Snyder Cut sürprizi!
Hollywood’un ve dolayısıyla dünya sinemasının son 10 yılını alenen domine eden "Çizgi Roman Filmleri" ile ilgili oldukça ilginç ve önemli bir gelişme duyuruldu dün. Warner Bros ve DC’nin en büyük başarısızlıklarından biri olan Justice League filminin ‘’Snyder Cut’’ versiyonunun 2021’de HBO Max’da yayınlanacak. Peki nedir bu Snyder’s Cut, neden bu kadar önemli? Gelin bu hafta biraz bundan bahsedelim.
Çizgi roman uyarlamalarının altın çağını başlatan film 2008 tarihli Iron Man olarak kabul edilir. Daha önce birçok uyarlama denense de hepsi tek atımlık kurşun olarak kalmış ve destansı başarılara ulaşamamıştır. Marvel’ın bu sinematik evren çalışması başlı başına bir yazıyı hak ettiği için şimdilik detaylarına girmiyorum. Hepimizin şahit olduğu gibi Marvel Studios inanılmaz bir başarıya imza attı.
Amerikan piyasa sisteminin pek belirgin bir stratejisi vardır. Her sektörde iki rakip firma yaratıp sahne önünde bunlar savaşıyormuş gibi gösterilirken tüm piyasalara hakim olmak. Örnek olarak Coca Cola ve Pepsi, McDonald’s ve Burger King, Pizza Hut ve Papa John’s, Eskiden elektronikte de bu taktik tıkır tıkır işliyordu ama Uzak Doğu etkeni en azından o sektöre zinciri kırdı. Yani demek istediğim o ki çizgi roman sektöründe de bu çift başlı ejderha mevcut. Marvel’ın en büyük rakibi DC. Yanlış anlaşılmasın bu cümle Marvel daha büyük DC ise çömez anlamında değil. Aksine çizgi roman dünyasında, animasyonlarda DC’nin belirgin üstünlüğü varken iş sinemaya gelince Marvel erişilmesi güç bir farkla atağa kalktı.
Aslında karakter zenginliği açısından oldukça avantajlı bir durumda idi DC. Mesela sokaktan rastgele 100 kişiyi çevirseniz 99'u Superman’i tanır, çizgi romanlarla alakası olmasa dahi. Hadi en az bir 80 kişi de Batman’i bilir. Yani tüm dünyanın bildiği, sevdiği kahramanlar tüm yayın hakları ile elindeyken DC ve Warner Bros sinema dünyasının tozunu attırmalıydı, teoride.
Fakat Nolan’ın Batman üçlemesi haricinde durumlar hiç iyi gitmedi. Zaten bu üçleme DC’nin hayalini kurduğu sinematik evrene dahil değildi. Çünkü bu üçlemenin ilk filmi yayınlandığında (2005) ortada bir Marvel sinematik evreni yoktu ve Warner Bros Nolan’ın filmleri ile gelen başarının keyfini sürmeye hazırlanıyordu.
Filmi ileri sarıp Avengers vakasına gelelim. Önce solo filmlerle seyirci ile bağ kuran Marvel Kahramanları (Iron Man, Thor, Captain America) Avengers’da bir araya gelip yanlarına da Hulk, Black Widow ve Nick Fury’yi de alınca yer yerinden oynadı. Tıpkı 70'lerin dev kadrolu filmleri gibi. Birbirinden efsane karakterler tek bir filmde. Doğal olarak inanılmaz bir gişe başarısı geldi. Marvel Studios’un en muhteşem hamlesi tüm filmleri phase'lere bölerek devasa bir hikaye oluşturmaktı. Dantel gibi kurulan sinematik evrenin boşlukları da TV dizileri veya webisodelarla doldurularak eksiksiz bir "SAGA" olarak bize sunuldu.
Peki bu sırada Warner Bros ve DC ne yapıyordu? Ağır silahları olan Superman’i sahaya sürdüler 2013 yılında. Daha önce Watchmen gibi muhteşem bir çizgi roman uyarlamasına imza atan Zack Snyder direksiyondaydı. Kimileri tarafından "şiddet ve yıkım pornosu" olarak adlandırılsa da başroldeki Henry Cavill’in de sağlam performansı ile oldukça beğenilmişti film. Hemen sinematik evren planları devreye sokuldu, daha doğrusu bu plan zaten vardı ama Man of Steel’in getirdiği cesaret ile hızlandırıldı. Ve ilk büyük hata da bu oldu.
DCEU olarak adlandırılan DC Extended Universe’ün bir sonraki adımı Batman V Superman: Dawn of Justice oldu. Çizgi roman severlerce kutsal kitap muamelesi gören Batman: The Dark Knight Returns’deki Superman ve Batman kapışmasını konu alacak bu film herkesi heyecanlandırdı. Üstelik sinematik evrene Wonder Woman da dahil olacaktı. Yüzyılın en büyük kapışması teması ile mindere çıkan film maalesef tuş oldu. Atılan taş ürkütülen kurbağalara değmemişti. Mali anlamda zarar etmedi fakat eleştirel anlamda battı. Üstelik sinema eleştirmenlerinden öte çizgi roman dünyasına hakim geek tayfa tarafından. Bana inanın bu topluluğun nefretini kazanmak istemezsiniz.
Atılan her adım umutsuzluğu getirirken beşinci günün şafağında bir umut belirdi. Onların Avengers’ı varsa bizim de Justice League’imiz var. Marvel’ın kahramanlar topluluğu olan Avengers’ın DC’deki karşılığı idi Justice League. Yönetmen yine Zack Snyder’dı fakat huzursuzluk bariz belliydi. Çekimler devam ederken maalesef kötü bir olay vuku buldu, Zack Snyder kızını kaybetti. Kızının ölümü ile sarsılan Snyder projeye geri dönemedi ve görevi Josh Whedon devraldı. Kağıt üzerinde mükemmel seçimdi çünkü portföyünde Avengers’ın yönetmeni ibaresi vardı.
Bir işi sıfırdan yapmaktansa yapılanı değiştirmenin zorlukları üzerine Warner Bros’un en temel hastalığı olan filmin her şeyine karışma, yönetmeni taciz etme vakaları da eklenince Justice League büyük bir başarısızlık olarak tarihteki yerini aldı. Film o kadar kötüydü ki en gönlü bol, kolay beğenen sinema severler bile filmden çıkarken allah kahretsin diyordu. Hal böyle olunca "Acaba Snyder versiyonu nasıldı bu filmin?" soruları gündemi meşgul etmeye başladı. Mevzu bir şehir efsanesine dönüştü. O versiyonun asla olmadığını söyleyenler, var olduğunu iddia edenler tartışa dururken Snyder kendi planlarına dair bir iki tweet attı. Henry Cavill de "Ya aslında filmde siyah Superman kostümü de vardı" diyince internet alev aldı. Çünkü siyah kostüm = Kötü Superman ve herkes bunu görmek istiyordu. Netice de 3 yıl süren bu kakafoni dün itibarı ile netlik kazandı. Snyder versiyonu 20 milyon dolar bütçeli ek çekimler de dahil edilerek 2021 yılında HBO Max’da -büyük ihtimalle- mini dizi olarak yayınlanacak.
İşte Snyder Cut neden bu kadar ses getirdi, hikayesi bu. Şimdi önümüzde bekleyecek bir sene var.
Mutlu ve sağlıklı bir hafta dilerim.