“Çarli”, “Yabancı Damat”, “Canım Ailem”, “Küçük Kıyamet” gibi yapımlarla parlayan ve sayısız projesinin ardından ödüllere layık görülen İlker Aksum,
bu kez Kapadokya’da çekimleri başlayan “Siyah Kalp” dizisinde Tahsin karakterine hayat veriyor. Geçmiş yapımlarından da bahseden başarılı tiyatro oyuncusu, Siyah Kalp ve Tahsin’i MAG Okurları için anlatıyor.
Geçtiğimiz aylarda Kapadokya’da “Siyah Kalp”in çekimleri başlamıştı. Böylesine eşsiz bir atmosferde set günleri nasıl geçiyor?
Kapadokya, daha doğrusu Nevşehir, dünya çapında illerimizden biri. Göreme, Ürgüp, Ortahisar ilçelerinde doğal bir yapı var. Tabiatın oluşturduğu; volkanlar sayesinde, rüzgâr, yağmur sayesinde büyüleyici bir atmosfer oluşmuş. Peri bacaları deniyor bu yapılara. Müthiş bir doku, gün batımı, gün doğumu, balonlarla gezi, mağaralar, yeraltı şehirleri… Açıklamak istedim, çünkü dünyadan da seyredilecek dizimiz. Burada çekim yapmak bir ayrıcalık -ki bu yüzden iki yılda bir bu bölgede dizi çekiliyor. Biz de bu bölgede çalıştığımız için şanslı olduğumuzu düşünüyorum.
“Siyah Kalp”te güçlü bir kadro ve güçlü bir hikâye, izleyiciyle buluşuyor. Dizi hakkında kısaca bilgi verir misiniz? Sizi bu projede en çok etkileyen ne oldu? İzleyiciyi neler bekliyor?
Senaristimiz Ayfer Tunç zaten ülkemizin değerli senaristlerinden birisi. Yapım şirketimiz Tims&B de öyle. Setimiz Uluç Bayraktar’ın yönetmenliğinde başladı, atmosferimizi o kurdu. Şimdi de Ali Balcı yönetmenliğini yapıyor. Siyah Kalp’i ilk okuduğumda herhalde bundan beş ay önceydi. Kendi tecrübeme dayanarak bu işin seyirci tarafından tutulacağını tahmin ediyordum. Seyirci bu türlü hikâyeleri seviyor; aşk, entrika, merak, aile… hepsi var senaryomuzda. Bunları dramaturjik anlamda giriş, gelişme, sonuç olarak en akıcı haliyle yazmak senaristimizin elinde. Ayfer Tunç da bunu Türkiye’de en iyi yapanlardan birisi. Siyah Kalp güçlü karakterlerden oluşuyor. İki üç kişi üzerinde değil, yaklaşık on on iki karakter üzerinde yürütülen bir iş. Bence böyle olmalı. Bu dizi sürelerinde seyirci ancak bu şekilde tutulabilir. Beni en etkileyen yönü bütünü. Hikâyesi… Senarist sürekli size bir sonraki bölümü bekletiyor. Burada hem yönetmenimizle hem oyuncu kadrosyla, yapımcımızın da eli üzerimizde olduğunda çok iyi bir iş ortaya çıktığını göreceksiniz diye düşünüyorum.
Dizide Tahsin karakterine hayat veriyorsunuz. Tahsin nasıl biri?
Tahsin karakteri, aslında birçok insanın başına gelen olayların içinde buluyor kendini. Aile, yaşadığı olumsuzluklar, çocukluğunun zor geçmesi ama sonra ciddi anlamda zengin olması. Şansalan ailesiyle çok ciddi bir geçmişi var ama şu an ayrıntılarıyla anlatmak istemiyorum, sürprizler bozulur. Bölümler ilerledikçe de Tahsin karakterini çok daha etkili ve efektif göreceksiniz. Dizinin içine olduğu gibi yayılacak. Şansalan ailesiyle ne problemi var? Geçmişte neler yaşadı? Bölümler ilerledikçe göreceğiz. İlk üç bölümde ipuçları verdik. Özellikle altıncı bölüm itibarıyla Tahsin karakterini tüm yönleriyle izliyoruz.
Bugüne dek birçok karakteri canlandırdınız. Aralarında en unutamadığınız ve “Daha uzun sürseydi!” dediğiniz hangisiydi?
Bu soru sık sorulur bana. Cevaplarım genelde aynıdır. Benim kariyerim Afakan rolüyle başladı. “Çarli” dizisi Afakan.
Dört yıla yakın, çocuklarımızın efsanesi olduk. Tabii ki o unutulmaz. İlk filmim “Küçük Kıyamet”teki rolümle ilk ödülümü de almıştım: En İyi Erkek Oyuncu. O da unutulmaz. Daha sonra “Yabancı Damat” dizisini yaptım, Ruşen. Avrupa’ya ilk açılan, gerçekten Avrupa’nın bir ülkesinin kanalında yayımlanan ilk işlerden biri olabilir. O da benim kariyerimde çok farklı bir yer aldı. Sonra “Canım Ailem” dizisinde Halim. Olağanüstü bir senaryo, muhteşem bir oyuncu kadrosu ve çok iyi bir karakterdi. Selin Tunç harika yazıyordu karakteri. O işin bir yıl daha sürmesini isterdim. Daha sonra saf katıksız kötü adam rolüm, yüzbaşı Laroş… Say say bitmez. Ne de olsa İlker Aksum.
Pek çok set, pek çok anıyı da beraberinde yaşatmış oluyor. Peki, ilginç bir set anınızı paylaşır mısınız?
Kapadokya’nın bizi çağırdığını biliyordum, hissetmiştim. Eşime de söylemiştim. Anılarımız şöyle başladı: Bebek haberini aldığımızda anlaştığımız bir filmin mekânı değişti ve Ürgüp’e geldik. İstanbul’a döndüğümüzde Ürgüp’ten dizide çalışmak üzere teklif geldi. Ürgüp’te konakladığımız otelin caddesinin adı Ekmekçioğlu, eşimin kızlık soyadı çıktı. İlk başlarda kızımızın ismini Athena düşünüyorduk, ilk kaldığımız odanın ismi “Athena” çıktı. Baldızım Cansu Ekmekçioğlu yine bence sektörün en iyi set fotoğrafçılarından biridir, aynı süreçte Ürgüp’ten iş teklifi aldı. Birçok tesadüf daha üst üste geldi. Ki hâlâ gelmeye devam edecek. Artık oldukça size haber veririm!