Öncelikle Babalar Günü neden kutlanır ona kısaca bir göz atalım sonra da sizi güldüreceğini umduğum babalar hikayemizi de hemen paylaşacağım.
Babalar Günü'nü; Sonora Smart Dodd adlı Amerikalı bir kıza borçluyuz. Bir Amerikan İç Savaşı gazisinin kızı olan Sonora Smart Dodd ve 5 kardeşini annelerinin yokluğunda babaları tek başına büyütmüş. Hal böyle olunca Dodd, Anneler Günü gibi babalarında bir günü olması gerektiğini düşünüp harekete geçmiş. Haziranın 5’i babasının doğum günüymüş ve bu günün babalar günü olarak ilan edilmesi için çalışmalara başlamış. Ancak çalışmaları o tarihe yetişmemiş, kutlamalar haziran ayının üçüncü pazar gününde başlatılmış.
İlk kutlama 1910 yılında gerçekleşse de resmiyet kazanması 1972’de gerçekleşmiş ve o gün bu gündür de dünyanın her yerinde kutlanıyor.
Baba erkek evlat için rol model, kız çocuklarının da ilk aşkıdır. Tüm çocuklar içinde arkanızda duran, her zaman güveneceğiniz varlık sebebinizdir. O nedenle de hakkında söylenen güzel sözler de hep ağaç ya da dağa benzetilir; "Baba çınar gibidir, meyvesi olmasa da gölgesi yeter." Bu sözden de anlayacağımız gibi sıklıkla da anne ile kıyaslanıp mukayese edilir.
Bu tatlı yarış (Dozunda ise tabii ki) çocuk daha anne karnındayken başlar. Bebek dünyaya gelince de ilk anne mi yoksa baba mı diyecek iddiaları ile hız kazanır. İşte anlatacağım bizim Babalar Günü hikayemiz de böyle başlıyor.
Eren doğdu, eve geldik. Barış daha o akşam yastığını alıp salondaki kırmızı koltuğa yerleşti. Uzun süre kolik bebek olan Eren’in uykuları düzene girene kadar da pek semtimize uğramadı. Gaz sancısı yüzünden geceleri 40 dakikada bir uyanan Eren’le ben evin içinde volta atarken, o kırmızı koltuğunda mışıl mışıl uyurdu. Loğusa sendromuna girip elimden bir kaza çıkmadan o dönemleri sağ salim atlattığı için gerçekten çok şanslı.
Neyse... Eren büyüyüp ayaklanınca da herkesi bir merak sardı. Eren ilk anne mi diyecek baba mı? Ben tabii ki kendimden çok eminim “Anne diyecek tabi ki:)" diyordum.
Ama baba beklentisi olanlar da yüksek ailede, derken beklenen o ilk kelime hiç beklemediğimiz bir yerden geldi. Eren’in hayatında ağzından çıkan ilk lafı Hakkı oldu. Evet Hakkı. Hakkı kim bilmiyoruz çünkü ailede kimsenin adı Hakkı değil. Allah Allah kim peki bu Hakkı?
Kafayı yiyeceğiz ailecek, hiçbir yanlış anlama yok bayağı üzerine basa basa net Hakkı diyor çocuk. Herkeste bir hayal kırıklığı, tahminler tutmadı. Ama en önemlisi bayram değil seyran değil bu Hakkı nereden çıktı?
Kısa bir süre içinde sır çözüldü de ailedeki gizem bulutları ortadan kalktı. Ben doğumdan sonra Eren’le ancak 2 ay evde kalabilmiş, Kanal D’deki işime dönmüştüm. Gündüzleri bakıcı ablamız Nurcan ile birlikteydi. O da sürekli bana Aslı Hanım diye sesleniyordu. Beni anne değil de, Aslı olarak bilen Eren Aslı demek zor geldiği için onun yerine daha kolay söyleyebildiği Hakkı demeyi tercih etmişti. Çocuktan al haberi. Sonunda aklımıza geldi de kendisine sorduk; “Eren Hakkı kim?” O da nasıl anlayamadınız mı gibilerinden gülüp işaret parmağı ile beni gösterince hepimiz kahkahalara boğulduk.
Annenin de babanın da yeri çok ayrı. Allah her çocuğu ikisinden de mahrum bırakmasın. Sağlıkla, neşeli ve güzel anılar biriktirebilsinler. Çünkü hayat o kısa güzel anılarımızdan ibaret. Kendi babam başta olmak üzere, hem kendi hem de başkalarının evlatlarına babalık yapan tüm babalarımızı yürekten kutlarım. İyi varsınız…