Sen değerlisin ve yeterlisin!
Kendini sevmek, vücudunu beğenmek, kendini yeterli bulmak, kendinle barışık olmak…
Söylemesi kolay, bir anda ağızdan dökülüveriyor.
Anlatması kolay, ne var yani sev kendini işte.
Yaptıklarınla, söylediklerinle, görünümünle, tüm eylem ve düşüncelerinle barışık olmak, evet evet ben barışığım tamamen.
Hadi etrafındaki insanları düşün, şuram da şöyle olsaydı demeyen bir kişi var mı?
Sağdan soldan, magazinden, tekstil sektöründen, reklamlardan, dergilerden, sosyal medyadan sürekli bir “böyle olunmalı” bombardımanına tutuluyoruz. Hayır, her bedeni tek bir tipe, her yaşam şeklini tek bir doğruya, her kararı tek bir mutlak noktaya bağlayamayız.
Bazen bir günün bile diğeriyle uymazken nasıl öteki için geçerli olan beslenme şekli senin için de uygun olabilir ki? Uyku saatin, gün içinde harcadığın enerji, hedefin, metabolizman, çalışma şeklin, egzersiz yoğunluğun bile günden güne değişirken sana kim nasıl diyebilir ki “Günde 3 ana, 2 ara öğün yemelisin”?
Yalnızca eve gidip ayaklarını uzatıp kitap okumak istediğin bir gün de olabilir, enerji patlaması yaşadığın koşmalara doyamadığın bir gün de olabilir. “Haftada 2 gün yürüyüş, 2 gün de pilates yapmak en iyisi” diyen ne biliyor o anda gerçekten senin için neyin iyi olduğunu?
Herkes için tek bir beslenme programı, tek bir doğru olmadığı gibi seni kalıplara sokmaya çalışan dış etkenlerin de doğrusu yok. Senin için en doğruyu yine sen bilirsin. Acıktıysan yersin. Spor yapabiliyorsan yaparsın.
Hayatında hep “bir şey daha yapmalıydım” duygusu taşıyorsan bu çok ağır bir yük. Eğer yapabileceğinin en iyisini yaptığını düşünüyorsan lütfen kendini zorlamayı ve kendine karşı bu kadar katı ve sert olmayı bir kenara bırak. Beraber çıktığın yolda bir süre sonra yanındaki senden daha önde ya da geride olabilir. O onun yolu, bu senin yolun. Kendine, en değer verdiğin arkadaşına davrandığın şekilde, nazik, özenli, anlayışlı ve destekleyici davranmaya başladığın zaman hafiflediğini hissedeceksin. Kendini motive ederken takındığın o ayıplayıcı, kızgın, eleştirel tavır yerine daha şefkatli, daha duyarlı ve daha naif olmayı denediğinde kendini olduğun gibi sevmen, kabullenmen ve kendinle barışman da daha kolay olmaya başlayacak.
Vücudunu beğenmediğin için spor yapmak yerine bedenine değer verdiğin için spor yaptığında çok daha keyifli ve sürdürülebilir olacak. Zayıflamak için değil sağlıklı olmak için beslenmene özen gösterdiğinde de yine aynı şekilde bu bir yaşam şekline dönüşecek.
Nasıl ağlayan bir bebek gördüğünde susması için ağzını kapatmıyor, göz yaşları için onu suçlamıyor ya da arkanı dönüp gitmiyorsan, zor durumlar yaşadığında da kendine arkanı dönmekten vazgeçmelisin.
Sen değerlisin ve sen yeterlisin. Ağlayan bebeği kucağına aldığında gösterdiğin şefkati kendine de göstermelisin. Kendine karşı şefkatli oldukça kendini olduğun gibi kabul etmen ve kendine hak ettiğin sevgiyi göstermen daha kolay olacak.