"İyi ki dediğim noktadayım"
Son olarak Öğretmen dizisinde rol alan Elif Ceren Balıkçı, 14 yılda çocuk oyunculuktan genç oyunculuğa geçiş yaptığını söylüyor: “Bu sektörde bulunmak, oyunculuk yapmak benim için vazgeçilmez oldu. ‘İyi ki’ dediğim bir noktadayım.”
Elif Ceren Balıkçı hayatımıza 8 yaşında çocuk oyuncu olarak girdi ve adeta gözümüzün önünde büyüdü. Onu Kayıp Prenses’te tanımıştık ve son olarak geçen sene Öğretmen dizisinde izledik. Elif Ceren Balıkçı daha 22 yaşında ama 14 senedir bu sektörde varlığını sürdürüyor. Oyunculuk yapmadığında özlediğini söylüyor ve şu sıralar yeni sezon için proje değerlendirdiğini söylüyor. Gönlünde yatan aslanın ise bir sinema filminde rol almak olduğunun altını çiziyor.
5 yaşında tanıştığın biri sayesinde oyunculukla yolun kesişmiş. Bugün dönüp Şafak Sezer’le tanışmana baktığında tesadüf mü diyorsun yoksa hayat sana istediğin olsun diye bir hediye mi verdi?
Bu yaşıma kadar ilerlemek istediğim her işte kendi tercihlerim doğrultusunda ilerledim. Ama bazen hayat bana tesadüfleriyle de geldi. Hiç beklemediğim anlarda çok güzel projelerde bulunma fırsatı yakaladım. 5 yaşında da bu sektöre girmiş olabilirdim, Şafak Sezer’le tanıştığımda benim oyunculuk yapmam için ailemi çok ikna etmeye çalışmıştı ama benim kısmetim hiç beklemediğim bir anda, 8 yaşımda karşıma çıktı. 5 yaşında oyun gibi gelirdi bana oyunculuk, bu kadar uzun süreli devam edebileceğimi bilemezdim. Ama o oyun benim hayatımı şekillendirmem de büyük rol oynadı, ben setlerde büyüdüm, orada olgunlaştım. Hayat aslında yolumu hazırlamaya başlamıştı. Hep yaşımdan olgun bir çocuktum, sette ne yapılması gerektiğini bilirdim, çünkü ailem hep yanımdaydı. Ben 11 yıl annemle sete gidip geldim, bir gün bile beni yalnız bırakmadı. Kendi ayakları üzerinde duran bir genç kız olmuştum ama hep temkinli ve dikkatli olmam gerekiyordu. Ben ailemden böyle gördüm ve böyle devam ettim. Kalpten istemeye çok inanırım, gerçekten bir projede bulunmak istiyorsam, o okuduğum senaryo beni heyecanlandırıyorsa aslında o anda kendimi oraya ait hissediyorum. Her zaman derim şans bizim sektörde büyük rol oynar fakat başarmak ve istemek de en az onun kadar önemlidir. 8 yaşımda da kendime göre kurallarım ve ilerleme şeklim vardı, şu anda 22 yaşındayım ve hala kendi yolumun kuralları var.
SAYGI HER ŞEYDEN ÖNCE GELİR
Nedir o kurallar?
Benim için saygı her şeyden önce gelir. Hayat bana aslında çok güzel bir hediye verdi. Bu kadar olgun olabilmem için bazı şeyleri küçük yaşta yaşatarak çok güzel bir yol çizmiş oldu. Bir gün 8 yaşındayken yönetmenim Özlem Bayşu bana dedi ki; “Ceren’cim daha çok küçüksün ama unutma meyve veren ağaç taşlanır.” İşte bu benim kulağıma küpe oldu, ben her zaman Ceren olarak kendi çizgimi bozmadan, en iyisini yapabilmek için savaşıyorum ve çabalıyorum. Beni güçlü kılan en güzel şey de bu.
Öncesinde reklamların var. Ama ilk dizin Kayıp Prenses’ti. Biz seni daha sonra da Bez Bebek’te oynadığın için çocuk oyuncu olarak tanıdık. Daha doğrusu gözümüzün önünde büyüdün. O geçiş süreci senin için nasıldı? Hayatında çocukken oyunculuğa geçiş ve orada büyümek neleri değiştirdi?
8 yaşında bu sektöre gözümü açtım diyebilirim, böylesine büyük bir platform olduğunu bilemezdim. Evet her şeyin farkındaydım, ezber yapmanın da, o sahnede nasıl oynamam gerektiğinin de. İçinde yer aldığım her proje benim için çok özel ve büyük deneyimler içeriyor. Bir süreden sonra gerçekten bu sektörde bulunmak, oyunculuk yapmak benim için vazgeçilmez oldu. “İyi ki” dediğim bir noktadayım aslında… İyi ki 8 yaşında komşum beni ajansa yazdırmış ve iyi ki ben de kendimi tanıyabilme fırsatı bulabilmişim. Ajansa yazıldıktan 2 ay sonra bir dondurma ve otomobil oynadım. Hemen ardından Kayıp Prenses dizisi için yönetmen Özlem Bayşu ile görüşmem vardı. İyi kız rolü için gitmiştim, ona çalışmıştım ama hayatımın dönüm noktası tam da orda başladı. Özlem abla benim saçımı alıp topuz yaptı ve koşa koşa yapımcımız Nilgün Sağyaşar’a giderek “Ben kötü kızımı buldum” dedi. Uzun zamandır Nil karakterinde yani kötü kız rolünde oynayacak birini arıyorlarmış. Hayatımın tesadüfleri tam da bu noktada başladı.
ÇOCUK OYUNCUYKEN HER ŞEY TOZ PEMBEYMİŞ
Çocuk oyuncu olarak tanınmışken “Büyüdüm ve güzel rollere talibim” dediğinde nelerle karşılaştın?
Çocuk oyuncuyken her şey toz pembeymiş, çünkü ne zaman genç oyuncu olarak adlandırılıyorsunuz işte o zaman büyüdüğünüzü anlıyorsunuz. Çocuk oyuncuyken herkes sizinle daha fazla ilgileniyor. Mesela geç saatlere kadar çalıştığınızda ilk sizin yakın planlarınız bitiyor ve hemen eve gönderiliyorsunuz. Ama büyüdüğümü anladığım setim Öğretmen dizisi oldu diyebilirim. Çok genç oyuncularla beraber ilk defa çalıştım. Genç oyuncu olarak farklı bir yolculuğum yeniden başlamış oldu. Artık gelen işleri değerlendirme konusunda, hayatıma verebileceğim yön konusunda bana destek olacak güçlü bir menajerim var.
Ciddi anlamda zorlayıcı drama dizilerinde rol aldın. Hepsinin eminim sana katkısı olmuştur. Tadı damağımda kaldı dediğin bir rol kaldı mı geçmişinde?
Her projem çok özel ve değerlidir ama ilk işimdeki kötü kız rolümden sonra aslında üstüme yapıştı diyebiliriz. Benim bu sektördeki en unutamadığım işim Merhamet’ti. Bana katkısı çok büyük. Bu yaşıma kadar bir sürü projede rol aldım. Ama benim unutulmazımdır Merhamet . Ve herkes hala Merhamet’ten tanıyor. “Aaa sen küçük Narin’sin” diyorlar. Drama dizilerinin zorlayıcılığı elbet bilinir. Ama bir şey itiraf etmek gerekirse drama oynamaktan çok keyif alıyorum. Çünkü normal hayatta Ceren olarak çok renkli ve süslü bir kişiliğim. Oynadığım roller tam tersi. İşte bu beni çok heyecanlandırıyor. Kendimden uzak bir noktada o karakteri yaşatabilmek, ona yön verebilmek harika bir duygu. Eğer yine Merhamet gibi bir proje çıkarsa karşıma oynamak çok isterim. Bazı işler vardır süresi önemli değildir ama kattıkları fazladır.
SİNEMA FiLMİ KALBİMDE YATAN ASLAN
Grafik tasarım okumuş ve bir röportajında reklam ajansı sahibi olmak istiyorum demişsin. Oyunculuk eskisi kadar heyecanlandırmıyor mu seni?
Üniversiteye girerken aslında ilk hayalim güzel sanatların farklı bir dalı olan iç mimarlık okumaktı, fakat olmadı. Ailem oyunculuk dışında da bir meslek edinmemi istediği için onları kıramadım ve konservatuvara girmedim. Ama yüksek lisansımı oyunculuk üzerine yapmayı istiyorum. Benim için oyunculuk vazgeçilmez, kendimi özgür hissettiğim, içerisinde mutlu olduğum bir yer. Uzun bir süre ara verince benim için büyük bir boşluk oluyor. Uzun zamandan kastım bir yıl diyebilirim. :)
Bundan sonraki hedefin ne? Kendini nerede, nasıl ve hangi rollerde hayal ediyorsun?
Zor ve dişli karakterleri oynamayı çok seviyorum. Drama projelerindeki roller beni her zaman heyecanlandırmıştır. Çünkü bu tarz roller size meydan okur ve rolle aranızda tatlı bir çekişme olur. Her zaman daha iyisini, daha gerçeğini bulmak adına çabalarsınız. Bu yüzden hedefim her zaman daha iyisine ulaşmaktır. Bana göre “en iyisi” kelimesi karakterimi en iyi şekilde anlatabilme biçimidir. Seyirci ile aramda kurduğum bağdır. Bana ne kadar inanırlarsa işte o zaman işimin en iyisini yapmış olurum. Drama oynamayı çok seviyorum ama farklı projelerde farklı karakterleri canlandırmak beni çok heyecanlandırıyor. Bu aralar dijitalde izlediğim bazı projeler beni çok heyecanlandırıyor. Ama iyi bir sinema filmi her oyuncunun kalbinde yatan aslandır.
22 yaşındasın ama uzun zamandır sektördesin. Geçmişe dönüp baktığında yapmazdım dediğin, keşke dediğin bir şey var mı?
8 yaşında bu sektöre girdim, şu anda 22 yaşındayım ve bunca süredir bir kere bile “keşke” demedim . Oynadığım her projede “İçinde bulunmam gerekiyormuş” dedim . Hepsi ayrı deneyim, ayrı tecrübe. Çünkü ben buna iş olarak bakmıyorum, her gün sete gülerek gidiyorum, kendimi çok mutlu hissediyorum. Gelen proje tekliflerinde senaryoda beni heyecanlandırmayan hiçbir işte bulunmadım. Sadece beni heyecanlandıran projelerde rol aldım.
BELGESEL İZLEMEK HOŞUMA GİDİYOR
Yakında seni izleyeceğimiz bir proje var mı?
Korona hayatımıza girdiğinde ben Öğretmen dizisindeydim. Korona’nın ilk zamanları olduğu için alışması zor bir dönemdi, her hafta test yaptırıyorduk, çok dikkat ediyorduk ve hastalıkla ilgili çok bilinmezlikler vardı. Ancak şimdi hepimiz bu süreci nasıl yöneteceğimizi çok iyi biliyoruz. Ben de kendimi setlere dönmeye çok hazır hissediyorum. Menajerim Velhan Çantay ile projeleri değerlendiriyoruz.
Önemli ve usta isimlerle oynadın. Şimdi yeni bir hedef belirlesen, kiminle oynamak, partnerinin kim olmasını istersin?
Benim bu sektörde en büyük şansım usta isimlerle çalışmak oldu, disiplini onlarla beraber öğrendim. Haluk Bilginer’i her izlediğimde heyecanlanırım, tiyatro oyunlarına gittiğimde her mimiğini dikkatlice izlerim, çok isterim karşılıklı oynayıp, kendisinden yeni bilgiler öğrenmek. Bu sektörde Vahide Perçin de benim için büyük bir şanstır. Ondan çok şey öğrendim, kızı gibi sevgiyle koruyup kolladı beni. Şimdi farklı projelerde de yeni deneyimlere hazırım.
Sen neler izliyorsun?
Farklı mecralardaki farklı işleri izlemeyi seviyorum. Sanırım pandemi sürecinde hepimiz farklı şeyler izlemek istedik. Küçükken bayılırdım dizi izlemeye ama büyüdükçe tercihlerim değişti galiba. Bu aralar belgesel izlemek daha çok hoşuma gidiyor. Ama başlayan her dizinin muhakkak ilk bölümüne bakarım.