Elvan bu toplumun yaralı kadınlarının sembolü
Sefirin Kızı dizisinde Elvan karakterine hayat veren Hivda Zizan Alp, karantina günlerinde hayatı eve sığdırdığını söylüyor. Canlandırdığı karakteri ise “Elvan kimileri için neşeyi, kimileri için adaleti, kimileri için ise sevdanın ne olduğunu bilemediği için sevmişleri de anlayamayan bir kadını temsil ediyor. Elvan tam da bu toplumun yaralı kadınlarının sembolü benim için” diyor.
Şimdi koronavirüs nedeniyle ekranlara ara verdi ama bu yılın en çok konuşulan dizilerinin başında tartışmasız Sefirin Kızı gelir. Senaristleri Sen Anlat Karadeniz’in ses getiren isimleri Ayşe Ferda Yılmaz ve Nehir Erdem, yönetmeni de aynı dizinin yönetmeni Emre Kabakuşak olunca daha başlamadan merak uyandırmıştı zaten. Bir yola beraber çıkıp başaran ve birbirini bırakmadan devam eden ekiplere karşı www.dizidoktoru.com olarak özel bir zaafımız var. Ekipçilik kalp biz. Oyuncu kadrosunda Engin Akyürek, Neslihan Atagül Doğulu, Uraz Kaygılaroğlu’nu görünce daha da heyecanlandık. Oyunculuk performansları diziyi oldukça yükseltti. Her karakterin yükselişi vardı ama dizi başlar başlamaz hayatımıza giren bir karakterin sahnelerini sanki daha çok bekler oldum. Olduğu her sahnede izleyiciye nefes aldıran, deliliğe vursa da hayata dair dokunuşlarını esirgemeyen Elvan karakterinden bahsediyorum. Kaynanasını hastayken bırakmayan ama yanlış yaptı diye mahkemede suçunu söylemesi gerektiğine inanan Elvan’dan... Aklıyla değil ama gönlüyle adalet sağlamaya çalışan Elvan’dan... Elvan karakterine Hivda Zizan Alp hayat veriyor. Evet, evet adı Hivda. Söylemesi zor ama hikayesi güzel. Hivda 27 yaşında ve Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Keman Bölümü mezunu. Daha sonra gönlü oyunculuğa kaymış ve Haliç Üniversitesi Tiyatro Bölümü’nü de bitirmiş. Biz onunla Yeşil Deniz dizisiyle tanışmışız. Ben hatırlayamadım. Daha sonra Fi dizisinde Ada’ya hayat vermiş. Ada’yı çok iyi hatırlıyorum ama Sefirin Kızı’nda izlediğim Elvan olmadığına iddiaya bile girerdim. Ve kesinlikle kaybederdim.
Gönül isterdi ki, Hivda Zizan Alp’le onun yaptığı keklerin yanına aldığımız kahvelerimizle karşılıklı oturup söyleşelim ama malum korona nedeniyle online bir röportaj yaptık. Ben merak ettiklerimi sordum, Hivda samimiyetle cevap verdi. Buyrun cevaplara...
Her tanıştığınız kişi mutlaka adınızı söyledikten sonra “Ne” demiştir, ardından da “Hivda ne demek?” sorusu gelmiştir. Ay’dan gelen demekmiş Hivda. Oldukça romantik. Peki, ailenizin hangi romantiği sizin adınızı koymuş?
Adımı annem Diyarbakır'da öğretmenlik yaparken çok sevdiği bir velisinden öğrenmiş. O veli, “ Kızın olursa ona bu ismi koyacağına söz ver!” demiş. Babam da bu ismi sevince ikisinin ortak kararı olmuş. Ailem için isimlerin anlamı değerlidir.
Hem keman, hem çello çalıyorsunuz, oyunculukta da iddialısınız. Aile geninden mi bu yetenek, yoksa zıtlıkların arasında kendini sanatla ifade etme çığlığı mı?
Ailemde meslek olarak sanatı tercih eden benden başka sadece bir kişi var. Ama herkes sanatla çok ilgilidir. Çocukluğumuzdan beri kardeşim ve beni sanatla iç içe büyüttüler. Annem ve kız kardeşim yıllardır resim yapar. Kardeşimin şan eğitimi var. Babam mühendistir ama bağlama da çalar. Annem, ben daha karnındayken keman çaldığımı hayal edermiş. Ortaokulda konservatuvara girerek onun bu hayalini gerçekleştirmiş oldum.
Büyüyünce ne olacağını belli eden bir çocuk muydunuz yoksa sürpriz miydi oyunculuk serüveni?
Ailem ortaokulda başladığım müzik kariyerimi devam ettirmemi istiyordu. Ama ben kimselere söylemesem de çocukluğumdan beri oyuncu olacağımı çok iyi biliyordum. İnsanın sevdiği mesleği yapması müthiş bir şey.
ELVAN'I DOĞURDUM, BÜYÜTTÜM VE ÇOK SEVDİM
Daha önce Kaçak, Yeşil Deniz, Fi dizilerinde rol aldınız ama asıl çıkışınızı Sefirin Kızı’yla yaptınız. Elvan’ı mı çok sevdiniz ve büyüttünüz yoksa sadece rolün size sunduğuyla mı ilerliyorsunuz?
Yazılan rolün çok boyutlu ve işlemeye yatkın olduğunu söylemeliyim öncelikle. Senaristlerimiz halihazırda çok tatlı ve sevilesi bir karakter yarattılar. Ama evet, Elvan'ı doğurdum, büyüttüm ve çok sevdim. O da ayakları yere basan gerçek bir karakter oldu.
Elvan bu dizide neyi temsil ediyor?
Elvan kimileri için neşeyi, kimileri için adaleti, kimileri için ise sevdanın ne olduğunu bilemediği için sevmişleri de anlayamayan bir kadını temsil ediyor. Elvan tam da bu toplumun yaralı kadınlarının sembolü benim için. Erkliği güç bilmiş, onun altında kimi zaman ezilse de ona taptırılmış. Kim dik durmuşsa onu sevmiş saymış, sadece dik duranın sevildiğine inanmış. Bu yüzden hep dik, hep mutlu, hep güçlü. Kimi zaman aşka duyduğu saygıyla maskelemiş kendisi gibi ezilmiş bir kadına duyduğu hırsı ve öfkeyi. Kimi zaman sevdası karşısında eğilen bir adamı, erkekten saymamış. Elvan, altın veya demir olsun fark etmez, o zincirlerden kurtulamamış her kadını simgeliyor.
Siz bu hayatta neyi temsil ediyorsunuz?
Bence insan su gibi akabilmeli. Kimi zaman yavaş, kimi zaman hızla. Hayat tek bir şeyi temsil edemeyecek kadar kısa.
KENDİ ZEVKİMCE GÖSTERİŞLİ GİYİNMEYİ SEVERİM
Instagram hesabına bakınca büyük bir şok yaşıyor insan. Nerede Hivda Zizan Alp, nerede Elvan diye düşünmeden edemiyor. Bu zıtlıklarda biz seyircileri çok etkiliyor. Kendinden çok farklı birini canlandırmak mı sizinkisi yoksa biz mi bu farklılık durumunu abartıyoruz?
Elvan ve ben kişilik olarak da oldukça farklıyız. Ben Elvan gibi her daim mutlu gözükebilen insanlara bayılırım. Ama ne yalan söyleyeyim, kendi hayatımda melankolik biriyimdir. Ama bir şey var, Elvan gibi gösterişli giyinmeyi severim kendi zevkimce. Bence bu tüm Akrep burçlarının ortak özelliği! Laf aramızda, bence Elvan da Akrep...
Bodrum’da olmak, Ege’de çalışmak nasıl?
Çok büyük şans. Evet, hava şartları hayal edildiği gibi değil, kışlarımız hiç de yumuşak geçmedi... Ama bir İstanbul insanı olarak söylüyorum, sete giderken trafiğe takılmamak muazzam bir şey!
Nasıl bir set sizinkisi?
Şehir dışı işlerinde uzun temaslar kaçınılmazdır. Ailenizden ve sosyal ortamınızdan uzakta olmak sizi set arkadaşlarınızla daha yakın kılıyor ister istemez. Ben bunun dezavantajlarından başta çok korkmuştum ama gerek ekip, gerekse oyuncular olarak işimize öyle güzel sahip çıktık, onunla öyle mutlu olduk ki, bu mutluluk set ortamında da hep üzerimizde oldu.
DENEMEDİĞİM KEK KALMADI
Yönetmen sahne sonunda “Kestik’” dediğinde nasıl oluyorsunuz? En çok kiminle konuşuyorsunuz? Sette en çok ne içersin? Bekleme anları kiminle geçer?
“Kestik” lafından sonra ilk şakayı hocamız yapmaz da sıra bize gelebilirse hemen değerlendirilir. Çalışma ortamında ciddi biriyimdir ama gerçekten bizim sette pek sürdüremiyorum bunu. “Nasıldım, hayal ettiğimi yapabildim mi?” dememe kalmadan birinin yaptığı şakaya gülerken buluyorum kendimi. Sette en çok su içerim. Ama günlük hayatımda içmediğim çay ve kahveye de sette oldukça alıştım. Konak sahnelerini çekerken, genelde her bekleme anında oyuncu arkadaşlarımla bir köşede bir oyun oynuyor oluyorduk. Konaktan ayrıldığımdan beri onları pek göremiyorum. Şimdi vaktim daha çok Neslihan, Engin, Beren ve Uraz ile geçiyor. Çok keyifli geçiyor bu vakitler. İşimizi sadece iş olarak değil, güzel dostlukların zemini için bir fırsat olarak değerlendirmek harika.
Gün birincisi dizide oynamak bir sürü sorumluluk katar herkese. Size reytingin ağırlığı nasıl geldi?
Zaten bunu başaracağımızı biliyorduk. Gururluyuz ve çıtayı düşürmemek için azimle çalışmaya devam ediyoruz.
Evde günleriniz nasıl geçiyor?
Denemediğim kek kalmadı diyebilirim. Bu süreci verimli geçirmek çok önemli. Bu yüzden aynı zamanda bol bol kitap okuyorum. İzlemedigim filmleri izliyorum. Sporumu ihmal etmemeye çalışıyorum. Hayat eve sığıyor yani...