13 Mart tarihinden beri karantinadayız. Bugün 53’üncü günümüz. Peki, bu 53 günde ne yaptık? İzledik... Türk televizyonlarında dizi tekrarları ve Survivor izledik, Netflix bize ne sunarsa izledik, Amazon Prime ve Blu TV’nin içeriğini yedik bitirdik, Youtube’da yeni yetenekler keşfettik izledik, klasikleri izledik, arşivlerini izleyiciye açan tiyatroları, operaları, baleleri izledik. Yani Susam Sokağı’nın ‘kurabiye canavarı’ gibi önümüze ne konduysa hiç düşünmeden yedik bitirdik. Bu kadar yemek kilo aldırır, hazımsızlık yapar da demedik. Ve farkında mısınız hepimiz birer izleme canavarına dönüştük. Önce izledik, sonra sıkıldık, sonra bir daha izledik, sonra yine sıkıldık, sonra yine izledik ve yine sıkıldık. Bu kısır döngü devam edip gidiyor.
Teşhis konduğuna göre tedavisi kolay olur. Madem bir izleme canavarıyız öyleyse ne yapmak lazım?
Sizi uyarmak zorundayım; DURUN!
12 yıldır işi gereği ekranda ne var ne yoksa izleyen, dijital platformlarda içerik takip eden biri olarak sizi uyarmak zorundayım; DURUN! Başlarda vakit geçiriyormuşsunuz gibi görünen bu her şeyi izleme hastalığı bir süre sonra beyninizi ve bilinçaltınızı bir çöplüğe dönüştürüyor ve sıkıntınız yüz katına çıkıyor. Çünkü size ait olmayan inançlar, duygular satın alıyorsunuz farkında olmadan... Özellikle televizyon karşısında uyuyakalanlar ne acayip inançlarınız var artık, keşke bunu fark etseniz... O nedenle kendinize bir program yapın! Eğer Türk televizyonlarından başka bir şey izlemiyorsanız, sabah bir adet tekrar dizi, akşam haberler ve arkasından Survivor ya da tekrar dizisiyle televizyonu kapatın. Türk televizyonlarıyla işim olmaz diyenlerdenseniz günde 40 dakikalık bir dizinin 5 bölümünü izlemeniz sağlığınız açısından iyi olacaktır. Siz de önce platformu, ardından televizyonu kapatın.
Kendinize mektup yazın
Peki, televizyonu kapattık ve çok sıkılıyoruz diyorsanız işte size eğlenceli bir aktivite! Bir kağıt kalem alın ve başlayın kendinize mektup yazmaya... Ama olabildiğince dürüst olun kendinize, sevdiğiniz ve sevmediğiniz her şeyi yazın. Bu mektubu yazmanız, en samimisinden kelimelerin dökülmesi en az 1 hafta sürer. Haftaya kendinizi daha iyi issedeceksiniz ve kendinize yazarken fark ettiğiniz şeyler nedeniyle zamanın çok hızlı aktığını ve hiç sıkılmadığınızı göreceksiniz.