Masterchef kadınları mutfakta buluşsun
Evde yaparsan ‘görünmez emek’, profesyonel yaparsan zanaat olur.
Toplumsal cinsiyet rol paylaşımında yemek yapmak kadının göreviyken, tüm dünyada kanaat önderi şeflerin çoğunluğunun erkek olması tesadüf mü? Ya da daha basit düşünelim; evde kadınlar sökükleri dikerken, mahalle terzilerimizin çoğunlukla erkek olması da bir tesadüften ibaret mi?
Prime Time’ların şahı Masterchef’i izlerken hiç bu konuları düşünürken buldunuz mu kendinizi? Ya da 3 erkek şefin yemek yapma konusundaki dahiyane bilgi ve tecrübelerinin ışığında yarışan yarışmacılar arasında cinsiyete dayalı bir farklılık sezdiniz mi?
Bu yazı televizyon sektörü veya yarışmacılar özelinde değil! Her yarışmacıya dair şahsi fikirlerim olmakla birlikte konu bununla da ilgili değil. Aksine yemek yapma zemininde yapısı iyi kurulmuş bir reality şovun üzerinden bir toplumsal cinsiyet soruları yumağı…
Sorumu sorayım; Masterchef’te kadın-erkek ayrımı üzerinden bir farklılık hissediyor musunuz? Herkesin farklı amaçlarla; kiminin öne çıkma, kiminin hırs, kiminin edilen bir ters cümle sonucu, en az birkaç yarışmacıyla birkaç derdi varken, fark ediyor musunuz erkeklerin acı tatlı esprilerle sevmiyor görünse de içten içe birbirlerini desteklediğini? Acımasız eleştiriler veya iddialı cümleler ardından bile aynı takıma düştüklerinde bunu dert etmeyip yollarına baktığını ancak kadınların birbirleriyle bir iki kişilik gruplar haricinde aslında çok da dayanışma içinde olmadığını?
Dün akşam bir cümle kuruldu stüdyoda: “Kadınların evi boşalsa baya rahat ederiz aslında.” Bu cümlenin kurulduğu evde ne kavgalar, atışmalar, çatışmalar geçmişken bu toptan öz güven ve acımasızlık da neyin nesi?
Ve daha acısı hiç kadınlarda fark ettiniz mi bu tarz bir dayanışma? “Aslında şu erkekler de bi' aradan çekilse de buraların ‘chef’i kimmiş göstersek” cümlelerini görmedik hiç. Kadınlara biçilen bu toplumsal cinsiyet rolü neden sahneye çıktığında kadınların öz güvenini gösterebildiği bir alan olamıyor?
Google’da Michelin yıldızlı şeflerin cinsiyet oranını aradığınızda “Michelin yıldızlı kadın şefler” diye başlık çıkıyor. Bunun aksini, yani erkek şefler başlığını bulmayı bekliyor muyduk? Zira bu dünyada şeflik mertebesi erkeğe layık görüldüğünden, bu mertebeye ulaşan kadınların cinsiyetinin belirtilmesi gerekiyor.
Bu istatistik maalesef 2020 iş dünyasında beni çok da şaşırtmadı, ancak bir reality şov olmasına rağmen Masterchef’teki erkeklerin anlaşmazlıklarını arka plana atıp gösterdikleri asgari müşterekteki dayanışma ve kadınların asla ‘Biz kadınlar’ olarak konuşacak kadar kendilerini bir gruba mensup hissedememesi, bireyselliğe dönmüş olması belki de dünya mutfağında da biz kadınların henüz gücünü hissedemediğimiz dayanışmanın eksikliğinin göstergesidir.
Kadın dayanışmasının henüz çok da keşfedilememiş gücüne çok inanıyorum. Kadınların ‘Burası benim’ dediği her alanı çok iyi yöneteceğine muazzam bir inancım var. Televizyon dünyasında ve yapımcılar arasında üst düzey yöneticilerin, karar mercilerinin kaçının erkek olduğunu ve bu yöneticilerin kaçının sağ kolunun kadın olduğunu bir düşünün. Dolayısıyla hepimiz konunun liyakat olmadığını biliyoruz.
Yüzyıllardır kadınlar o mutfaklarda buluşur, dertleşir, tariflerini paylaşırken sohbet ederek aslında hayatlarında aynı dertlerle yüzleştiklerini fark eder ve sorunların üstesinden gelmenin yollarını bulurlar. Buna bilinç yükseltme diyenler de var. Ancak bu aslında basit şekilde bizim anneannelerimizden bildiğimiz kadın dayanışmasıdır ve mutfakta yeşerir. Unutulmuş olması dert değil. Hatırlarız.
Biz yine mutfakta buluşalım mı?