İlyas Salman, katıldığı programda özel hayatıyla ilgili merak edilenleri anlattı. Salman şu ifadeleri kullandı, “Eğer yaşasalardı 11 kardeş olacaktık. 7 tanesi yoksulluk hastalıklarından öldüler. 0 ila 2,5 yaş arasında. Verem, kıtlık, kıran, boğmaca, nezle...
Hepsinin en büyüğü ben olduğum için de ölümlerini gördüm. Bu travmayı anlatmak için hiçbir lisan yetmez. Şu anda 3 kardeşiz. Birini de 3 yıl önce beyin kanamasından kaybettik.
Acılar içinde geçmiş bir çocukluk yaşadım. Her kardeşle ölen kardeşin arasında 1 yaş anca vardı. Aile planlanması yoktu ve hiçbir şey düşünmeden çocuk yapılırdı sürekli. En büyükleri de bendim. Ben 3,5 yaşındayken 2,5 yaşındaki kardeşim gözlerimin önünde yandı.
Malatya'da bir köyde oturuyorduk. Annem, kardeşimle ben üşümeyeyim diye teneke sobanın üzerine bir tencere su koymuş ve içine de patates atmış. Diğer herkes de su almaya gitmiş. Bizde erkek çocuklarına da fistan giydirirler. Kardeşim de sobaya yanaşmış ve eteği tutuşmuş. Gözümün önünde oldu, üstüne bir şey atarak söndürmeyi düşünemedim. Kardeşim İlyas yanıyor diye duvarları yumrukladım.
Annem yetiştiğinde ölmek üzereydi. Kasaba yoluna çıkardılar ama yolda can verdi. Aslında benim adım Sadık'tı o ölünce onun adını bana verdiler. 15 yaşıma geldiğimde 7 kardeşimi kaybetmiştim. Acılar içerisinde geçip gittiler dünyamızdan. Şu an bile her 15-20 günde bir yangın rüyası görürüm. Hep biri yanıyor olur ve gücüm yetmez, söndüremem. O trajediyi anlatamam."