizi çok eğlendirdi. Sen genel olarak son dönemdeki oyunculuk kariyerini nasıl değerlendiriyorsun?
Benim için bağımsız, gişe, komedi ya da dram projesi olması hiç fark etmiyor. Hiçbir türü birbirinden ayırmadan değerlendiriyorum. Benim için her zaman önemli olan hikaye ve o hikayeye ne katabileceğim oluyor. ‘Yönetmenin istediğini yapabilecek miyim?’ ve ‘Ben o karakterin üzerine bir şey koyabilecek miyim?’ amacı taşıyorum her zaman. Kendimi çok şanslı hissediyorum, çünkü saydığın tüm projelerdeki tüm karakterlerin hepsi birbirinden çok farklı. Ben de karakterlere bir şey katabiliyorsam ve iyi tepki alabiliyorsam ne mutlu bana. Şu anda her şey çok güzel gidiyor ve yer aldığım projelere baktığımda kendimi çok mutlu hissediyorum.