Uzaktan eğitim ve EBA
Çocuklarımız kendilerini bizim çağımıza denk gelen global salgın içinde alışılagelmiş eğitim sisteminin bir anda dışında buluverdiler. Uzaktan eğitim ve kısıtlandırılmış yüz yüze eğitim! Halbuki okul ne düzenli bir olguymuş. Hafta içi 5 gün okulda, eğitim saatleri içinde yemek yenilen, ders yapılan, öğretmenleriyle birlikte farklı etkinliklere katılan milyonlar şimdi evde. Müfredat denilen temel kazanımları programlanmış bu sistem şimdi evlere entegre edildi. Çocuklar 6 yaşından 18 yaşına kadar sadece ev ödevi sorumlulukları için evde ders çalışıyorlarken, sınava hazırlık için test çözüyorlarken, şimdi durum evde öğretmene evrilmiş ebeveynlerle birlikte öğrenmeye geldi. TRT ilkokul, ortaokul ve lise olmak üzere 3 kanaldan eğitim müfredatını ekrana taşıdı. Her çocuk ve genç kendi sınıfına göre hazırlanmış programları saatinde televizyondan takip ediyor. Okulların, Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Bilişim Ağı (EBA) dışında uzaktan eğitime katkıda bulundukları ayrı platformlar da mevcut. Her sınıf için, ders ders ayrılmış canlı anlatımlar, Zoom gibi dijital toplantı yazılımları vasıtasıyla yine evdeki öğrenciye ulaşıyor. Sınıf ya da branş öğretmenleri çocuklara uzaktan eğitim vermeye gayret ediyor. Haftanın 2 günü okulda seyreltilmiş ve kademelendirilmiş olarak uygulanan yüz yüze model ile uzaktan eğitim modeliyle birlikte sallan yuvarlan devam ediyor.
Toplum sağlığı adına avantajlarını süreç boyunca izledik. Kitlesel hareketlenmeyi azaltmak ve kontrol altına alabilmek için yapılan bu uygulamaların dezavantajları da yok değil elbette. Biz ebeveynler aslında değişime direniyor ve daha zor adapte oluyoruz. İçine doğdukları dijital dünyada eğitim almak çocuklar için bizim düşündüğümüz kadar zor değil. Burada devreye internet ve donanıma erişim giriyor. Türkiye’nin her ili, ilçesi, kasabası ve köyündeki çocukların aynı kalitede programlara erişemiyor olmasının yaratacağı eğitim açığı sorunu. Eşitlik ve adalet arasındaki temel ayrım. Bırakın büyükşehirli ve küçük yerleşim yerli çocukların farkını, aynı sınıfta birlikte okuyan iki çocuk arasında bile fark var. Birinin ailesi evde, diğerininki çalışan. Sisteme girdin, kitabını açtın, takip ettin ya da etmedin, kontrol mekanizması çöktü. Şimdi bile ben bu yazıyı yazarken defalarca bölündüm. Takip eden okuyucularım bilir, oğlum ilkokul birinci sınıfta. Haftalardır sırayla E-e, L-l, A-a, K-k, İ-i, N-n harflerini yazma, okuma ve birleştirebilme çalışmaları yapıyor. Ev ödevi, okul canlı dersleri ve EBA televizyon yayınlarının gün içinde organizasyonu bile bir mesai gerektiriyor. Kendim için bu kadar ajanda tutmamıştım.
Milli Eğitim Bakanlığı; hazır 3 kanalla devrede müfredat aktarıyorken, haydi çocuklar uykuya dedikten sonra, 22:00 sonrası, velilere yönelik programlar sunabilir.
Evde çocuklarıyla birlikte eğitimi desteklemeye çalışan ebeveynlere yönelik rehberlik programları konusunda buradan minik bir çağrı, belki evde çocuklarımızı desteklerken, psikolojik açıdan yardımı dokunabilir. Çocukların öğretmeni olduğumuzdan beri aramız açıldı. Çok değerli eğitim psikologları, çocuk gelişim uzmanları var. “Şimdi ki çocuklar daha şanslı” cümlesinin altını doldurmak adına, bu zor süreçte nelere dikkat edilmesi gerektiği ile ilgili, erişimi sadece televizyon olan aileler için içerik üretebilirler. Doğru bilinçlendirmeyle daha fazla çocuğa ve veliye yardımcı olunabilir.