Umutla yola devam
99 yılında İzmir Atatürk Lisesi’nde hazırlığı bitirmiş birinci sınıfa başlamışım. Okul tiyatrosu Keşanlı Ali Destanı oynuyor. İzlerken oyunu, aklımdan ve kalbimden sadece şu fikir geçiyor “Bunu ben de yaparım.” Görünür olmak duygusu mu, alkışın büyüsü mü, takdir edilme arzusu mu beni kamçılayan o yıllarda, bilemiyorum.
3 sene oynadım lise tiyatrosunda. “Bunu ben de yaparım”dan “bunu yapmazsam mutsuz olurum”a doğru döndü yolum bu üç yılda.
2001 yılı. Üniversite sınavlarına hazırlanıyorum bir yandan, bir yandan da duyuyorum ki Ali Poyrazoğlu İzmir Sanat bünyesinde bir atölye çalışması başlatıyor, başarılı bulunanlar İzmir Sanat Gençlik Tiyatrosu’nda eğitim alacak ve sahneye çıkacak. Ali Kaptan’ın Seyir Defteri atölyesi bir hafta sürüyor. 100 kişiyiz neredeyse. O bir haftanın sonunda Ali Hoca birebir bir mülakat yapıyor hepimizle. Soruyor bana; “Ne okuyacaksın üniversitede?” “Türk Dili ve Edebiyatı.” Ali Hoca “Hayır tiyatro okuyacaksın sen” diyerek çıkarıyor beni salondan. O gün öğreniyorum tiyatro okullarının varlığını. Ve veriyorum kararımı ben tiyatro okuyacağım. Sonrası malum, uzun ve başka bir yazı konusu.
2006 yılında mezun oldum Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Oyunculuk Anasanat Dalı’ndan... 14 yılım profesyonel çalışma hayatıyla geçti. Bir sezon bile bırakmadım tiyatronun elini, o da benimkini. Düştüm kalktım, yenildim yendim, yuhalandım alkışlandım, nefret edildim sevildim, yer de sildim, sahneye de çıktım, bilet de sattım tiyatro gişesinde, oyun da yönettim, şahane meslektaşlarım oldu çoğunlukla, kötü niyetlilerle de tanıştım, ışık da taşıdım, dekor da söktüm, uyumadan sahnede az gece geçirmedim.
16 yaşımdaki beni bu yolculuğa çıkaran görünür olmak duygusu, alkışın büyüsü, takdir edilme arzusu mu bilemiyorum, yerini bir yaşam amacına bıraktı. Söylemek istediklerim var. Değiştirmek istediklerim var. Bitecek ömrümden geriye işe yarar bir iz bırakmak isterim. Bu isteklerimi ben, tiyatronun gücü ve büyüsüyle gerçekleştirmeyi seçtim, çünkü böyle mutluyum.
Tiyatro bitmeyen bir keşif sahası. Tadına doyulmayacak bir oyun alanı. Yaşadıklarımdan ve yaşayacaklarımdan razıyım.
Bu zorlu pandemi sürecinde bizler, tiyatro üreticileri, ilk vazgeçilen ve en çok çabuk unutulanız yine. Tiyatro okuyan ve okumak isteyen tüm arkadaşlarıma seslenmek isterim, uzun bir yolculuk bu! Bu topraklarda zorlu bir yolculuk... Tiyatro, bütün bu endişelere, yalnızlığa, yoksunluğa değer diyorsanız, her gün yeniden öğrenmeye, değişmeye, değiştirmeye, düşmeye, kalmaya hazırsanız umutla yola devam.
Bu arzuda mutlaka yollarımız kesişecektir.