Oyuncu Mert Fırat, Zülfü Livaneli'nin Konstantiniyye Oteli kitabının gerçek bir hikayesinden uyarlanan FOX'taki Kefaret dizisinde Başkomiser Sinan karakterine hayat veriyor. Toplumsal olaylara karşı duyarlılığını her fırsatta ortaya koyan Fırat, Sözcü'ye verdiği röportajda samimi açıklamalarda bulundu.
Oyuncu "Kefaret senaryosunda sizi etkileyen ne oldu?" sorusuna "Konstantiniyye Oteli kitabında küçük bir bölümü vardı aslında bu hikayenin. Benim karakterimin kitapta olmadığını fark ettim. ‘Bu hangi karakter acaba?' diye yeniden okuduğumda ancak hatırlayabildim böyle bir karakter olmadığını. Sonra bu beni biraz sevindirdi; olmayan bir karakteri, senaristin yazması ve oynamam. Daha özgür olabileceğimiz bir alan gibi geldi." dedi.
Nurgül Yeşilçay için "Oyunculuğunu çok sevdiğim ve dürüstlüğünü çok beğendiğim biriydi. Onunla çalışmak daha önce tecrübe ettiğim bir şey olduğu için heyecanlandırıyor beni." diyen Fırat, Başkomiser Sinan karakteriyle ilgili ise "Başarılı bir başkomiser. Özellikle kayıp davalarında uzmanlaşmış, konuya çok profesyonel yaklaşan, girdiği davaları da çoğunlukla olumlu şekilde sonuçlandıran ve amacına ulaşan bir başkomiser." ifadelerini kullandı.
"Kadına şiddet ve çocuklara eziyetin önüne neden geçilemiyor?" sorusuna ise oyuncunun yanıtı "Türkiye'de kadın cinayetleri, sadece cinayet meselesi değil, aynı zamanda politik de bir mesele. Çünkü her kadın cinayeti politiktir. Eğer erkeklerden ceza alanlar, bu anlamda yeterince cezalandırılmıyorsa ya da serbest bırakılıyorsa ya da çeşitli ceza indirimleri yapılıp bu suç teşvik ediliyor gibi bir pozisyona düşüyorsa işte o zaman ‘Kadın cinayetleri politiktir'in ne demek olduğunu anlarız.
Çünkü hiçbir cinayet, hafifletici bir sebeple bir şekilde karşılaşmamalıdır. En temel hakkı yaşamak olan kadını toplum içinde ayrıştırıyorsak ve onları koruyamayıp özgürce yaşaması gerektiği ortamı sağlayamıyorsak bu bir eksikliktir. Kadınlar sadece dayanışmanın ve cinayetin başrolü olmayacaklar. Kadınlar; dayanışmanın, bir arada durmanın ve birlikte mücadele etmenin de her zaman öne çıkanı ve aslında kazananı olacaklar…" oldu.