Yeşilçam samimi bir iş olmuş
Blu TV’nin Yeşilçam projesini yapacağını duyurduğumuzdan beri merakla bekliyorum projeyi. Malum hepimiz Yeşilçam filmleriyle büyüdük. Annelerimizi, babalarımızı, bizi ve kardeşlerimizi büyüten bir dönemin dizisi yapılıyor, üstelik Çağan Irmak çekiyor. Siz de aynı heyecanı hissediyor musunuz? Ben görünenin ardında ne yaşandığıyla ilgili biriyim. O nedenle Yeşilçam’ın arka sokaklarında yaşananları gerçekten merak ediyordum. Afiş çıktığından beri de "Ryan Murphy’nin Hollywood dizisine benzeyecek mi?” diye sorup duruyorum kendi kendime… Çünkü ilk tanıtımlar biraz o duyguyu verdi. Sonunda beklenen gün geldi. Bu akşam saat 19.00’da BluTV’de Yeşilçam başlıyor. Benim ilk iki bölümünü izleme şansım oldu. Size de izlemeden önce spoiler vermeden birkaç cümle etmek istedim. Ama Yeşilçam’ı siz izledikten sonra gerçekten masaya yatıralım.
Çağan Irmak döneme selam göndermiş
Yeşilçam projesini yine bir BluTV projesi olan Bozkır’dan da kalemini sevdiğimiz Levent Cantek, Volkan Sümbül’le birlikte yazıyor. Çağan Irmak yönetmen koltuğunda oturuyor. Çağatay Ulusoy, Afra Saraçoğlu, Selin Şekerci, Güngör Bayrak, Nilüfer Açıkalın, Altan Erkekli, Yetkin Dikinciler, Özgür Çevik, Ayta Sözeri ve Bora Akkaş rol alıyor. Yeşilçam, 60’lar Türkiye’sinde yükselen Yeşilçam sinemasının kamera önüne yansıyan tatlı dilini gösterirken, kamera arkasında yaşanan karanlık yönlerine de ışığı çeviriyor. Dedim ya ilk iki bölümü izledim. Hayatını sinemaya adamış, tutkusu gözünden fışkıran genç yapımcı Semih Ateş’in hayallerinin peşinden gitme hikayesini izlerken, dönemin Türkiye’sine de şahitlik ediyorsunuz. Çağan Irmak farkı işte orada devreye girmiş. Yaptığı her işte döneme ve siyasetine selam gönderen Irmak, burada da 60’ları arşivden çıkarmış.
Hollywood’dan daha çok sevdim
1960’ların Türkiye’sini izlerken “Nereden nereye gelmişiz?” diyeceksiniz ama ben bu cümleyi geriye gidiş anlamında kullanırdım. Oyunculuklarda boş yok. Herkese sonuna kadar inanarak izliyorsunuz. Çağatay Ulusoy’un canlandırdığı Semih Ateş’in heyecanlı yapısına ve tutkusuna kapılıp gidiyorsunuz. Yeşilçam bana iyi geldi. Her akşam ekranda bugün kaç kişi öldü diye beklediğimiz, “Kimseyle görüşmeyelim hastalık bize de bulaşır” dediğimiz, gülmeyi, dans etmeyi, insanlara sarılmayı, heyecanlanmayı unuttuğumuz bugünlerde yüzümü güldürdü. “Samimi bir iş olmuş” ilk ağzımdan çıkan cümle oldu. Yeşilçam filmlerinin Yeşilçam’ın içinde film olduğu yapısıyla ben Yeşilçam’ı Ryan Murphy’nin Hollywood’undan daha çok sevdim. Linç yemeye razıyım :)